09 Ocak 2015 00:50

Bilbao/Guggenheim Müzesi…

Bilbao/Guggenheim Müzesi…

Fotoğraf: Envato

Paylaş

2014 yılının son günlerini ve 2015 yılının ilk günlerini Bilbao/Bask bölgesinde geçirdim. Dolayısıyla Bask denince akla gelen ETA oluyor. Her yerde tutuklu ETA üyelerinin Bask bölgesi hapishanelerine getirilmeleri yolunda kampanya ile karşılaştık. Birçok evde, iş yerinde bu kampanyayı destekleyen afişler/pankartlar göze çarpıyor.

Bilbao’da başlayan yolculuğumuz Atlas Okyanusu kıyısında bulunan San Sabastian, Navarre Bölgesi, Estella, Martin, Morantin’de karlı dağlarda dolaşarak sürdü. İspanya, Bask bölgesi ve ETA ile ilgili merak ettiklerimi bölgede yaşayanlardan öğrenme fırsatı buldum. İlerleyen günlerde parça parça yazılarıma konu edineceğim tabii ki.

Hep ismini duyup göremeyeceğimi düşündüğüm Guggenheim Müzesi önemli bir çağdaş sanat müzesi olarak havası yerinde bir şekilde duruyor. Gidip gezmemek olmazdı. Düzensiz eğrisel biçimlerin hakim olduğu dekonstürktivist yapı, Bilbao şehir merkezinde, Nervión Nehri’nin kenarında bulunur. Pritzker Mimarlık Ödülü sahibi bir mimar olan Frank Gehry tarafından tasarlanan ve 1997 yılında tamamlanan bu bina yapı söküm tarzı stili ile ünlüdür. 4 yıl süren inşaat, ABD’li bir vakıf olan, Solomon R. Guggenheim Vakfının beş müzesinden biridir. Titanyum, cam ve ahşap kullanılarak yapılmış. Bir gemi ya da balık biçimindeki tasarımıyla çok dikkat çekici. Merak edenler müzeyle ilgili bir çok detaya Google üzerinden ulaşabilir. Yazılanları tekrar etmenin bir anlamı yok. Bilbaolu dostlarla muhabbet ederken malum sorunu Bask bölgesinin özerkliğini, bağımsızlık mücadelesinde ETA’nın silah bırakma sürecini ve bugününü konuştuk. Bence ucu bu müzeye geldi dayandı. Yıllar önce Nervión Nehri’nin (Ki bir ucu Atlas Okyanusu’na açılıp Bilbao’nun ortasından akıyor.) kıyılarının fabrikalar bölgesi olduğu denizcilik, ulaşım alanında aşağı yukarı 600 bin işçinin çalıştığını söylediler. Özellikle demir madenlerinin olduğu bir zenginliğe sahipmiş. Sonrasında bu nehir kenarlarındaki sanayi kaldırılmış. Avrupa Birliği’nin nimetleri vurmuş. Yani para akıtılmış. Bilbao dünyanın turizm ve cazibe merkezi yapılmaya çalışılmış. Guggenheim Müzesi de bunun önemli bir parçası olmuş. Yapıldığı yıllardaki ziyaretçi sayısı 600 bin tahmin edilirken onuncu yılı olan 1997 yılında yapılan hesapla bir milyonun üstüne çıkmış ve ziyaretçilerin yüzde 60’ı yabancı imiş. Bugün bu sayı daha da artmıştır. Bar restaurantların ve lüks mağazaların dolu olduğu, restore edilmiş tarihi binaların daracık sokakların ve aniden ortaya çıkan meydanların düzeni, güzelliği ilk dikkat çeken noktalar.

İspanya merkezi hükümetinin, bağımsızlık mücadelesi vererek ortaya çıkan ETA’nın etkinliğini kırmak ve özerklikle durumun halledilmesi için stratejik olarak sanayinin kaldırıldığını ve sanatla kültürel değişimi sağlamanın yolu olarak bu müzenin kurulduğunu düşünüyorum. Ayrıca Navarre Bölgesi sınırı olan Fransa ile İspanya arasındaki çıkar ilişkilerini ETA kullanıyorken, ülkeler arasındaki diplomasi ile özellikle Avrupa Birliği ilişkisi neoliberal politikalar İspanya ve Fransa arasında ortak çıkarlara dönüşünce ETA’nın silah bırakmasında payı olmuş ve özerklikle sorun çözülmeye çalışılmış. ETA tutuklularının (Ki sayılarının binin üzerinde olduğu söyleniyor) İspanya’nın en uzak bölgelerindeki hapishanelerde tutulduğu bu nedenle aile ve arkadaşlarının ilişkileri kesilerek unutturulmak istendikleri söyleniyor. Gezip dolaşırken gördüm ki her yerde bu durum dile getiriliyor.
Bir yılbaşı akşamı oturup müze dolayısıyla sanat ve ETA ile bir giriş yapmış oldum. İzlenimlerimi yazmaya devam edeceğim. Emek ve adalet mücadeleleriyle geçen eski yıldan daha güçlü bir mücadele yılı olması dileklerimle 2015’i geçirelim…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa