10 Temmuz 2015

TEOG, LYS, Yunanistan, seçim ve yabancılaşma katsayısı: Her şey para mı?

Türkiye bir seçim yaptı.
İran ile 5+1 ülkeleri nükleer konusunu görüşüyorlar. İran da ABD de sonuçta bir seçim yapmış olacak.
İMF (International Monetary Fund) tabii ki parayı bankayı seçmiş. Yunanistan da bir seçim yaptı. Oxi. Temerrüde düştü.
Çin borsası bir haftada İngiltere’nin yıllık hasıla miktarı kadar değer kaybetmiş. “Değer” ne, “para” mı?
Şimdi bu sorunların TEOG ile, ÖSYS ile ne ilişkisi var diye sorulabilir?
Ne yazık ki yetenek ile ilgi arasında pek bir ilişki çıkmıyor. Aradaki bu ilişkisizlik farkını “yabancılaşma”“ katsayısı olarak yazabilirsiniz.
Bir avukat nasıl bir değer üretir? Bir doktor iyi kötü bir değer/hizmet üretebilir de o da hizmeti mi parayı mı seçiyor, çok tartışmalıdır. Temel bilimleri seçenler, sanat edebiyatı seçenler, mühendislikleri seçenler daha “insani” seçimler mi yapmış oluyor? Yoksa başka seçenek mi kalmamış?
Seçimlerde, yabancılaşma katsayısının etkisi nedir? Bunu hesaplamak mümkün müdür?
Yunanistan oxi ama AB’de kalalım derken bunda yabancılaşma katsayısı ne kadar yer alıyor? Tüketimden, nemadan vazgeçiyor mu?
İMF, Merkel, Hollande, Cameron… Söze bile hacet yok. Bankaların savunuculuğunu yapıyorlar.
Kemal Derviş. Parayı istikrara, AKP’yi iktidara kavuşturmuş. Borcu özelleştirme yoluyla kamuya yıktı, gelirleri büyük sermaye gruplarına aktardı. Ülke 5-6 sene iyi gitmişmiş. Şimdi yeniden balonlar, cari açık, dış açık birikiyormuş.
OSYS ile seçtiğimiz okullarla, üniversitelerle, bu konuların arasında nasıl bir ilişki var?
İlişki örtük mü açık mı?
Ölçünün “para” oluşu, tüm bu seçimler arasında fazlasıyla ortaklık sağlıyor. Banka için kâr, okul için diplomasının para getirisi yüksek bir meslek garantisi vermesi ölçüyü oluşturuyor.
Yetenek ile ilgi arasındaki boşluk yabancılaşma katsayısını oluşturuyor. Hatta yetenek için de bu yabancılaşmanın belli bir payı bulunuyor, para getirisi hangi mesleğe yöneleceğimizi belirliyor, yöneldiğimiz konularda becerilerimiz artıyor. Herkes futboldan, bankadan, borsadan ortak bir şekilde konuşabiliyor. Kuştan, topraktan, sudan, iklimden, kirazdan, gözden, kulaktan, yazdan kıştan, mimariden, sanattan, müzikten… Pek o kadar konuşamıyor.
Mimariye yeteneğimiz az da avukatlık gibi, sağlık gibi pis bir mesleğe, daha baştan suç ve cezaya dayalı, mağdur ile cani arasındaki, karı-koca arasındaki anlaşmazlıklardan payıma ne düşer; hastalıktan payıma ne düşer; tüccarın tüccarı veya halkı dolandırmasından payıma ne düşer diye avucunu ovuşturan bir meslekten insanlığa ne düşer? Burjuva da yeni yetme yükselen sınıflar da çocuklarını oralara yönlendiriyor. Burjuva varlıklarını savunma derdinde. İcra/paralı işlere bakan avukatlar çok kazanıyor, karı-kocanın kazancının bir kısmına el koyuyor. Buradan ne çıkar? Patronla işçi arasındaki davada işçinin kazancının bir kısmına el koyuyor, buradan insanlık adına ne çıkar?
İtfaiyeci sayısının artması, polis-kolluk gücünün artması, batıl-bilim dışı-fal ve parapsikoloji kitaplarının artması o toplumların hiç de iyi gitmediğini gösteriyor.
Hukuk ve tıp bölümlerine yönelim, en paralısının bile kontenjanlarını doldurması, diplomalarının bu kadar revaçta olması… tüm bunlar neyi gösteriyor acaba?
Mantar gibi vakıf görünümlü özel üniversiteler çıkıyor ortaya. Devlet zorla çocukları özel okullara/temel liselere yazdırtmaya uğraşıyor, neyin avukatlığını, neyin sözcülüğünü yapıyor acaba?
Bana da gelip soruyorlar, “hangi bölümleri yazalım?” Yeteneğinizi-becerilerinizi geliştirecek üretici ziraat gibi, maden gibi, sanat-felsefe, temel bilimler gibi, arkeoloji gibi bölümleri yazın diyemiyorum.
Parası bol olan, diploması piyasada para eden bölümleri yazın demek zorunda kalıyorum.
Değerin ölçüsü ne acaba?
Her şey para mı?
İnsanlığa ne hacet kaldı?
Bugünlerde 1 milyon 250 bin öğrenci lise-meslek tercihi yapacak, bir o kadarı da üniversite. Ne önerelim? Yetenek ve becerilerimizi geliştirsinler mi para mı getirsinler? İkisi birlikte olanlar da var mı? İkisini buluşturan bölümler mühendislikler mi?
Ya sağlık? Ya temel bilimler? Ya sanat? Ya felsefe? Ya edebiyat-tiyatro-müzik-jimnastik?
Özel üniversiteler gazete televizyon boy boy, çarşaf çarşaf reklam peşinde, bir tür ahlaksızlık mı yapılıyor? Tam burslar hariç, yüzde 75 vb. kandırmaca çok. Televizyonlara, gazetelere nasıl para aktarıyorlar? RTÜK, reklam kurulu, tam da bu konularla uğraşmalı, nerde...
Vakıf mezarlık toprağı mı, onun için mi dokunulmuyordu? Şimdi ne durumda?
Gezi’nin spontan bir sorusu gelişmişti: “Her şey para mı?”

Evrensel'i Takip Et