18 Eylül 2015 00:57

Böyle kardeşleşilir mi?

Böyle kardeşleşilir mi?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

TOBB’nin öncülüğünde dün yapılan “Teröre hayır, kardeşliğe evet!” mitingi, çağrıcıların ileri sürdükleri gibi kardeşliğe hizmet edebilir mi? Bu soruya yanıt vermek zor değildir. Aynı kuruluşların çağrısı ile olmasa da, benzer bir mitingin pazar günü Yenikapı’da yapılacak olması ve katılımcılarının Erdoğan ve Davutoğlu olması verilecek yanıtın ne olacağını daha da kolaylaştıracaktır. Bu tür mitingler halkların kardeşleşmesine hizmet etmemektedir ve etmeyecektir.

Çünkü ülkenin bugün yaşadığı sorun, bazı eylemlerin terör olarak nitelenip, nitelenemeyeceğinden bağımsız olarak, terör sorununa indirgenemeyecek bir sorundur ve bu nedenle de öncesi bir yana, Cumhuriyet tarihinden bu yana devam edegelen bir sorundur. Bugün yaşanan sorunların temelinde bir halkın -Kürt halkının- en temel haklarının inkar edilmesi ve bu inkarın ülkeyi yönetenler tarafından baskı ve terörle bastırılarak devam ettirilmesi yatmaktadır.

Kürt halkı, demokrasi içerisinde anayasa ve yasalar tarafından güvenceye alınmış eşit haklara dayalı bir kardeşlik istemektedir. Bugün gündeme geliş biçiminden ve yönteminden bağımsız olarak özerklik talepleri de bu hukukun içerisinde yer almaktadır. Bugünün dünyasında bir halkın çocuklarının kendi ana dillerinde temel eğitim alamamaları hiçbir biçimde kabul edilebilecek bir uygulama değildir. Bir kardeşin diğer kardeşin en temel haklarını ayaklar altına alması devam ettiği sürece aralarında nasıl bir kardeşlik hukuku oluşabilir ki?

Bugün kardeşlikten bahsedip bayrak sallamak, herkesi bu bayrağın altında yürümeye davet etmek ne sallanan bayrağa saygınlık kazandırabilir, ne de varılmak istendiği söylenen amaca hizmet edebilir. Eğer bu yol mevcut sorunu çözmenin akılcı ve gerçekçi bir yolu olsaydı, zaten bugün böyle bir sorun yaşanmazdı. Devleti yönetenler bu gerçeği çok iyi bilmektedirler. Bunu bildikleri içindir ki baskı ve terör uygulamaktan vazgeçmenin, Kürtlere temel haklarını tanımanın, devleti çözülmeye götüreceğini ileri sürmekte, demokratik bir devlete geçişi tüm güçlerini kullanarak engellemeye çalışmaktadırlar.

Ama tüm bu gerici çabalar, şovenizmi ve aşırı milliyetçiliği kışkırtma gayretleri bugün artık tüm ağırlığı ile gündeme gelmiş olan Kürt sorununa bir çözüm olamayacaktır. Bu yolun çözüm olamayacak olması bir yana, mevcut sorunu daha da ağırlaştırıyor olması görülemeyecek bir gerçek de değildir. Bugün artık sadece dağlarda savaşılmıyor, şehirler, ilçeler yakılıp yıkılıyor, tüm bir halk bu yıkıcılığın, barbarlığın hedefi oluyor. Kürt halkı bu baskı ve teröre boyun eğmeyeceğini gösterdi ve göstermeye de devam ediyor. Yakılan, yıkılan yerleşim yerlerinden dış dünyaya yansıyan insan görüntüleri, korkmuş, sinmiş insanların görüntüleri değil, kararlılığı ve mücadele azimleri bilenmiş insanların görüntüleridir. Baskı, terör ve gaddarlık onları sindiremiyor, insanca bir yaşam özlemlerini ve taleplerini bastıramıyor.

Tüm bu gerçeklerin ışığında artık ortaya çıkmış olan diğer bir temel gerçek daha var. O gerçek Kürt halkının demokrasi ve özgürlük taleplerine Türklerin geniş kesimlerinin de katılmak zorunda olduğu gerçeğidir. Açıkça görülmektedir ki, Kürtler üzerindeki baskı, terör ne kadar yoğunlaşırsa Türkler üzerindeki baskı da o kadar yoğunlaşmakta, devletçi olduğu tartışmasız olan basın kesimleri dahil, işçi ve emekçi kitleler de, muhalif sermaye kesimleri de bu baskıdan kendi payına düşeni almaktadırlar. İşçi ve emekçi kitleler, demokrasi ve politik özgürlükler için mücadeleye atılmadıkça, Kürt halkından kendilerine uzatılan kardeşlik elini sıkıca tutamadıkça bu ülkede Kürt sorunu demokrasi içerisinde çözülemeyecektir.

Siyasi gericilik, şovenizmi ve Türk milliyetçiliğini kışkırtarak bu sorunu fabrikaların, işyerlerinin içine, emekçilerin arasına sokmaktadır. O bunu işçiyi işçiye, emekçiyi emekçiye düşman etmek, onları bölerek kendi baskı ve terörünü sağlamlaştırmak için yapmaktadır. Ama Türk işçisi ve emekçisi yan yana birlikte çalıştığı, birlikte yaşadığı, yaşamındaki zorlukları bildiği, tanıdığı Kürt kardeşinin uzattığı eli tutarsa, bugün devleti yönetenlerin tüm gerici planları boşa çıkacak, ülkeyi sürüklemek istedikleri karanlık geleceğe engel olunabilecektir. Bilinmektedir ki demokrasi ve eşit haklar temelindeki bir barış için çabalar artmakta, yavaş da olsa somut ilerlemeler kaydedilmektedir. Kimsenin kuşkusu olmasın ki Saray ve avanesinin gerici planları boşa çıkarılacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa