‘Tuz koktu’ denilen şey tam da bu...
Fotoğraf: Envato
Yaşananlar ilginç mi?
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’ye yönelik yakalama emrine bakalım. Savcılık, bir televizyon programında söylediği “PKK, terör örgütü değil” sözünden yola çıkarak Elçi ile ilgili soruşturma başlatmıştı. Hukuk içinde olması gereken, soruşturmaya istinaden Elçi’nin ifadesinin alınmasıydı. Soruşturmayı açan savcılık ile Elçi’nin ikametgahı farklı kentlerde olduğu için ifade talimatla alınabilirdi.
Savcılık ne yaptı? Talimatla ifade almak yerine Elçi’yi gözaltına almayı tercih etti, hakkında yakalama kararı çıkardı. Prosedürü iyi bilen Elçi, ifadesinin alınacağını varsayarak tüm il dışı programlarını iptal etmişti. Bu arada basından hakkında “Kaçma şüphesi nedeniyle yakalama kararı” alındığını duyunca, Baro’da beklemeye başladı. Nihayetinde beklenen oldu ve Elçi, terör şubesi polisleri tarafından sabahın 4’ünde gözaltına alınarak İstanbul’a götürüldü. Bu satırlar yazıldığında Elçi hakkında yakalama kararına istinaden yapılan gözaltı ve ifade alma işlemi sürüyordu.
Bir baro başkanı, bir hukuk insanı hakkında verilen yakalama kararı, esasen topluma bilinçli bir biçimde pompalanan mesajların başat örneğidir. Salt bu değil, başka başka hukuk kararlarıyla da ülkenin egemenleri topluma arzuladığı mesajları verebiliyor.
Hukukun üstünlüğünü değil üstünlerin hukukunu esas alan bir mantalite, hiç kuşku yok öncelikle yargıyı kontrolü altına alır. Bu ülkede iktidar bunu başardı. Yargı kurumları, 2008’lerden bu yana kademeli bir biçimde kontrol altına alındı. Artık yargının tam anlamıyla siyasal iktidarın denetiminde olduğunu söyleyebiliriz. Arada kalan tek tük hukuk insanları da seslerini çıkarabilecek pozisyonda değiller.
Yargının siyasi iktidar tarafından kontrol edildiğine dair değil onlarca, yüzlerce örnek verebiliriz. Ergenekon davalarında yargılananları önce yüzlerce yıla mahkum edip ardından tek celsede tümünü serbest bırakıp beraat ettiren mahkemeler için siyasal iktidarın kontrolünde değil diyebilir miyiz? 17/25 Aralık sürecinde mahkemelere tek adım attırmayan, yolsuzluk ve rüşvetle ilgili zanlıları gözaltına alanları, onlar hakkında dava açanları tek tek görevden alan, sürgüne gönderen yine bu siyasal iktidarın kendisi değil mi? Hukuk literatürüne geçecek, hakkında onlarca yıl konuşulacak bu davalarla topluma istenen mesaj verildikten sonra artık Kırşehir’de halkı linç edenlerin, bir kitapevini hoyratça yakanların, HDP’ye 400 saldırı ile yönelenlerin “alkollüydüm, ülkeme, askerime, polisime yönelik saldırıların neden olduğu stresle hareket ettim” sözüne istinaden serbest bırakılmalarının bir kıymeti harbiyesi var mı?
Tekrar, Tahir Elçi’nin yakalanmasına dönelim...
Aslında günler öncesinden Elçi’ye yönelik başlatılan linç uygulaması ile neyin amaçlandığı belliydi. Program Moderatörü Ahmet Hakan bile programa katılarak görüşlerini ifade eden Elçi’ye dönük linçe karşı çıkmak yerine, onun “PKK terör örgütü değil” demesine karşı nasıl cansiperane bir savunma içinde olduğunu ispat etmeye çalışıyordu. Hakan, konuyla ilgili kaleme aldığı yazılarda adeta, linç edecekseniz Elçi gibi düşünenleri linç edin, beni ve televizyonumu linç etmeyin, biz ona programda haddini bildirdik, demeye getiriyordu.
İşte yargının kontrol altına alınmasının etkileri dediğimiz şey tam da budur.
Siyasal iktidarın lehine olan hiçbir söylem, davranış, uygulama dava konusu olmadı, olmuyor. Hatta en bariz tehditler bile düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendiriliyor. Örneğin mahkeme, Cem Küçük’ün Ahmet Hakan’a yönelik söylediği “Merhametimizle hayattasın” sözlerini düşünce özgürlüğü olarak kabul etti. Hatırlarsınız, bu ülkenin mahkemeleri daha öncesinde de Ahmet Hakan’ı takip edip evinin önünde fiziki saldırıyla hastanelik edenleri de serbest bırakmıştı.
Örnekleri artırmak mümkün. Ama konuyu Tahir Elçi-Ahmet Hakan paralelinde ele aldığımız için bu kadar yeter.
Özetle, ülkenin yargısı siyasal iktidarın kontrolü altında, bunu fırsat bilen ırkçılar da saldırıda...
Eskilerin “tuz koktu” dediği şey tam da bu...
- Evrensel ailesine yürekten teşekkürlerimle... 14 Şubat 2018 00:52
- Oyun kuruculuk bitmişti, oyun bozuculuk da bitiyor!.. 17 Ocak 2018 00:17
- Irak Kürdistanı'nda durum dünden iyi değil 10 Ocak 2018 00:15
- Tükenmeyen umut en büyük kazanımdır 03 Ocak 2018 00:53
- Gidişat iyi değil 27 Aralık 2017 01:00
- ABD, Türkiye'yi defterden sildi mi? 20 Aralık 2017 00:15
- Duymayanlara duyurmak, işitmeyenlere seslenmek… 06 Aralık 2017 00:02
- Kerkük, Kürtlere ders oldu mu? 29 Kasım 2017 00:15
- Erdoğan, Rusya’yla büyük oynuyor 22 Kasım 2017 00:53
- MHP'nin baraj, AKP'nin çoğunluk telaşı 14 Kasım 2017 23:48
- Kürtler yine seçim dışına itilir mi? 08 Kasım 2017 00:15
- AKP hükümeti treni kaçırdı 01 Kasım 2017 00:55