Putin'in Esad daveti ne anlama geliyor?

Dört yıldır ülke dışına çıkmayan Suriye Devlet Başkanı Beşar  Esad’ın, sürpriz şekilde Moskova’da Putin tarafından Kremlin Sarayı’nda karşılanmasını değerlendiren Spiegel Online, başlık olarak “Haydut devlet ziyareti”ni seçmiş.
Batılı emperyalistler tarafından “haydut”, “terörist” ilan edilen Suriye’nin lideri adeta elini kolunu sallayarak dolaşmaya başlamasının şaşkınlığı içinde Spiegel Online de.
Nereden nereye...
Ziyaretten rahatsız bir diğer yayın Die Welt gazetesi dün şunlar yazdı: “Putin, zar zor görevinde kalmaya devam eden kişiyi dünyaya geleceğin adamı göstermeyi başardı. Esad bir anda Kremlin’deydi. Hem de hiçbir ön uyarı yapılmadan. Moskova’da Putin tarafından bir tarih yazılıyor: Devlet başkanlarının ölümü ve yaşamını yönlendiren adam olarak.”
Pardon ama, Putin’in kime bir “ön uyarı” yapması gerekiyordu?
Esad’ı bulduğunda ortadan kaldırmayı planlayan ABD’ye mi, Almanya’ya mı, Fransa’ya mı, Türkiye’ye mi “ön uyarı” yapması bekleniyor...
Peki; en son 2012’te Paris’te Sarkozy tarafından Elysee Sarayı’nda kırmızı halıyla karşılanan Esad’ın dört yıl içinde akan bunca kana, katliama, teröre, savaşa ve devirme planlarına rağmen ayakta kalıp, şimdi de ülke dışına çıkıp Putin’le görüşmesini nasıl değerlendirmek gerekiyor?
Spiegel Online aslında durumu şöyle özetliyor: “Yıllardır Esad Şam’ın dışına neredeyse hiç çıkmadı. 2012’de Humus’ta askerleri ziyaretten sonra sadece başkentin mahallerine gitti. Moskova ziyaretiyle ülkede güvenliğin yeterince stabil olduğunun mesajı verildi.”
Spiegel, bu mesajın Esad ve Suriye rejimi tarafından verildiğini yazıyor. Bir yanı elbette bu. Ama asıl önemli yanını Putin Rusya’sının dünyaya bir mesaj vermek istemesidir.
Zaten, ziyaret de Putin’in “ricası” üzerine yapılmış.
Putin, Esad’ı Kremlin’de karşılayarak hem Suriye’de her şeyin kontrol altında alınmaya başladığı hem de mevcut rejimin arkasında olduğunu dünyaya ilan etmiştir. Dahası bu ziyaret aynı zamanda, ABD ve Avrupalı devletlerin başını çektiği cephenin bir süre önce gündeme getirdiği “6 aylık Esad’lı, sonra Esad’sız geçiş” planının reddi anlamına da geliyor.
Kartların yeniden karıldığı, hesapların baştan yapıldığı bir dönemde Rusya, Suriye’de aldığı inisiyatifle bölgede önemli bir aktör olduğunu ve bundan sonra da olmaya devam edeceğini Esad’ın ziyaretiyle bir kez daha göstermiş oldu.
Görünen o ki, Suriye’yi işgal ederek Rusya’yı bölgeden çıkarmanın hesaplarını yapan Batılı emperyalist devletler ve onların bölgedeki işbirlikçileri Türkiye, Suudi Arabistan, Katar... şimdi Putin’in yaptıkları karşısında adeta çaresizler. Bir nota dahi verecek durumda değiller.
Büyük planlar ve hayaller kurarak Suriye’nin üzerine üşüşenler gelinen aşamada avuçlarını yalamakla karşı karşıya. Suriye içinde bir dayanakları olmadan rejimi devirme planları yapanlar, işin öyle kolay olmadığını nihayet anladılar. Buna rağmen, kurulacak bir masada olmak istiyorlar.
Görünen o ki, Batılı emperyalistlerin bugünkü koşullarda Rusya’nın hamleler karşısında rahatsızlıklarını dile getirmekten, bazı konularda uzlaşma sağlamaktan başka seçenekleri bulunmuyor.
Hiç şüphe yok ki; Rusya’nın hamlesi Suriye’de durumun kontrol altında olduğu ve giderek normalleşme yönünde adımların atılacağı, Esad’ın Suriye’nin meşru temsilcisi olduğunu teyit etmek anlamına geliyor. Ve Esad da, bölgede bundan sonra asıl olarak Rusya’nın kontrolü ve himayesi altında varlığını sürdürmek istediğini deklare etmiştir.
Gelişmelerin bundan sonraki seyrini asıl olarak IŞİD ve diğer terör örgütlerine karşı verilecek mücadelede elde edilecek başarılar belirleyecek. Görece kolay ve hızlı şekilde terör örgütlerin kontrol ettiği bölgelerin geri alınması durumunda, Rusya’nın asıl oyun kurucu olduğu yeni bir yönetim tesis edilebilir. Batılı emperyalist devletler tarafından kullanılanlar mümkün olduğu kadar bu sürecin dışında tutulacak.
Yeni dönemde Suriye’nin geleceğini belirleyecek asıl dinamiklerin başında Kürt halkının olacağı açık. Putin’in Esad’ı ağırladığı gün ajanslara düşen “PYD, Rusya’da temsilcilik açacak” haberi dikkat çekici. PYD’nin Rusya’yla temasta halinde olduğu biliniyor. Ama, ABD’nin de PYD’yle irtibat içinde olduğu da...
Öyle görünüyor ki, Suriye üzerinde egemenlik kurmak isteyen her güç Kürtler’i yedeklemenin derdinde. Bugüne kadar PYD ile ilişki içerisinde olan bu güçler yakın gelecekte “Safını belirle!” baskısı yapabilir. Kürtlerin durumu açısından tehlike Afrika atasözünde saklı: “Filler tepişir, çimler ezilir.”
Kürtler, fillerin tepiştiği bir sahada çimlerin ezilmediği bir yolu bularak bir kez daha ezberleri bozma sorumluluğuyla karşı karşıya.
Tıpkı Kobanê’de ezberleri bozduğu gibi...

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yoksulluk sınırı kırmızı çizgi

Yoksulluk sınırı kırmızı çizgi

600 bin işçiyi kapsayan kamu toplu sözleşmesi görüşmeleri dün başladı. Ek iş yapmadan geçinemez hale gelen işçilerin temel talebi yoksulluk sınırının üzerinde ücret. Kamuda 4 ayrı kuşaktan savunma sanayi işçilerinin aktardığı deneyimler de taleplerin ancak birlik olup, mücadeleyi göze alınca kazanılabildiğini gösteriyor.

Ücretler yoksulluk sınırının üzerine çıkarılsın

Vergi kesintileri yüzde 15’le sınırlı tutulsun

İkramiye ve ek ödemeler vergi kesintisi dışında bırakılsın

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Mardin’de kayyım 3 ayda 301 işçiyi işten attı.

Evrensel'i Takip Et