Evrensel için yeni bir dönem
Reklamları Kapat

‘Yerli ve milli milletvekili’ meselesi (5)

Reklamları Kapat

Kirvem,

Allahın izniyle, yüce milletimizin ferasetiyle ülke genelinde “patırtısız, gürültüsüz”, ama beri yandan da kimi vatandaşlarımızca önceleri sadece “bölge” diye nitelendirilirken, daha sonraları kısık sesle de olsa yavaş yavaş Kürdistan diye sözü edilmeye başlanan güneydoğu ve doğu illlerimizin kimi kaza ve köylerinde; asker, polis, toma’lar eşliğinde sağlanan “düzen, nizam, intizam” üçlemesiyle milletçe plastik kutulara attığımız oylarla “demokrasi oyunu”muzu icra ettik elhamdülillah!

Bir zamanlar, yani henüz çelik çomak misali yeni yeni oynamaya başladığımız bu demokrasi oyunuyla birlikte sandıklara atılan “rey”lerin tek tek sayılıp tasnif edildikten sonra sonuçlarının yetkili makamlarca resmen açıklanmasının o günkü koşullar altında ister istemez uzayıp, dolayısıyla insanlarımızı, amiyane deyimiyle neredeyse “fıtık” ettiği o dönemleri de atlattık çok şükür!

Şimdilerde, kullandığımız oyların terazinin hangi kefesinde ve ne oranda toplandığını öğrenmek için uzun uzadıya beklemeye gerek kalmadı; nitekim tıpkı bir zamanların reklam filmlerindeki söylemiyle “Tak fişi bitir işi!” misali sabah bismillah deyip sandıklara attığımız oyların serencamı; akşam, kırk kısım tekmili birden tv ekranlarında!

“Gavur icadı” teknolojinin insanlık alemine zaman tünelinde sağladığı çeşitli olanaklarından emek harcamadan, alın teri dökmeden, bir bakıma “Armut piş, ağzıma düş” tarzında hazıra konarak faydalanmayı, “fıtrat”ına daha uygun bulan yüce halkımızın, teknoloji konusundaki bu hassasiyetinin en bariz tezahürü de, tıpkı çifte tabancalı kovboylar misali iki telefonundan birini çantasında, diğerini cebinde veya vapurda, otobüste ayağındaki çorabında saklarken, aynı zamanda da ay sonunda gelen faturayı ödemek için bu kez de sağa sola fellik fellik koşuşturup, mavi, sarı, kırmızı, fıstık yeşili, ebruli, rengarenk kredi kartlarından medet umması, bittabii ki bir bahsi diğer!

Elalemin yıllar yılı çalışıp çabalayıp icat ettiği televizyon lakaplı bu “kutu”nun, özellikle son zamanlarda astığı astık, kestiği kestik “iktidar” tayfamızın borazanı kesilip, dolayısıyla beynimizi yıkayıp yağlamasının yanı sıra, keza aynı minvalde kendi değirmenlerine su taşıyan bilumum “medya” kuruluşlarına sebilullah koltuk çıkarken, diğer yandan kendi düşüncelerine “terso” olanları, ellerinin tersiyle itip, seslerini, soluklarını hukuk devletimizin “kitabına uydurup” kesmelerini, içlerine rahatlıkla sindiren necip milletimizin kahir ekseriyeti, şunun şurasında beş ay önce sandıklarda damga ve mühürler eşliğinde belirttiği “irade”sinin, “olmadı pilav çevir lapaya” dayatması karşısında, hani deyim yerindeyse gıkı çıkmadan kabullenip, akabinde de seçim sandıklarına kuzu kuzu koşuşturup, böylece sözde demokrasi oyununu sil baştan “tekrar”lamasına acaba ne demeli!

Geride bıraktığımız seçim sonuçlarının ne anlam taşıdığını, bittabii ki her vatandaş kendi kavlince, paşa gönlünce değerlendirip, böylece sandık başlarında kullandıkları oyların akıbetiyle ileride övünecekler mi, yoksa tam aksine rahmetli Neşet Ertaş’ın, sazıyla sözüyle dillendirdiği “Kendim Ettim, Kendim Buldum” türküsü eşliğinde dövünüp duracaklar mı, bunu, şimdilik bilse bilse belki müneccimler bilir ama, öte yandan müneccimlerin verecekleri bu fetvaları beklemeye tahammülü olmayan, ayrıca hepsinin de adlarının önünde, kartvizitlerinde cafcaflı “sıfat”lar  taşıyan bilumum “akil”lerimiz de, daha şimdiden tv’lerden beyan üstüne beyanlarını makineli tüffek tarrakaları gibi dur durak demeden birbirinin peşi sıra döktürmeye başladılar nitekim!

Nitekim aldıkları oyların “serhoş”luğunu daha henüz üstlerinden atamadıkları gibi, keza meydanlarda, tv’lerde pazarlayıp durdukları sürüsüne bereket “vaat”lerinin ne denli yerine getirileceği şimdilik meçhulken, keza tekrarlamak gerekirse henüz ortada fol, folluk, dolayısıyla bir aralar Esad’la sabah kahvaltısında “kardeş, kardeş” paylaşılan çift sarılı pastırmalı yumurtaların gari esamesi okunmazken, bu serhoşluğun ileride millete maliyetinin “kadeve”siyle birlikte nasıl fatura edilip neye patlayacağını kendi payıma ben özüm de zaten bilemem ama, en kıytırık bir “makul şüphe”ye dahi mahal vermeyecek kertede, hani affedersiniz sapına kadar “yerli”, hani mil pardon köküne kadar “milli” formalarıyla yarın Mecliste yemin edecek bu “ak” kimlikli “vekillerin” dışında kalanlar, yani cumhurumuzun “reis”ince, onun “milli terazi”since “no milli, no yerli”, dolayısıyla “öteki” kadrosunca maaşlarını alacak bu vekiller tv ekranlarından milletin huzurunda yemin billah ederken, acaba ne düşünürler, bunu da, istersen haftaya konuşalım Kirvem! 

Evrensel'i Takip Et