'Süreç dude'
Son 3 yılın adı konulmuş “süreç”ler açısından pek de hayırlı geçmediğini en iyi biz biliyoruz. Oyalama taktikleri, yerine getirilmeyen vaatler ve nihayetinde sürecin parçalanmasına acıyla tanıklık ettik. Spor çevrelerinin “süreç” mağdurları ise ta ABD’de, Pennsylvania’da yaşıyor. Pennsylvania deyince birilerinin gözbebeklerinin büyüdüğünün farkındayım ama hayır, bambaşka bir meseleden bahsediyoruz, üst üste kaybetme, sezona en kötü başlangıç gibi olumsuz NBA rekorlarının korkulu rüyası haline gelen Philadelphia 76’ers’tan.
Moses Malone, Julius Erving ve sonrasında Charles Barkley’li kadrolarıyla ’70’lerin sonu ve ’80’leri heyecan verici takımlara sahip olarak geçiren Philadelphia, ’90’ların başında Barkley’nin vedasıyla ligin en kötü takımlarından biri haline gelmişti. 1996’da Allen Iverson’ın draft edilmesine kadar devam eden bu dönem AI ile birlikte tersine dönmüş ve organizasyon 2000/01 sezonunda NBA finaline yükselmeyi başarmıştı. Gelmeyen şampiyonluk, Koç Larry Brown’ın ayrılması ve düşüşe geçen kariyeriyle Iverson’lı yıllar 2006’da sona erdi. Philly, bu kez Andre Iguodala’nın üzerine kurduğu takımlarla başarı aradı. Ancak 10 yıl boyunca ya Play-Off’u kıl payıyla kaçıran ya da 1. turdan ötesine gidemeyen takımlar, kulüp sahiplerini yeni arayışlara itti. 2013’te genel menajerliğe Sam Hinkie’nin getirilmesiyle ilan edilen “Süreç”(gayriresmi adıyla ‘The Process’) böyle başladı.
İşletme Master’ını Stanford’da yapan Hinkie’nin cesur yeniden inşa planı, potansiyel değeri şimdiki değerinden daha yüksek olduğu varsayılan “varlık”ları (bunlar NBA oyuncuları, draft seçim hakları vs. oluyor) kulübe kazandırmak ve nihayetinde şampiyonluğa oynayacak bir takım yaratmayı hedefliyordu.
Bu amaçla Hinkie’nin ilk hamlesi harika bir sezon geçiren genç All-Star Oyun Kurucu Jrue Holiday’i, savunma yönü güçlü, atletik 6. sıra draft seçimi Nerlens Noel ve 2014 1. tur draft hakkı karşılığı New Orleans Pelicans’a göndermek oldu. Herkesi şaşırtan bu agresif hamle sonrası Hinkie çevresinin sloganı “Trust the Process-Sürece güvenin”di. Artık All-Star oyun kurucusu olmayan taraftarın elinde umuttan başka bir şey yoktu ve onlar da sürece güvenmeye mecburdu.
“Potansiyel değer” biriktirerek uzun vadede başarıya ulaşma stratejisi başarısız birkaç sezon neticesinde elde edilecek güçlü draft seçimlerine dayanıyordu. Lig çevrelerindeki tepkiler üzerine bu, bilinçli bir şekilde kaybetmeye dayalı açık “yatış”(tanking mode) planına dair toplantılar yapıldı. Hinkie’nin argümanı kuvvetliydi: “Bilerek kaybetmiyoruz, sadece çok kötüyüz!”
Hinkie haklıydı ve daha da kötü olmak için çabalarını artırdı.
2 yıl içerisinde ‘Süreç’ stratejisine uymayan Spencer Hawes, Evan Turner, Thaddeus Young, Michael Carter Williams gibi isimleri takımdan gönderdi. Ancak draft seçimlerinde işler istediği gibi gitmedi. 1. sıra ve Andrew Wiggins&Karl-Anthony Towns umuduyla girilen 2014 ve 2015 draftlarından 3. sıra ve Joel Embiid&Jahlil Okafor’la çıktı.
Savunmacı, atletik bir pivot olarak Nerlens Noel’e bir hayli benzeyen Embiid seçimi eleştirilirken, en büyük endişelerden biri de sakatlıklarıydı. Kamerunlu pivotun seçildiği günden bu yana tek bir maça çıkamamış olduğunu hatırlatırsak eleştirilerin doğruluğunu daha rahat anlayabilirsiniz.
Sixers bu süreçte 26 maçlık bir mağlubiyet serisine imza atarken, geçtiğimiz yıla da ilk 17 maçını kaybederek başladı.
Bu sezona ise, Noel ve Embiid’in aksine hücum potansiyeli yüksek bir pivot olan Jahlil Okafor seçimiyle girdi. Okafor ve Noel dışında, NBA seviyesinde oyuncusu olmayan Sixers kadrosu ligdeki ilk 18 maçını kaybetti. Geride bıraktığımız sezondan kalanları da ekleyince 28 maçlık bir mağlubiyet serisi içerisindeler ve bu serinin sona erdirilebilir olup olmadığına dair ciddi şüpheler var.
En büyük şansları, bu gece evlerinde oynayacakları Los Angeles Lakers maçı. 2 galibiyeti bulunan Lakers, bu yıl 76’ers’tan sonraki en kötü takım. Sezon sonunda emekli olacağını açıklayan Kobe Bryant’ın genellikle yuhlarla karşılandığı memleketinde iyi performans gösterdiğini düşünürsek, bu, Sixers’ın korkunç gidişatının devam etmesi anlamına gelebilir. Bu maçı da kaybederlerse 2019/10 New Jersey Nets takımıyla paylaştıkları “en kötü başlangıç” rekorunun tek sahibi olacaklar. Fikstüre bakıldığında insan bunun 30’a, 40’a, 50’ye ulaşmasını sadece “yoğun NBA takviminin yarattığı kaçınılmaz dev sürprizler engelleyebilir” diyor.
Sezon sonunda 4 1. tur draft hakkı ve Dario Saric’e kavuşmayı hedefleyen Sam Hinkie’nin “Süreci” NBA tarihinin en kötü takımını yarattı. Upuzun vadeli Hinkie planına göre organizasyonun bu delikten iyi bir takım olarak çıkması 3-4 seneyi bulacaktır.
Bizim memleketteki sürecin yarattığı kimi değişiklikleri Kürtler, “Süreç heval” diyerek tiye alıyordu. Philadelphia’da da yakında “Süreç dude” dillere pelesenk olabilir.
Evrensel'i Takip Et