Halk Suriye’ye müdahaleye karşı
Fotoğraf: Envato
Başkan, Başbakan, çoğu pek bu işten anlamayan ama yine de kendine stratejist unvanı yakıştıran pek çok kişi boy boy televizyonlarda konuşuyor da halk ne düşünüyor, bunu dillendiren araştırma ve uzman sayısı çok sınırlı düzeyde bulunuyor. Halk ne düşünüyor, halkın Ortadoğu’da yaşananlara ve Türkiye’nin müdahalesine dair algı ve bakışları nedir, burada kısaca aktarılacak.
Adanalıların Ortadoğu’da yaşananlar ile ABD ve AB ilişkilerine yönelik algı ve bakışlarına dair taramalar, Prof. Dr. Adnan Gümüş’ün yönetiminde Felsefe Grubu Öğretmenliği Araştırma ve Yöntem Dersi öğrencileri ile birlikte 2004’ten bu yana sürdürülmektedir. Son iki yılın araştırma konusu daha çok “Suriye’de Yaşananlar ve Suriye’ye Müdahaleye Halkın Algı ve Bakışı”na odaklanmıştır. Adana büyükşehir merkezinde 15 yaş ve üstü kadın erkek eşit sayıda olmak üzere 2012’de 564, 2013’te 428, 2014’te 410 kişiyle görüşülmüştür.
Bazı sonuçları daha önce de paylaşmıştım, ama yine elzem oldu.
ÇATIŞMALARIN SONU GÖZÜKMÜYOR
2012’de Adanalıların yüzde 50’si Suriye’deki çatışmaların sonunun gözükmediği, yüzde 34’ü sonuçta muhaliflerin, yüzde 16’sı da Esat’ın galip geleceğini düşünüyordu. 2014’te muhaliflerin galip geleceği fikri yüzde 20’ye düşerken Esat galip gelecek diyenler yüzde 22’ye, bu çatışmaların sonunun gözükmediği fikrinde olanlar ise yüzde 57’ye çıktı.
ÇATIŞMALAR TÜRKİYE’YE ZARAR VERECEK
“Suriye’deki iç çatışma ve olayların Türkiye’ye uzun erimdeki etkileri nasıl olacak?” sorusana Adanalıların 2012’de yüzde 67’si “Türkiye için zararlı olacak” derken 2014’te bu zararlı olacak diyenlerin oranı yüzde 77’ye çıkmış bulunuyor. Halkın sadece yaklaşık yüzde 5’i Türkiye’ye etkisinin uzun vadede yararlı olacağını düşünüyor.
BÖLGEYE ABD MÜDAHALELERİ HAKSIZ
Halkın yüzde 82’sinden fazlası Irak’a, Libya’ya, Suriye’ye yapılan ABD müdahalesini haksız sayıyor. Haklı bulanların oranı müdahalenin hangi ülkeye olduğu çok fark etmeksizin sadece yüzde 3-7 arasında kalıyor.
ESKİ DURUMA GÖRE BUGÜNKÜ DURUM DAHA TEHLİKELİ
“10 yıl önce ile karşılaştırılırsa, bölge için eski durum mu daha büyük tehlikeydi yoksa bugünkü durum mu?” sorusuna halkın sadece yüzde 10’u eski durum daha tehlikeliydi diyor. Yaklaşık yüzde 30’u hem eski hem bugünkü durumu, yüzde 57’si ise bugünkü durumu daha tehlikeli görüyor.
TÜRKİYE SURİYE’YE MÜDAHİL OLMAMALI, KENDİNE YANSIMALARINI KONTROL ETMELİ
Halk gerek Ortadoğu geneli, gerekse Suriye konusunda mesafeli kalınmasından yana bulunuyor. Türkiye’nin “Kuzey Irak’a müdahale etmesini” veya “Suriye’ye müdahale etmesini” veya “bölgenin yeniden şekillenmesinde yer almasını” destekleyenlerin oranı sadece yüzde 15-17 düzeyinde kalıyor (2014’te Suriye’ye müdahaleyi destekleyenler yüzde 16).
Suriye’ye “müdahale” isteyenler de bunun çatışmalara destek değil, sınırlı düzeyde kalmasını arzuluyor. Halkın yüzde 2-5’i muhaliflere her tür destekten yana iken yüzde 8-9’u “Doğrudan müdahil olmadan muhalefete destek” olunmasını istiyor. Yüzde 4’lük bir kesim ise Esat ve mevcut yönetimin desteklenmesinden yana tavır takınıyor. Geriye kalan yüzde 80-85’lik kesim müdahaleye karşı çıkıyor, olayların izlenmesini ve Türkiye’ye etkilerinin kontrol altında tutulmasını istiyor.
TÜRKİYE BÖLGE POLİTİKALARINDA ÖZERK HAREKET ETMELİ
“Türkiye; bölge ve Ortadoğu politikalarında kiminle hareket etmeli?” sorusunda halkın yüzde 10’u NATO ile, yüzde 10’u Avrasya ile, yüzde 80’i ise dengeleri dikkate alarak özerk hareket edilmesinden yana bulunuyor.
DOSTLUKLA HAREKET EDİLMELİ
Halk genel olarak Türkiye’nin ABD ve Batı ile ilişkilerini, özellikle de bölgesel politikalardaki işbirliklerini sakıncalı bulmakta; Irak, Libya ve Suriye’deki çatışmaların ve bu ülkelere dış müdahalelerin doğru olmadığı görüşünü taşımaktadır. Bölgede ve komşularla sorun ve çatışma istememekte; ülkelerin birbirlerinin iç işine müdahil olmaksızın belirli bir mesafeyi koruyarak karşılıklı dostluklarını ve iş birliklerini sürdürmesini istemektedir.
Özetle halkın kışkırtma, çatışma ve savaşlara karşı sağduyusu politika yapıcılarından daha güçlü bulunmaktadır.
- MEB’in başarısı muhteşem tıklanma rekoru: İnsanın iyi ki pandemi ve deprem olmuş diyesi geliyor 10 Ocak 2025 04:58
- 22 yıllık, 72 yıllık gerileme: MEB’in, AKP’nin, milli görüşün ‘Milli Maarif’ ve ‘MESEM’ başarısı 03 Ocak 2025 04:26
- Türkiye ve Suriye yüzyılı mütaşerik maarif ve rejim modeli 27 Aralık 2024 04:43
- İsrail ve Suriye örneğinde bilimin ve bilimsel eğitimin anlamı ve önemi üzerine 13 Aralık 2024 04:40
- MEB açık öğretim okulları istatistiklerinde bir gariplik mi var? 29 Kasım 2024 04:15
- AKP'nin eğitim ve bütçeleme anlayışı: Lime lime ayrıştırmanın, imam hatipleştirmenin, metalaştırmanın, peşkeş çekmenin binbir türü 15 Kasım 2024 04:43
- Cumhuriyetin 101. yılında rüya, yurttaşlık ve ana dillerinde eğitim meselesi 01 Kasım 2024 04:26
- Üniversite nedir? Araştırma ve bilgi nedir? Kariyer yapmaktan/ uzmanlık bilgisinden farkı nedir? 18 Ekim 2024 04:42
- Akademinin yeri ve değeri: 207 üniversite bir 'muhabir Rüya' eder mi? 11 Ekim 2024 04:43
- MEB istatistiklerinin gör dediği açlık, dayatma ve niteliksizlik 04 Ekim 2024 04:50
- Türk Psikologlar Derneğinin Türkiye Yüzyılı Maarif Modeline dair görüşü: Eğitim değil eğitimi ihlal modeli 27 Eylül 2024 04:42
- AKP ve MEB’in büyük mahareti: Bağnazlığı ve emek sömürüsünü sürdürmeye diplomalı çözüm 20 Eylül 2024 04:15