Barış ve çözüm için diyalog, diyalog için üçüncü göz şart
Fotoğraf: Envato
Arkamız, önümüz, sağımız ve solumuz ölüm oldu. Ölümlerle yatıp ölümlerle kalkıyoruz neredeyse. En son İstanbul’da canlı bombanın kendini patlatması sonucu bir katliam yaşandı. İnsan yaşamını ve toplumsal barışı hedef alan bu ve benzeri eylemleri tüm yüreğimle kınıyorum.
Ölümler (katliam, şiddet, iş cinayetleri, kadın cinayetleri, faili meçhul cinayetler, trafik kazaları.) yakınımızda ya da uzağımızda, tanıdığımız ya da tanımadığımız insanları yaşamdan çekip almakta ve toplumdaki hastalığın derecesini yükseltmektedir. Çatışmalı süreçler ne yazık ki ölümleri sıradanlaştırmaya, barış ve diyalog zeminini yok etmeye sebep olmaktadır.
Devletin öncelikli görevlerinden biri vatandaşlarının can ve mal güvenliğini sağlamaktır. Sağlıklı bir çevrede güven içinde yaşamak her vatandaşın en temel hakkıdır. Devletin vatandaş için var olduğunu hatırlatmak isterim. Buradan hareketle çatışmalı sürecin sonlandırılması ve ölümlerin durması için acil diyaloğa ihtiyaç olduğu açıktır. Çünkü çatışmalar ölüm ve yıkım getirmektedir.
Yasaklar, çatışmalar, her gün yaşanan ölümler, linç girişimleri, orantısız müdahaleler, zorunlu göçler ve cenazelerin sokaklarda çürüyor olması gerçeği bu çatışmalı sürecin sonlandırılması amacıyla sivil inisiyatifin hemen devreye girmesi gerektiği gerçeğini işaret etmektedir. Öyle zor bir dönemden geçiyoruz ki barış ve diyalog için sorumluluk hissedenler vatan haini olmakla, güvenlik güçlerinin moralini bozmakla suçlanmakta, hakaret ve tehditlere maruz kalmaktadır.
İnsanlık tarihi savaşlar, çatışmalar ve bunları izleyen müzakere ve barış aşamalarıyla doludur. İnsanın yaşamı her durumda merkezde olmalıdır. İnsan yaşamını hedef alan her girişime dur denilmelidir. Şiddetin her biçimini reddetmeden barış ve diyalog zeminini kuramayız. Dolayısıyla sivil inisiyatifin bu bağlamda olumlu bir rol oynayabileceği söz konusu olmaktadır. Gündelik yaşamda da böyle değil midir? Küskün, kırgın ve hatta düşman insan/aileler üçüncü tarafın araya girmesiyle görüştürülür ve barış sağlanır.
O halde şiddete karşı olan, insan yaşamına değer veren ve çatışmalı süreçten olumsuz şekilde etkilenen kişi ve kurumların üçüncü taraf olarak acilen görev alması gerekmektedir. Yakın komşularımızdaki gibi harabeye dönmüş, binlerce vatandaşı göçe zorlanmış, yüzlerce vatandaşı öldürülmüş bir ülke haline gelmemek istiyorsak üçüncü taraf (göz) olmak için çaba harcamak durumundayız.
Televizyon ekranında “insanlar ölüyor” dediği için hakkında soruşturma başlatılan vatandaşın durumunu ve söz konusu kanal ile sunucunun soruşturulduğunu ve tehdit edildiğini izliyoruz. Malum kanallar ve basın-yayın organları gerçekleri gizliyor diye ölümler olmuyor gibi mi davranacağız yani?
Görüldüğü gibi ahlaksız olmaya ve insanlık onurumuzu terk etmeye zorlanmaktayız aynı zamanda. Şiddetin şiddeti doğurduğunu sergileyen sayısız örnek vardır. Eşit şekilde özgürce yaşayacağımız demokratik bir ülkede yaşama hakkımızı savunmak bir zorunluluk olmaktadır.
Hemen ve acilen sivil toplum kuruluşlarının, kanaat önderlerinin, insan haklarını savunan kurum ve kişilerin bir araya gelip üçüncü gözü/tarafı kurumsallaştırmaları gerekmektedir bence.
44 gündür geceleri bomba ve kurşun sesleri altında uyumaya çalışmak, sabahları bomba/ağır silah ve top sesleriyle uyanmak, top sesleri altında derse girmek/sınav yapmak, Sur’dan dumanlar yükselirken Sur’a bakan yemekhaneye gitmek, Sur dışında yaşayan fakat sıkılan kurşunlarla yaralanan insanları görmek, öldürülen oğlunun günlerdir sokakta bekletilen cenazesini alamayan ailelerin açlık grevine tanık olmak, çocukluk ve gençlik döneminin bir evresinin geçirildiği Suriçi’nin gözü önünde harabeye çevrilişini izlemek, barış ve çözüm istediği için hain ilan edilmek nedir bilir misiniz?
- Nobel bilim ödülleri ışığında Türkiye'ye bakmak 20 Ekim 2016 00:29
- Kısacık ömürlere neler sığdırılırmış neler! (2) 06 Ekim 2016 00:07
- Kısacık ömürlere neler sığdırılırmış neler! 22 Eylül 2016 00:52
- Bu kaos ve kabus ortamında barış olası mı? 25 Ağustos 2016 00:32
- Kentlerimiz ve demokrasimiz 11 Ağustos 2016 01:00
- Darbe girişimi, normalleşme ve demokrasi 28 Temmuz 2016 00:51
- Su uyur, Milli Eğitim Bakanlığı uyumaz 14 Temmuz 2016 01:00
- Ne yazmalı ve ne yapmalı? 30 Haziran 2016 00:52
- Militarist ve gerici eğitimle nereye? 16 Haziran 2016 00:52
- Paranın padişahlığı ve güçlünün hukuku 02 Haziran 2016 01:00
- Bilim karşıtlığı, yozlaşma ve faşizm 19 Mayıs 2016 00:52
- Yüzleşemediğimiz için yozlaşıyoruz! 05 Mayıs 2016 01:00