Terör olayı lanetlenmelidir, ama!
Fotoğraf: Envato
Akademisyenlerin imzaladığı barış bildirgesi, fevkalade anlamsız şekilde, terör örgütlerine çatılmadığı gerekçesi ile şiddetle eleştirilmişti. Evet, bildiride açık ifadelerle terör olayı üzerinde durulmamış ve teröristlerin eylemleri kınanmamıştı. Her halde akademisyenler, hatta aklı başında hiç kimse, bildiri yayımlayarak teröre destek vermez. Zira, teröre destek vermek isteyen, IŞID’e katılımlarda görüldüğü gibi, terörist olur ve eyleme katılır. Bu nedenle, bildiriyi böylesi bir gerekçe ile yerme, siyasete prim sağlar, ama aklı selimle ilgili görülemez. Duru bir mantıkla ön yargısız okunduğunda görülür ki, bildiri, bir yönü ile terörün kaynağını göstermeye çalışırken, diğer yönü ile de terörle mücadele adı altında sürdürülen operasyonların ileride nasıl terör yaratma ortamı oluşturduğu üzerinde durmaktadır.
Kısacası, terörün kaynağının sorgulanmasıyla terörün istenmeyen bir sosyal olay olduğu ima edilirken, mücadele yönteminin sorgulanması ve vurgulanması da ileriye matuf olası terör kıpırdanmalarının önünü kesmeye yönelikti. Garip olan şu ki, bir yandan siyasiler, diğer yandan halk ve, en acısı da, bazı akademisyenlerin de meseleyi oldukça yüzeysel ele alarak, metindeki derinliği algılayamamış olmalarıdır. AKP’nin halka neden bu denli güvendiği ve, maalesef, beklediği oyu da aldığı anlaşılıyor!
Terör mücadele edilecek ve lanetlenecek bir olaydır, bunda kuşku yoktur. Ancak, terör olayına böylesi sathi bakışla, terörün dili ya da şifresini çözmeden salt baskılama yöntemini devreye sokmak mikrobu çekiçle öldürmeye çalışmaktan farksızdır. Yanlış sağaltım yöntemi mikrobu öldürmeyeceği gibi, direncini yükselterek terörü gelecek dönemlere de sıçratabilir. Bu nedenle, terörle mücadelede silah yanında düşünülmesi ve devreye sokulması gereken yöntemler vardır ve bunlar asıldır. Terörün araçsal amacı olan, adından da anlaşıldığı üzere, toplumun terörize edilmesi ve korkutulması polisiye bir olaydır. Toplumun terörize edilmesi ve tedirginliğe itilmesinde terörün yeri, zamanı ve oluşan toplu ölümler etkiyi artıran görüntülerdir. Örneğin, Ankara Garı çevresindeki saldırı, Suruç Katliamı, iki gün önceki Ankara saldırısı bu bağlamda istihbarata önemli bilgi ve mesaj iletmiş olmalı. Terörle mücadele, istihbarat örgütleri ve siyasilerin bu görüntünün arkasına geçmesi ile başlar ve yürütülür.
Düzenli savaşın amacı açıktır, oysa terörün şifresi vardır. Terörün şifresinin çözümü ve anlaşılması, rüya yorumuna benzer şekilde, sembollerin yorumlanmasını gerektirir. Örneğin, son terör olayının Ankara’da ve silahlı kuvvetler mensuplarına, hem de en merkezi ve korunmalı yerde yapılmasının mutlaka bir mesajı vardır. İstihbarat teşkilatının görevleri arasına giren bu konu çözülüp, uygun politika geliştirilmedikçe, salt silahlı mücadeleden uzun dönemde sonuç alınması oldukça güçtür. Tüm teröristler anlık bertaraf edilmiş olsa da, eğer bataklık kurutulmamış ise, hele de sivrisineklerle yapılan mücadelede halklar arasında kin ve nefretin tohumları saçılmış ise, ileriye güvenle bakmak olası olamaz.
Konum olarak Türkiye, coğrafi,ekonomik ve stratejik açılardan çok önemli, dolayısıyla çok riskli bir alandadır. Cumhuriyet yönetimi ile arkasını bataklığa dönmüş olan Türkiye, yüzünü batıya çevirmiş olmakla beraber henüz yolunu tamamlayamamıştır. İki çok farklı yapı ve medeniyet arasında kalmış ülkenin, küresel güçlerin cirit attığı riskli alanda derin politika hayali peşinde koşması derin cehalet eseri olarak ülkeyi derin badireye sürüklemektedir. BOP eş başkanlığı aldatmacasında açıkça görüldüğü üzere, liderin derin hayalini hisseden emperyal güç, hayalleri içinde saçmalayanları bizzat kendi amacı doğrultusunda rahatlıkla güdülen araca dönüştürür.
Emperyalin amacına yönelik ilk aşama olan toplumların destabilizasyon misyonunu bilinçsizce yerine getiren hayalperest ülkesel lider(!), karar masasında kendisine yer ayrılmadığını gördüğü anda, küresel iktidarsızlığını yaşarken, aracın amaca hizmetten başka bir işlevi olmadığını da hüsranla anlar!
- Akılcılığa yöneliş 16 Kasım 2024 04:51
- TÜYAP konuşmaları 09 Kasım 2024 04:25
- Cumhuriyet halk rejimidir, fakat… 02 Kasım 2024 05:08
- Kaos 26 Ekim 2024 03:57
- Kevork Ağabey, müjde, oğlun Nobel aldı! 19 Ekim 2024 04:46
- Siyasi yalan 12 Ekim 2024 05:00
- İktidarın anayasa histerisine şiddetle karşı çıkılmalıdır! 05 Ekim 2024 04:33
- Boğaziçililer günü 28 Eylül 2024 05:07
- Cinayetin siyasallaştırılarak, perdelenmesi 21 Eylül 2024 04:40
- AKP’nin özü netleşiyor 14 Eylül 2024 04:45
- AKP, politikalarını düzeltebilir mi? 07 Eylül 2024 04:56
- Siyasetin derinliği! 31 Ağustos 2024 03:37