Halimiz ahvalimiz meselesi (4)

Kirvem,
Devletimizin en yüce makamının en yetkili koltuğunda oturan, cumhurumuzun “reis”inin yanı sıra, keza silsile-i meratip mucibince daha alt kademelerinde görev üstlenen diğer “devlet erkanı”nın da her cuma hangi camide namaz kılıp kılmadıklarını şahsen hiç mi hiç merak etmediğim gibi, aynı şekilde de Gavuristan diyarlarındaki bilumum başkan, yarı veya çeyrek “koltuk” sahibi yöneticilerin de her pazar günü kiliseye, sinagoga veya kendilerince kutsal saydıkları şu ya da bu “ibadethane”lere gidip gitmedikleri de zerre kadar umurumda değil vesselam!
Ancak “milli ve yerli” istatistiki rakamlarımıza göre; yüzde doksan dokuz, virgül, bir bölü dokuzu elhamdülillah Müslüman olan halkımızın kahir ekseriyetinin, her mübarek cuma günü başta bittabii ki önce cumhurumuzun “reis”inin, sonra da “üst düzey” diğer yetkili zevatın da hangi camide dini görevlerini eda ettiklerini öğrenip, hatta bunu yakından takip etmeleri, anlaşılan o ki fevkaladenin fevkinde önemli bir “mesele”...
Nitekim bu kadar önemli bir konuda, yani hangi devletlumuzun hangi camide namaz kıldığını, namazın ardından, daha hemen oracıkta çevresinde toplanan vatandaşlarımızın kulağına neler fısıldadığını, kendilerince öncelikli görev belleyen “yerli ve milli” damgalı “büyük” medyamızın, bu “cami çıkışlı” turfanda haberleri bir an önce vermek için birbirleriyle sadece yarışmakla kalmayıp, ayrıca bunu, bir de gazetelerinin ana sayfalarında iri puntularla, kare kare fotograflar eşliğinde veya televizyon ekranlarından “haraç mezat” pazarlayıp, dahası da milletimizin gözünün içine sanki sokarcasına bu uğurdaki çabalarının karşısında şapka çıkarmamız kesinlikle şart!
Kirvem; kimlerin, nerede, ne zaman, hangi “kıble”ye dönüp ne tür dualar ettiklerini bittabii ki bilemem, ancak daha önceleri de sıkça dillendirdiğim gibi, bu din, iman, mezhep denen konulardaki kişisel görüşüm, “tak sepeti koluna herkes kendi yoluna” minvalinde olduğu için, yukarıdaki satırları karalarken; derdim, maksadım, niyetim, insanların “inanç”larına illa da tam da benim düşüncelerimin doğrultusunda bir nevi “ipotek” koyup, ahkam kesmek değil!
 Çünkü neredeyse yüz yıldan beri ülkemizin “milli siyaset” sahnesinde hakim olan “tek”çi zihniyetin yanı sıra, keza aynı şekilde ve aynı zihniyet doğrultusunda hegemonyasını sürdüren bir “mezhep” anlayışının da, özellikle şu son zamanlarda başımıza ne tür “meseleler” açtığını her geçen günün ardından birbirinin peşi sıra gelişen acı olaylarla maalesef daha çok yaşamaya başladık!
Misak-ı milli sınırlarımızda bunca heybetli, görkemli camilerimiz varken, durup dururken illa da Suriye’deki falanca camide bir cuma sabahı namaz kılmaya kalkıştığımız için şimdilerde neredeyse tüm komşularımızla papaz olduk, “halimiz ahvalimiz” öncelikle bu yüzden karanlık dehlizlere doğru yol aldı, alıyor diyen kimi “akil” insanlarımız, acaba bu konuda gerçekten de haklı mıydılar, kim bilir Kirvem!

Evrensel'i Takip Et