FIFA seçimleri

Tarihinin en karanlık günlerini yaşayan FIFA, tarihinin en tartışmalı seçim sürecini geride bıraktı. Geçtiğimiz yılki seçimlerde Sepp Blatter, büyük şaibe altında yeniden seçilmiş ancak FBI soruşturmasının, ağır topları cezaevine göndererek kendisine mesaj göndermesiyle pes etmişti. Blatter’in görevi bırakacağını açıklamasıyla yenilenecek seçimlerde UEFA Başkanı Michel Platini aday olmuş ancak Platini’nin 2011 seçimleri öncesi Blatter’den rüşvet aldığına dair ortaya çıkan çok ciddi belgeler tabloyu daha karanlık hale getirmişti. Blatter ve Platini’nin aldıkları futboldan men cezasıyla hem FIFA hem UEFA’nın imajı dibe vururken Platini’nin yerine İsviçreli Blatter’in hemşehrisi, UEFA’nın etkin yöneticilerinden Gianni Infantino aday oldu.

Blatter’in devamcısı ise Asya Futbol Federasyonu Başkanı, Bahreyn kraliyet ailesinden Şeyh Salman’dı. Salman’ın başkan adaylığı kesinleştiğinde onun için bu köşeden “FIFA’ya en uygun başkan bulundu” yazısını yazmıştım. Salman’ın Arap halk ayaklanmalarının Bahreyn ayağında eylemlere katılan sporcuların kimini fişlemesi, kimini tutuklaması, kimini itibarsızlaştırması onun Suudi uydusu kraliyet ailesinin tipik bir üyesi olduğunu kanıtlıyordu. Salman’ın elbette kabul etmediği bu iddialar ilk günden itibaren onun adaylığına -özellikle Batı ülkelerinde- ciddi şekilde zarar verdi. Batı medyası bu konuyu sık sık işlerken, Infantino ise oluşan belirsiz ortamı en iyi şekilde değerlendirmek üzere kolları sıvadı. Anahtar pozisyondaki Afrika’nın yanı sıra Güney Amerika ve CONCACAF üyesi ülkelerin delegelerinden gelecek oyları kapmak için ciddi bir kampanya yürüten Infantino, bir önceki seçimde Batı’nın gözdesi olan Prens Ali’yi hızlı bir şekilde geride bıraktı. Yine de seçimlerin favorisi Şeyh Salman’dı.

Son dönemde Kuveyt kraliyet ailesinde yaşananlar sebebiyle şanından yitirse de önemli bir etki alanı bulunan Şeyh Ahmed el Sabah’ın ve Blatter’in klasik destekçilerini (Asya-Rusya-Körfez ülkeleri) arkasına alan Şeyh Salman için önemli olan Afrika oylarıydı. İlk turda Infantino’nun 88, Salman’ın 85 oy alması, Afrika oylarının önemli bir kısmının Infantino’ya gittiğini gösterdi. 2. turda ise ilk turda Prens Ali’ye oy veren başta ABD, oyunu Infantino’ya kaydırdı ve böylece özellikle imaj bakımından FIFA’ya büyük bir sıkıntı yaratacak olan Salman ekarte edildi. ABD ve Avrupa Blatter kampının klasik “vezir”lerinden de intikam alırken, FIFA başkanlığı “Batı’da” kaldı.
1974’ten bu yana yalnızca 3. başkanını seçen FIFA’da Infantino, reformları hızlı bir şekilde hayata geçireceğini iddia ediyor.

Şeffaflaşma, mali durumun ve belki de ondan da önemlisi kurumun imajının düzeltilmesi İsviçreli avukatın önemli vaatlerindendi. Infantino’yu asıl başkan yapan taktikse, Havelange ve Blatter’in Afrika stratejisiydi. Federasyonlara daha çok gelir sağlamayı vadeden Infantino, Afrika kartını böylece lehine çevirdi.

Futbolseverlerin aksine FIFA seçimlerinde oy kullanma hakkı olan 200 küsur delege için futbolun temizlenmesinden ziyade dolar akışının hızlanması asıl endişeydi. Bu da seçilen adayın niteliklerinden bağımsız olarak bu seçimlerin FIFA’da neden bir değişim sağlamayacağının en güçlü göstergesi.

“Başkanların arkasındaki karanlık güç” Şeyh Ahmed el Sabah, Salman’ı seçtiremese de ilk açıklamasında FIFA’nın Infantino’yla açtığı yeni sayfayı selamladı ancak reformların hızlı bir şekilde hayata geçirilemeyeceğini belirtti. Sabah haklı. FIFA Salman’ı değil Infantino’yu göreve getirerek en azından imaj olarak kendisini yenilemek istiyor ama işin aslı bu zihniyetten, bu şartlardan ciddi değişiklikler doğmasını beklemek saflık olur.