Niye yasak dinlemedik?
Fotoğraf: Envato
Korku ve nefretle yürütülen topyekûn bir savaş herkesi hedef haline getirdi. Kadınların neredeyse 10 yıldır aynı meydanlarda, aynı caddelerden geçerek yaptıkları yürüyüşler, mitingler “güvenlik” gerekçesiyle yasaklandı. Son 8 ayda Diyarbakır, Suruç, Ankara, İstanbul’da bombalar hayatımıza düşerken, Cizre, Nusaybin, Suruç, Silvan, Silopi’de onlarca kadın bizzat devletin “güvenlik” kuvvetlerince öldürülürken, her gün 5 kadın, pohpohlanan ve dizginlerinden boşandırılan erkek egemenliğiyle evde, sokakta, okulda, işyerinde öldürülürken, kadınların koruma kararlarına rağmen hayatını kaybetmesine göz yumulurken bu 8 Mart’ın kadınların güvenliği düşünülerek yasaklandığına kim inanır? Kadınlar inanmadı. Bu ülkede kadınların güvenle nefes alabilmelerinin tek olanağının onları güvenlik gerekçesiyle her türlü yaşam hakkından mahrum eden zihniyetin ortadan kalkması olduğunu söyleyerek yasağı tanımadılar.
Kadıköy İskele Meydanı’nda toplanmaya çalışan kadınlara gösterilen tahammülsüzlük, kadınların polis kalkanlarıyla itilirken duydukları sözler bu zihniyetin dışa vurumuydu.
“Gece 3’te dışarıda ne işi varmış?“ diye sokak ortasında tecavüzü meşrulaştıranlar, 8 Mart alanlarında “yasak dedik, yine de toplandınız, ne işiniz var meydanda, evinize gidin” demekten imtina etmediler. Polislerin küfürlerine, kahkaha atarak savurdukları tekmelere eşlik eden “eylem senin neyine, sen git kocan gelsin yavrum”lar, “sizi dışarı salan erkeğin sıfatına tüküreyim”ler, kadın gazetecilere yönelik tacizler… İşte tam da bu muamele, kadınların 2016 8 Martı’nda “eşitlik ve özgürlük” talebini öne çıkarmasının arkasındaki memleket tablosunun özeti. İşte tam da bu muamele, kadınların yasaklar karşısında sinmeyip sokakta olmakta ısrar etmesinin nedeni...
Kadınları “yasak” deyince pısacak, “eve git” deyince boynunu eğip gidecek, “sen sus, erkeğin konuşsun” deyince susacak köleler haline getirme çabası, savaşta öncelikle kadınların hedef alınması pratikleriyle, torba yasayla taçlandırdıkları güvencesizleştirme operasyonlarıyla, devletin her kademesinde kadınların yaşadığı şiddetin, hak gasplarının ve eşitsizliğin mazur ve meşru görülmesiyle karşımızda.
Kadınlar 8 Mart’ta eşitlik ve özgürlük sözlerini söylemek için direnirken, İstanbul Kongre Merkezi’nde “Kadın Hayattır” buluşmasında konuşan Başbakan Davutoğlu, kadınlara bu hayatta söz ve karar hakkı tanımadıklarını şu sözlerle ortaya koyuyordu: “Kadınlarımızın yaşadığı üzüntüyü tekrar yaşamamaları için siyaset yapıyoruz.“
Aileyi, devletin makbul vatandaş tımar etme yeri, kadını da o ailenin kölesi haline getirmeyi görev bilen iktidarın sözcüsü 8 Mart’ta “makbul olmayan” kadınlara şiddet uygularken çıkıp “ben her kız çocuğunun ikinci babası, her kadının ikinci kardeşiyim” diyordu.
Kadınlarsa tam da bu zihniyetle kurulan toplumsal hayatta o babaların kız çocukları, kendi hayatlarına karar vermek istediklerinde sopayla, o kardeşlerin, kadınlar, başka bir hayat istediğinde silahla karşısına dikilebildigini çok iyi biliyordu. Tam da nedenle, hayatları hakkında siyaset yapma işini kimseye bırakmayacaklarını söylemek için fiili bir direnişle sokakta sözlerini söylemeyi tercih ettiler. İktidarın karanlık siyasetine karşı rengarenk, kadınları sözsüz bırakma politikalarına karşı sözlerini hep birlikte söyleyerek, kadınları dayanıksız bırakma politikalarına karşı dayanışarak, kadınların kolunu kanadını kırma politikalarına karşı direnerek ve birbirine direnme gücü vererek “hayatımız hakkında kararı biz veririz” dediler. Hayatı yasaklar ve yoklar toplamı haline getirmeye çalışanlara karşı kadınların siyaseti sokağa taşıma ve sözü sokakta söyleme ısrarı yasakları deldi. 8 Mart’ı özüne döndüren bu direnme azmi ve sınır ihlali kadınlara moral verdi. Şimdi daha güçlüyüz. Kutlu olsun!
- “Aileyi koruma” lafının altından yine nefret ve düşmanlık çıktı! 08 Ekim 2022 00:45
- Başörtüsü istismarında at başı gidenler 06 Ekim 2022 04:28
- Bizi kim öldürüyor? 05 Ekim 2022 05:18
- ‘Sözleşmeden vazgeçmiyoruz’ demek ‘Tek adam yönetimini tanımıyoruz’ demek 21 Temmuz 2022 05:00
- Beşikten mezara rehineliğin adı: Çocuk yoksulluğu 15 Nisan 2022 00:55
- Emma’dan Emine’ye... 10 Mart 2022 23:56
- Kadın dostu postunda emekçi kadın düşmanlığının şahikası: Farplas 18 Şubat 2022 01:20
- ‘Küçüğün rızası’ diyen Bakan çocukların nafakasına göz dikti 11 Şubat 2022 00:00
- Cezaevlerine göz kulak olmak, dillerimizi koparamasınlar diye dil olmak... 28 Ocak 2022 05:00
- 6. Yargı Paketi tehlikesi: Nafaka hakkına saldırıda somut adımlar 07 Ocak 2022 04:54
- Geçen hafta yoksulluktan, çaresizlikten yedi çocuk öldü 24 Aralık 2021 05:00
- Asgari ücreti kadınlara lüks haline getirenler 10 Aralık 2021 04:52