Barış-birlik ya da terör-çatışma ve bölünme
Fotoğraf: Envato
Ortadoğu’da ABD ile Rusya arasında kah örtülü kah açık sürtüşme-çatışma yaşanıyor. Bu çatışmanın sonucunda Ortadoğu’nun egemeni belli olacak. Ortadoğu’da egemenler arasında bu çatışma yaşanırken, hatta bu çatışmaya Avrupa ülkeleri dahi fazla müdahil olma yolunda rol üstlenmeyi göze alamazken bölgenin küçük ülkelerinden herhangi birinin hakimiyet iddiasında bulunması komediden öteye geçemez. Fakat görece küçük ülkelerden böylesi efelenme konumuna geçenleri egemenler fevkalade ustalıkla hizmetlerine alıp, istihdam edebilirler. Bu tür örtülü manevraların örnekleri tarihte çok sık görüldüğü gibi, günümüzde de küçük ülke liderleri arasında bu role heveslenenlerin kullanıldığı görülmektedir.
Hiçbir terör eylemi, arkasında güçlü bir devlet desteği olmadan veya onun ajanları tarafından planlanıp uygulamaya koyulmadan gerçekleştirilemez. Bu itibarla, terör, bir veçhesiyle çevreye ölüm ve ıstırap saçarak toplumu amaçlı olarak istikrarsızlaştırmaya yönelik vahşi kriminal bir olay olarak görülürken, diğer ve daha önemli veçhesi ile de güdülen amacın örtülü ifadesi olarak siyasi bir dil biçimidir. Hal böyle olunca, terörle mücadeleyi salt polisiye ve askeri alana sıkıştırmak, bataklığın ürettiği sivrisinekleri öldürmekten öteye geçemediği gibi, çoğu hallerde bataklığın genişletilmesine de katkı sağlayabilen insan yutan bir çaba olarak kalır. Terörün amacı ülke yönetimini güçleştirip, bizzat çatışmayı körükleyerek egemenin ülkeye duhulü de olabilir. Böylece, bıkkınlığa ve yorgunluğa sürüklenen yöre halkının, terörü siyasi dil olarak kullanan cephe ile müzakere ve anlaşmaya sürüklenmesi hedef olarak saptanmış olabilir.
Tüm Arap Baharı olayları, Irak’ta ABD, Suriye’de Rusya hakimiyeti bağlamında Büyük Ortadoğu Projesi ve bir zamanlar pek moda olan Ortadoğu için tasarlanan sınırlar haritasını dikkate alarak, ülkemizde yaşananları derin derin düşünmek durumundayız. İşte bu noktada çatışma karşısında barış ve halkların birlikteliği görüşü öne çıkmaktadır. Çatışma her hal ve koşulda, kısa vadede değilse bile orta ve uzun vadede halkların ayrışması ve ülkenin bölünmesini gündeme getirirse, hangi siyasi amaçların tatmini karşılığında yeni sınırların ne olacağı birer muammadır! Buna karşın, barış ve halkların özgürce bir arada yaşama koşullarının oluşturulması ise, ülke bütünlüğü ve halkların birlikte yaşama koşullarına hizmet eder. Siyasi müzakerelerle varılabilecek olan iç barışla, açıktır ki, kör terör boşa çıkarılmış olacağı gibi, ülkemizde demokrasi güçlendirilip, küresel egemenlerin bölgemizdeki ve ülkemiz üzerindeki emellerine de ket vurulmuş olur. Bu nedenledir ki, çatışma ve nefret içeren söylem ve yaklaşımlardan uzak durularak, barış ve uzlaşmanın faziletini anlamamız yaşamsal önem taşımaktadır
Yanlış, öngörüsüz ve anlaşılamaz politikalarla terörün önü açılıp işler bir kez mücadeleye döküldüğünde, ülkenin istikrarsızlaştırılmasında olduğu kadar egemenin hedefine ulaşmada da hayli yol alınmış olur. Bu nedenledir ki, terörle mücadele aşamasına gelinmeden, terörün önlenmesi yollarının araştırılması yaşamsal önemi haizdir. Türkiye’de ilk seçimlerde oluşan tablo böylesi görüşmelere oldukça yüksek olanak sağlıyordu. Devletler işleri pişirip kotarmaya muktedirdir. Ne var ki, büyük devletler hem kendi hem de hakim oldukları bölge ülkeler işlerini kotarırken, çevresel konumlu ülkeler, silahın tetiğinde kimin parmağının olduğunu dahi fark edemeden işler kotarılabilmektedir.
- Sistemin sis perdesi: Bütçe tartışmaları 23 Kasım 2024 05:00
- Akılcılığa yöneliş 16 Kasım 2024 04:51
- TÜYAP konuşmaları 09 Kasım 2024 04:25
- Cumhuriyet halk rejimidir, fakat… 02 Kasım 2024 05:08
- Kaos 26 Ekim 2024 03:57
- Kevork Ağabey, müjde, oğlun Nobel aldı! 19 Ekim 2024 04:46
- Siyasi yalan 12 Ekim 2024 05:00
- İktidarın anayasa histerisine şiddetle karşı çıkılmalıdır! 05 Ekim 2024 04:33
- Boğaziçililer günü 28 Eylül 2024 05:07
- Cinayetin siyasallaştırılarak, perdelenmesi 21 Eylül 2024 04:40
- AKP’nin özü netleşiyor 14 Eylül 2024 04:45
- AKP, politikalarını düzeltebilir mi? 07 Eylül 2024 04:56