29 Nisan 2016

Elektrikli otomobille 1 Mayıs'a mı?

Almanya bu yıl 1 Mayıs’a, ülkenin iki büyük sendikasının çağrısıyla yapılan uyarı grevleriyle giriyor. Kamu ve hizmetle birlikte metal sektöründe yaşanan toplu iş sözleşmelerinde “barış dönemi”nin bitmesiyle başlayan uyarı grevlerine katılım yüksek.
Metal işçileri sendikası IG Metall yüzde 5, kamu çalışanları sendikası Ver.di yüzde 6 zam talep ediyor. Ancak her iki sektörde de işverenlerin yaptığı teklifler tam anlamıyla işçi ve emekçilerle alay etme, dalga geçme mahiyetinde.
Patronlar sendikaları “İstediğinizi vermeyeceğiz” diyerek tehdit ediyor.
Gerekçe olarak da her zaman olduğu gibi paranın olmayışını gösteriyorlar.
Halbuki; hem devlet hem de tekellerin kasaları dolu. Bütçede borçlanmanın azalması, tekellerin kâr rekorları kırması nedeniyle hem devlette hem de sermaye sahiplerinde yeteri kadar paranın olduğu biliniyor.
Son yıllarda işçi sınıfı ve emekçilerin yaşam ve çalışma koşullarını daha fazla ağırlaştıran, sömürüyü düşük ücretli işler, kiralık işçilikle yoğunlaştıran politikaların altına imza atan hükümetler, 1 Mayıs öncesinde bu yöndeki politikalarına bir yenisini daha eklediler.
Ekonomik krizin zirve yaptığı 2009’da otomobil tekellerinin yükünü hafifletmek için 2 bin 500 avroluk “hurda primi” (Abwrackprämie) uygulaması devreye konulmuştu. Buna göre eski arabasını getirip yeni araba alanlara devlet 2 bin 500 avro hibe ediyordu. Böylece, otomobil satışı artırıldı. Buna rağmen tekeller işçilere kısa çalışma ve düşük zam dayattı, kiralık işçileri işten attı.
Hükümet şimdi ise elektrikli otomobil satışını artırmak için tekellere yeni bir kıyak planı devreye koyuyor. Önceki gün Başbakan Angela Merkel’in yanı sıra çok sayıda bakan, Daimler, VW ve BMW tekellerinin yöneticilerinin katıldığı toplantıda yeni elektrikli otomobil alanlara 4 bin avro hibe verilmesi kararlaştırıldı. Ayrıca, benzinli ve elektrikli “hibrit motorlu” arabaları satın alanlara da 3 bin avro verilecek. Hibenin yarısı devletin halktan topladığı vergilerden yarısı da otomobil tekellerinin kasasından karşılanacak.
Yani, toplu iş sözleşmesi sürecinde işçilere yüzde 5 zammı fazla gören, adeta sıfır zam dayatan hükümet ve metal patronları, mesele daha fazla araba satıp daha fazla kâr etme olunca kesenin ağzını sonuna kadar açtılar.
Mayısın sonunda yürürlüğe girecek hibe planı 2019’un sonuna kadar devam edecek. 1.2 milyar avronun hibe edilmesiyle 1 milyon elektrikli otomobil satışı hedefleniyor. Şu anda Almanya’da 25 bin elektrikli otomobil bulunuyor.
300 milyon avroda bu araçların şarj edilmesi için kurulacak istasyonlara harcanacak.
Hükümet ve sermaye, elektrikli otomobili teşvik etmek için kesenin ağzını açmaya gerekçe olarak çevre temizliğini gösteriyor. Yani ne kadar çok elektrik motorlu araç piyasaya sürülürse o kadar çok temiz hava olacak...
Halbuki, bugün daha fazla elektrikli otomobil satmak için “çevre dostu” kesilen tekellerin bilinçli olarak araçların motorunda manipülasyon yaparak, öngörülenden fazla zararlı gaz emisyonunu hava saldıkları kısa bir süre önce ortaya çıkmıştı. Bunların başında da elektrikli otomobilde de piyasanın liderliğine oynayan VW geliyor.
Bu nedenle tekelleri için asıl önemli olan çevre, hava temizliğinden ziyade sertleşen rekabette daha fazla kâr ederek üste çıkmaktır.
Bütün bunları elbette, işçilere daha az ücret vererek, var olan hakları budayarak, daha fazla kiralık işçi ve taşeron firma devreye koyarak yapmak istiyorlar.
Bu nedenle elektrikli otomobil primi uygulaması, aslında sendikaların ve işçi sınıfının daha fazla ücret ve hak talep etmenin koşullarının olduğunu da gösteriyor. Kasasında fazla parası olan tekeller bu paranın bir bölümünü, asıl zenginliği yaratan işçilere verme yerine, fazla parası olup da yeni bir araba almak isteyenlere hibe ederek daha fazla otomobil satmanın derdindeler.
Başta Almanya olmak üzere, Avrupa ve dünyanın diğer kıtalarındaki işçi ve emekçiler için “kriz” gerekçesiyle girilen feragat etme, savunma pozisyonundan çıkıp, önce kaybedilen sonra kazanılması gereken hakları öne sürmenin vakti çoktan gelip dayanmıştır. Savunmada olanların daha fazla kaybetme ihtimali çok yüksektir. Ama ileriye atılan, yeni talepler öne süren, bunun için mücadele işçi sınıfının ve emekçilerin kazanma ihtimali çok daha yüksektir.
1 Mayıs 2016, işçi sınıfı ve emekçilerin taleplerini daha ileriden belirlemesi gerektiğini bir kez daha gösteriyor.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yoksulluk sınırı kırmızı çizgi

Yoksulluk sınırı kırmızı çizgi

600 bin işçiyi kapsayan kamu toplu sözleşmesi görüşmeleri dün başladı. Ek iş yapmadan geçinemez hale gelen işçilerin temel talebi yoksulluk sınırının üzerinde ücret. Kamuda 4 ayrı kuşaktan savunma sanayi işçilerinin aktardığı deneyimler de taleplerin ancak birlik olup, mücadeleyi göze alınca kazanılabildiğini gösteriyor.

Ücretler yoksulluk sınırının üzerine çıkarılsın

Vergi kesintileri yüzde 15’le sınırlı tutulsun

İkramiye ve ek ödemeler vergi kesintisi dışında bırakılsın

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Mardin’de kayyım 3 ayda 301 işçiyi işten attı.

Evrensel'i Takip Et