Anayasa ve vekaletname meselesi
Kirvem,
Meclis kürsüsüne çıkan millletin hemen hemen tüm vekilleri, özellikle son zamanlarda “barış”tan, “kardeş”likten, halkımızın refah ve mutluluğundan yana laflayıp dururlarken, öte taraftan Meclis televizyonundan yayımlanan manzara”lara bakılırsa, görünen o ki, genellikle “vatan, millet” aşkından yola çıkıp attıkları nutukların sonucunda; iş, dönüp dolaşıp eninde sonunda içi su dolu pet şişelelerinin havada uçuştuğu muharebe meydanlarına dönüşüyor.
Şu sıralar “Yeni Türkiye”de milletin yüce meclisinde en hararetli tatışmaların odağındaki “yeni” anayasanın yanı sıra, ayrıca otuz yıldan beri gündemden düşmeyen “Kürt sorunu” ya da devlet babanın “resmi” görüşüne göre “terör” yüzünden ülke neredeyse tam anlamıyla harman yerinin sanki ta kendisi!
Atalarımızın buyurduğu şu meşhur “Her yiğidin kendine özgü yoğurt yeme tarzı” misali, aynı şekilde de meclisin çatısı altındaki iktidar ve muhalefet partilerinin de her biri kendile-rine has yoğurt yeme stilini diğerlerine dayatmak için kıran kırana mücadele ederken, bu arada hemen her Allah’ın günü memleket sathında gelişen “meseleler” yumağına bir yenisi eklenirken, diğer yandan da zaman su misali boş yere akıp gidiyor!
Nitekim önceleri “ kart kurt” lafazanlığıyla varlıkları dahi inkar edilen Kürtlerin bir kısmı mevcut anayasa ve onun bir bakıma mütemmim cüzü niteliğindeki seçim kanunu mucibince milletin yüce meclisine “vekil” kimlikleriyle daha ayak basar basmaz, hesapça ettikleri “yemin” faslına gölge düşürüp, dolayısıyla “milli birlik ve beraberliğimizin” tıkır tıkır işleyen çarkına çomak soktukları için bir punduna getirilip içlerinden bir kaçının yıllarca yatacakları kodeslere postalandıkları o “hikaye” ve onun olumsuz sonuçları malumken, buna rağmen şimdilerde, tam da şu günlerde yine sil baştan aynı “tiyatro” bu kez de yine gele gele aynı minvaldeki “minareye kılıf” veya “kitabına uydurma” zihniyetine toslayıp, böylece milletin oylarıyla seçilmiş kimi vekillerinin “vekaletnamesi”nin iptali söz konusu olduğuna göre, demek ki bu kulvarda anayasanın hükmü aynı tas aynı hamam çizgisinde yoluna devam ediyor maşallah!
Kirvem, bir zamanlar bir devletlumuzun buyurduğu “Anayasayı bir kere delmekle bir şey olmaz” fermanının bir nevi yeni versiyonunu, şu sıralar cumhurumuzun “reis”i olan devletlumuzun “Anayasa Mahkemesinin Kararını” tanımıyorum fetvasıyla buluşabiliyorsa, eh o zaman böylesine bir “hukuk devleti”nde anayasanın biri gidip bini gelse acaba ne yazar?
Neyse... bu arada anayasa meselesini bir tarafa dehlersek, beri yandan daha denizi görmeden paçalarımızı sıvayıp neredeyse bir bayram havasını yaşamanın mutluluğunu yaşı-yoruz çok şükür!
Neden?
Çünkü Evropa Birlğine kapı aralamak için elimizden geldiğince çeşitli hendekleri atlatıp, böylece girdik, giriyoruz bugün yarın inşallah derken seneler senesi bu “hayal”in peşinde koşuşturup dururken, hani amiyane deyimiyle “avucumuzu yaladık” ama avuç yalamakla bu işi kıvıramadığımızı geç de olsa anladığımızda da, bu kez de kefere milletine verip ve-riştirdik; gari umarım bundan sonra bu avuç yalama faslı kazaya uğramaz ve milletimiz için “ hayırlara vesile” olur Kirvem!
Evrensel'i Takip Et