17 Mayıs 2016

Dokunulmazlık 'Tek parti tek lider' rejimi için atılan adımdır

AKP Grubu bu hafta “dokunulmazlıkları” Meclise getirecek.
Eğer Meclis içinde bir engel çıkmazsa, hesap, son oylamayı cuma günü yaparak, haklarında fezleke düzenlenmiş olan milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırmaktır.
Son bir kaç haftaya kadar, dokunulmazlıkların Mecliste kaldırılacağı ama milletvekillerinin tutuklanmadan yargılamalarının devam edeceği biçiminde bir tablo çiziliyordu. Hatta mahkemelerin yargılama sırasında bir tutuklama işlemi yapmayacağı, kararların dönem sonuna uygulanacak biçiminde esnetilerek, yargılamaların Meclis çalışmalarında gerilim yaratmaması için azami gayret sarf edileceğine dair güçlü beklentiler vardı. En azından Başbakan Davutoğlu (artık dönemin başbakanı diyebiliriz) böyle bir tablo oluşturarak, dokunulmazlıklarla ilgili “krizi yönetmeye” çalışıyordu.
Çizilen ve zorla pembeleştirilen tabloda durum, asıl vuruş noktasının HDP olduğu, diğer dokunulmazlıkları kaldırılan vekillerin fezlekelerinin, savcılar marifetiyle büyük ölçüde takipsizlik ya da mahkeme oyunlarıyla zamana yayılacağı biçimindeydi. Tutuklama ve hızlı yargılamaların HDP’li vekillerle ilgili olacağı genel bir kanaatti.
 
KILIÇDAROĞLU DA TUTUKLANABİLİR

Ancak son bir kaç haftada, özellikle de Cumhurbaşkanının girişimleri ve bu girişimlerin söyleme yansımasından anlaşılmaktadır ki, dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla en azından kimi vekillerin tutuklanması da gündeme gelecektir. Üstelik bu sefer bu tutuklamaların sadece HDP’yle sınırlı kalmayacağı da anlaşılmaktadır. Özellikle CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’ya yönelik Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın suçlamaları, özellikle de önceki gün yaptığı konuşmada, Kılıçdaroğlu’yu “mezhepçi, ırkçı ve terörist”, her üç unsuru da barındırmakla suçlaması göstermektir ki, Kılıçdaroğlu ve bazı CHP’liler de “tutuklanabilirler” listesine girmiştir! Çünkü Cumhurbaşkanı son haftalarda “insanlığın düşmanlarının” sayısını “üç”e indirmiştir ve bunları da “günlük konuşmalar”ında “ırkçılık”, “mezhepçilik” ve “terörizm” olarak ilan etmektedir. Kılıçdaroğlu’yu da bu “üç en ağır suçla” itham etmektedir.
Elbette ki Cumhurbaşkanının bu suçlamalarından “vazife” çıkaracak savcılar olacağı gibi, yönlendirmiş AKP kadrosu savcıların Kılıçdaroğlu için de “Tutuklanma kararı çıkarmaları” artık sürpriz olmayacaktır. Nitekim, Kılıçdaroğlu’nun “Başkanlık sistemini bu ülkede kan dökmeden gerçekleştiremezsiniz” biçimindeki sözlerinin hemen arkasından savcıların harekete geçirilmesi bunun bir işaretidir.   
Gerçi Kılıçdaroğlu, “Her CHP’li özgürlükler için tutuklanmayı da ölümü de göze almalıdır!” diye konuşsa da bu tartışmanın başka bir boyutudur.

CHP BU OYUNA DÜŞMEMELİDİR

Belki birkaç hafta önce, “Dokunulmazlıklar kaldırılırsa Kılıçdaroğlu tutuklanabilir” dense buna kimse inanmazdı. Ama, bugün gelinen yerde ve Cumhurbaşkanının hedeflerine varmadaki pervasızlığı dikkate alındığında “Yok canım ana muhalefet partisi başkanını da tutuklamazlar herhalde” diyenler saf durumuna düşerler.
Artık şu açıkça görülmektedir ki, Erdoğan ve AKP’deki kliği, dokunulmazlıkların kaldırılmasını, Meclise müdahalenin ve Meclisteki siyasi gerilimin dalgalarını büyütmek için kullanmak istemektedir. Çünkü yaratılacak alabora içinde kendi anayasalarını ve “tek parti tek lider” amaçlarına yeni adımlar atacaklarını ummaktadırlar.
Bu yüzden de CHP, eğer kamuoyu önünde, “Kendi kazdığı kuyuya düşen aptal adam” gibi alaya alınmak istemiyorsa; dokunulmazlıkların kaldırılmasına hayır demeli ve AKP-Erdoğan yönetiminin “terörle mücadele” konseptine ve bu amaçla yürütülen uygulamalara destek vermekten geri durmalıdır. Aksi halde, faşizan güçlerin, Meclise müdahalesinin koltuk değnekliğini yapmayı da geçerek oların ayakları altında da kalacaktır.

CHP AKP’YE KOLTUK DEĞNEKLİĞİ YAPMAMALI

Erdoğan ve ekibinin, dokunulmazlıkların kaldırılması oyunu; AKP içine de yönelik ve Davutoğlu’nun partinin başından ve başbakanlıktan alınmasıyla başlayan AKP’nin yeniden dizayn edilmesi; MHP’nin mahkemeler de kullanılarak bölünme sürecine itilmesi, CHP’nin iç kavgaya sürüklenmesi için köşeye sıkıştırılması ve HDP’nin dokunulmazlıklar üstünden Meclis dışına itilmesi gibi “tek parti tek lider” amacını somut olarak gerçekleştirmek üzere yapılan girişimlerin bir ön adımıdır. Ve bu girişimin bir yandan muhalefet partilerinin iç çatışmalara sürüklenmesi ve bölünme öte yandan da “referandum” tehditleri ve “erken seçim”le siyasi kaosu büyütme stratejisinin adımı olduğu artık açıkça ortaya çıkmıştır. Çünkü Erdoğan ve AKP’sinin, “tek parti tek lider” amacına varmalarını sağlayacak, başkanlık sistemini de içerecek “yeni bir anayasa hedefini” başka türlü, olağan koşullar altında gerçekleştirmesi olanaksızdır. Bu yüzden de artık bu kliğin elinden gelen her yolla amacına yürüdüğü görülmelidir. Özellikle şimdi, dokunulmazlıklar konusunda AKP’nin oyununa düşen CHP yönetimi ve vekiller görmeli, ona göre açıkça tutum almalıdırlar. Aksi halde sadece HDP’li vekillerin tutuklanması (Elbette Kılıçdaroğlu ve başka CHP’li vekillerin tutuklanabileceğini de unutmamalıyız) ve HDP’nin siyaset dışına itilmesinin günahına ortak olmakla kalmayacak, aynı zamanda AKP’nin “tek parti tek lider” amacı doğrultusundaki adımlarına da koltuk değnekliği rolünü oynamış olacaklardır.

Evrensel'i Takip Et