Her sayının sonsuza bölünmesinin neticesi sıfırdır
Fotoğraf: Envato
Ülkemizde maalesef giderek yükselen terörü halkın gözünde küçültmek için, insanlığın yaratılışından başlayıp kıyamete dek sürecek “olağan” bir olgu olarak göstermek, matematik ifadesi ile sıfırlamak, politik ifadesi ile de değersizleştirerek halkın gözünden gizlemek anlamına gelir. Artık uyanalım, bu gidiş ülkeyi tehlikeye atmaktadır. Şu anda düşük yoğunluklu bir iç çatışma yaşıyor gibiyiz,ama bunun ucunda hepimizi üzecek hatta boğacak olumsuz gelişmelere gebe olabiliriz. Birkaç yıl önceleri, komşularda Arap Baharı yaşanırken, her ülkenin hiç umulmadık bir anda Irak veya Suriye benzeri hallaç pamuğu gibi atılabilir diye basiretli olarak düşünebilseydik, keşke! Ama siyaset öylesine gözünü karartarak kendi hedefine koşmaktadır ki, korkarım hayaller uğruna viran edilen ülkenin külleri arasında bizzat kendisi de kalacaktır.
Her ülkeye çevre ya da dünya egemeni açık ya da gizli tuzak kurabilir ya da politik olarak saldırabilir. Böylesi manevralardan Türkiye masun olmadığı gibi, aktif rolde de bulunuyor olabilir. Bu etkiden ABD de ya da Rusya da masun değildir. Hal böyle olunca, uyanık ve gerçeği arayan gazeteci ya da haberci olarak, biraz da olayı tersinden kurcalama adına, insanı ısıran köpeğe değil de, köpeği ısıran insana yoğunlaşıp, toplumun dikkatini olaylar halkasının bir başka aktörüne çevirelim.
Soruna hep Türkiye’ye dış ve özellikle de iç düşmanların saldırdığı tezi çerçevesinde bakılıyor ve halk bu yönde bilgilendiriliyor. Eğer tüm ülkelerin dış güçlerce kurcalandığı tezi doğru ve geçerli ise, neden bazı bölgesel ülkeler ve Türkiye, tarihin bu kesitinde böylesi bir durumla karşı karşıya kalmaktadır? Bu durumda dikkatimizi zaman ve mekânla sınırlandırıp, yoğunlaştırarak, biraz da ülkeye Türkiye’nin içinden ve bizzat ekonomi-siyaset tarzından kaynaklanabilen bir saldırı olup olamayacağına bir bakalım.
Bu sorgulamayı şu konulara ağırlık vererek sürdürebiliriz. Dünya kapitalist sistemi sıkışırken, merkez kapitalist ekonomiler Türkiye gibi çevresel ekonomilerden çeşitli şekilde kaynak çekerek ya da küçük ülkelerin uluslararası sahada üretim ve Pazar olanaklarını sıkıştırarak ülke içinde kaynak paylaşım mücadelesini giderek derinleştirip yoğunlaştırmaktadır. Kaynak mücadelesinin yoğunlaşması, sistemin en zayıf bileşeni olan emek kesimi üzerindeki baskıyı ağırlaşmaktadır. Emek kesimi üzerindeki baskının ağırlaşması emeğin birleşmesine değil, çeşitli katmanlar halinde ayrışmasına ve en zayıftan başlayarak bazı gurupların dışlanmasına yol açmaktadır. Kapitalizmin özündeki dışlama ve yabancılaştırma en yoğun olarak emek kesiminde yaşanırken, çeşitli ölçütler bir arada kullanılmaktadır.
Genellikle bilinen beyaz yakalılar ve mavi yakalılar ayırımına, şimdilerde bir de esmer yakalılar eklenmiştir. Daha çok göçmenler ve sığınmacılar için kullanılan esmer yakalılar ifadesi pekâlâ etnik minoriteyi de kapsayabilir. Zaten prekarya uygulamasının yaygınlaştırıldığı sistemde etnisite faktörü fevkalade etkili olarak devreye girmiş bulunmaktadır. Piyasa sürecinde oluşabilecek bu manzarayı devlet önlüyor olabilir, fakat politik tercihini bu yönde yapmıyor. Devletin bu olumsuz durumu önlememesi, zaman zaman etnisite sorununun ekonomi ile ilintili olmayıp, devlet politikasının sebep olduğu ve istendiği durumda önlenebilecek bir olumsuzluk olduğu şeklinde çarpık bir görüş ağırlık kazanmaktadır. Bu görüş yanlıştır, çünkü sınıfsal yapısı ve tavrı nedeniyle devlet emekçilerin birleşmesi yönünde değil, ayrışması yönünde etkili olabilecek politika uygulama eğilimindedir. Zira emeğin ayrışması sermayenin birikimine katkı yapan çok önemli bir faktördür.
Olayların akut hale evirilip karmaşıklaştığı aşamada değil de, kronikleşmeye başladığı başlangıcına doğru tanı koyabilirsek, sağaltım için de nerelere bakacağımızı ve şehit adını vererek kaybettiğimiz değerlerin neyin uğruna yaşamlarını yitirdiğini biraz daha net algılayabiliriz.
- Akılcılığa yöneliş 16 Kasım 2024 04:51
- TÜYAP konuşmaları 09 Kasım 2024 04:25
- Cumhuriyet halk rejimidir, fakat… 02 Kasım 2024 05:08
- Kaos 26 Ekim 2024 03:57
- Kevork Ağabey, müjde, oğlun Nobel aldı! 19 Ekim 2024 04:46
- Siyasi yalan 12 Ekim 2024 05:00
- İktidarın anayasa histerisine şiddetle karşı çıkılmalıdır! 05 Ekim 2024 04:33
- Boğaziçililer günü 28 Eylül 2024 05:07
- Cinayetin siyasallaştırılarak, perdelenmesi 21 Eylül 2024 04:40
- AKP’nin özü netleşiyor 14 Eylül 2024 04:45
- AKP, politikalarını düzeltebilir mi? 07 Eylül 2024 04:56
- Siyasetin derinliği! 31 Ağustos 2024 03:37