11 Haziran 2016

‘Terörle mücadele konsepti’ne bağlanmış CHP’nin hali

Muhalefeti sindirme girişimleri CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ya “mermi atmaya” kadar geldi.

Geçmişte MHP ve Ülkü Ocaklarının “Şehit cenazeleri”ni istismar ederek etrafı terörize etme girişimlerini “Şehitleri istismar” diye eleştiren AKP’nin son günlerde bu törenleri kullanarak CHP Genel Başkanını hedefe koyan provokatif saldırılar organize ettiği görülmektedir. Nitekim son iki cenaze töreninde bu provokasyon girişimleri, Kılıçdaroğlu’ya “yumurta atmaya” ve “mermi fırlatmaya” kadar gelmiştir.

Ve bu provokatif eylemler, Cumhurbaşkanı sözcüsü tarafından “halkın tepkisi” olarak açıkça desteklenirken, Cumhurbaşkanı da Kılıçdaroğlu’nun “hastanede teröristleri ziyaret ettiği” iddiasıyla CHP’ye yönelik bu saldırılara meşruiyet kazandıran açıklamalar yapmaktadır. AKP sözcüleri de Kılıçdaroğlu’ya yönelik saldırılarla ilgili, “Kınıyoruz!”un hemen arkasına “O da teröre destek vererek bu tepkileri hak etmiştir” açıklamalarının eklenmesini ihmal etmemektedirler. Hükümet cenahından da bu saldırılar karşısında, herhangi bir eleştiri gelmediği gibi “gereken önlemlerin alınacağı” gibi bir açıklama da yapılmamıştır. Dahası Kılıçdaroğlu’ya yumurta atanlar ve açıkça “ölümle tehdit etmek” anlamına gelen “mermi fırlatanlar” bile savcılıktan serbest bırakılmaktadır!

CHP NEDEN BASKI ALTINA ALINMAK İSTENİYOR

Kılıçdaroğlu’yu açıkça “öldürmekle tehdit” anlamına gelen “mermi fırlatma”ya varan provokatif girişimlere karşı, Cumhurbaşkanı ve sözcüsünden başlayıp, AKP önde gelenleri, hükümet, emniyet ve savcılığa kadar varan ortak, saldırıları “önemsememe”den “halk tepkisi” olarak gösterip destek vermeye varan tutumları bir rastlantı olarak görmek aşırı saflık olur. Tersine burada bu provokatif girişimleri; CHP’yi sindirme, zaten laf yarışına indirgediği muhalefetini tümüyle etkisizleştirme, CHP içindeki rahatsızlığı artırarak parti içi kavgayı körükleme amaçlı olarak görmek gerçeğe daha yakındır.

İşin ilginç tarafı, CHP’nin ve onun liderinin böylesine hedefe konmasının, CHP yönetiminin Hükümetin “terörle mücadele konseptine” tamamen teslim olduğu, Kılıçdaroğlu’nun her vesileyle “terörle mücadelede hükümete tam destek (“açık çek” deniyor) verdiğini” açıkladığı bir dönemde yapılıyor olmasıdır.

Ancak biraz yakından bakıldığında bunda şaşılacak bir şey yoktur. Tersine Erdoğan-AKP yönetimi, CHP’nin “yumuşak karnı”nın “terörle mücadele konseptine bağlanmak” olduğunu fark etmiş, buradan vurarak CHP’yi istedikleri kıvama “yerli ve milli” bir parti zeminine getireceğini görmüştür. Bu yüzden de Erdoğan-AKP yönetimi, CHP’nin üstündeki baskıya artırarak, elini kolunu tümüyle bağlamak istemektedir.

‘AÇIK ÇEK’ POLİTİKASI CHP’Yİ KOLAY HEDEF YAPTI

Nitekim Hükümetin “terörle mücadele konseptine” bağlanan CHP yönetimi,
* Önce Hükümetin “Sınır ötesine asker gönderme tezkeresine” destek vermiş,
* Arkasından “Anayasaya aykırı” dediği “dokunulmazlıkların kaldırılması”nda “joker olmuş”,
* Şimdi de bir yandan asker ve polisin işlediği suçlara dokunulmazlık getiren, öte yandan da valilerin yetkilerini askeri yetkililere devreden (Bu, EMASYA Emniyet-Asayiş ve Yardımlaşma Protokolü’nün, EMASYA Protokolünün yeniden getirilmesi olarak değerlendirilebilir) düzenlemelere destek vereceğini Kılıçdaroğlu, TV’den açıkça ilan etmiştir.

Hükümet için can suyu desteği anlamına gelen her üç konuda da CHP’nin mazereti “terörle mücadele”dir!

CHP, Hükümete bu kadar açık destek verdiği halde, Cumhurbaşkanı ve AKP yetkilileri son haftalarda CHP’yi daha çok hedefe koymaktadır. Çünkü Cumhurbaşkanı ve AKP kurmayları, eğer baskıyı artırırlarsa, CHP’nin yarın da “Aman memlekette gerginlik olmasın”, “Aman siyasi tansiyonu yükseltmeyelim”, “Aman halk kesimleri karşı karşıya gelir” diyerek AKP’nin her girişimine destek veren bir çizgiye getirilebileceğini hesaplamaktadırlar. Cumhurbaşkanı ve AKP propagandası; örneğin AKP’nin “partili Cumhurbaşkanlığı” önerisine, “anayasaya aykırı”, “CHP’nin demokrasi anlayışına aykırı” gibi gerekçelerle karşı çıkacak bir CHP’nin, yeterince baskı görürse, “dokunulmazlıkların kaldırılması”ndaki gerekçelerle bu anayasa değişikliğine de destek verebileceğini düşünmektedirler. Ki, bunda da çok haksız sayılmazlar.

CHP’NİN ‘YUMUŞAK KARNI’NA VURUŞLAR

Erdoğan-AKP yönetimi, bu taktiği geçmişte basın üstünde kullanmış, sermaye basınını böylece teslim almıştır. Bugün de “ince ayarlar yapmak” için baskıyı sürdürmektedir.

Bugün CHP benzer bir operasyonun hedefidir ve terörle mücadele konseptine bağlanmış CHP’yi bu zaafından yararlanarak istediği çizgiye getirmeye çalışmaktadır. 

“Gelinen yerde şunları söyleyebiliriz:

1) CHP’nin bugün AKP karşısındaki çaresizliği ve halk indindeki itibar çıtasının düşmüş olmasının nedeni Erdoğan-AKP yönetiminin anayasası haline gelen “terörle mücadele konseptine” bağlanmış olmasıdır. Bu hattan çıkmadan CHP’nin AKP tarafından baskılanması, hatta CHP’nin iç çelişkileriyle oynaması engellenemezdir.

2) CHP’ye ve onun Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’ya yönelik olduğu gibi CHP yöneticilerine yönelik “halk tepkisi” adı altında provokatif eylemlerin süreceğini söylemek yanlış olmaz. Dahası önümüzdeki dönemde, yerel yönetimler, emniyet, savcılıklar, yerel idare tarafından; CHP tabanına yönelik baskının artması, yerellerde CHP ve AKP tabanları arasında yeni gerilimlerin ortaya çıkması, CHP tabanının da “yerli ve milli” bir çizgiye gelmesi için şiddetten rüşvete kadar çeşitli baskı yöntemleri uygulanması şaşırtıcı olmaz.

3) Kılıçdaroğlu ve CHP yöneticileri, “Bu saldırılar ve provokatif girişimlere karşı kendi korumamızı kendimiz sağlayacağız” diyorlar ama bunu Hükümetin terörle mücadele konseptine bağlı kalarak nasıl yapacakları da elbette merak konusudur!

Karşımızda olan Hükümetin “terörle mücadele konseptine” bağlanmış CHP’nin halidir. Ve CHP AKP ile “terörle mücadele yarışı” yaparak, AKP’nin baskısından, bu baskının yarattığı sorunlardan kurtulamaz.

Evrensel'i Takip Et