13 Haziran 2016

Emek mücadelesini daha çok teşvik önemli

Siyaset alanındaki gelişmeler, çok yoğun ve sadece siyaset alanında kalmayacak, çoğu zaman diğer alanlardaki mücadelelerin de üstünü örtecek biçimde ilerliyor. 

* Erdoğan’ın AKP içindeki ve hükümet katındaki operasyonları,

*  Erdoğan-AKP yönetiminin “tek parti, tek lider rejimi” amaçları doğrultusunda attığı adımlar,

* Bölge illerinde süren asker-polis operasyonları, 

* “Terörle mücadele konsepti”ne yedeklenen MHP ve CHP’nin içindeki bölünme ve çatışmalar,

* “Dokunulmazlıkların kaldırılması” oyunuyla HDP’nin Meclis dışına, legal siyaset alanı dışına itilmesi girişimleri, 

* “Terörle mücadele” adına, “şehit cenazeleri” istismarcılığı, çok yönlü provokasyonlar, sivil halka yönelik “canlı bomba”, “bombalı araç” saldırıları, yalan haberler yayılması... üstünden toplumu terörize eden siyasetteki yüksek tempolu gelişmeler, işçi sınıfının ve emek cephesindeki gelişmeleri görülmez, duyulmaz hale getirmektedir.

HÜKÜMET VE PATRONLAR BUNDAN YARARLANIYOR

Hükümet ve patronlar da bunu farkında oldukları için son çeyrek yüz yılda hayata geçirmek istedikleri, sınıfın en temel haklarına yönelik amaçlarını gerçekleştirmek üzere hamleler yapmaktadır. Nitekim bu ortamdan yararlanan AKP Hükümeti; taşeron çalışmasının zemini genişleten yasayı ve “kiralık işçilik ve Özel İstihdam Büroları Yasası’nı çıkardı; Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ve “kıdem tazminatını fona devretmek” için hazırlanan düzenlemelerde ise son adımları atıyor. Kamu emekçilerinin iş güvencesini ortadan kaldırmak için ortamın hazır hale gelmesi için girişimler de sürdürülüyor. 

Evet gazetemiz, siyaset alanındaki yüksek tempolu gelişmeler içinde işçi sınıfı ve emekçilerin mücadelesini göstermek, sınıfın kazanılmış haklarına yönelik saldırıyı teşhir etmek, bu saldırılar karşısında emek cephesindeki mücadeleleri duyurmak ve sendikal bürokrasinin ihanetini teşhir etmek için elindeki imkanları seferber ediyor. Ama bunun yetmediği de ortada. 

GRUP VE BİRER BİRER İŞLETMELERDEKİ TİS’LER 

Elbette ki işçi sınıfı mücadelesi sadece bütün sınıfa ve onun haklarına yönelik mücadele olarak kendini ortaya koymuyor; tersine daha çok iş kolları ve işyerleri düzeyinde kendisini ortaya koyuyor. 

Bugün de böyle. Bir yandan sermaye güçleri sınıfın kazanılmış haklarına yönelik saldırılarını sürdürürken öte yandan da işçilerin mücadelesini bire birer işletmelerde, işkollarında boğarak amaçlarına varmak istiyor; TİS’leri de bu amaçla kullanmak istiyor.  

Bunun son örneklerini tekstil işkolu grup sözleşmesinde gördük.

İşkolundaki TİS’i TEKSİF’in bürokrasisi, imzaladıktan sonra da işçilerden sakladı; TİS’in imzalandığını işçiler Evrensel’den öğrendiler. Çünkü imzalanan bir “utanç”, bir “satış sözleşmesi”ydi! Gelen haberler, sözleşmeye tepki gösteren işçilerin patron ve sendikacılar tarafından “işten atmak”la tehdit edildiğini gösteriyor.

Metal işkolunda MESS dışındaki kimi işletmelerde Birleşik Metal-İş Sendikası’nın yürüttüğü toplusözleşme görüşmeleri de emek mücadelesi gündeminin sıcak konusu. İşçiler bu sözleşmelere bir yandan Türk Metal’in muhtemel provokasyonları ve patronların “küçük bir MESS” gibi davranmasına karşı mücadeleyi hesaplarken öte yandan da 2017’de metal işkolunda yapılacak büyük TİS’e “çıta koyacak” bir sözleşmeyi amaçlıyorlar. Bu yüzden de bu sözleşme, bir “işkolu sözleşmesi” kadar önemli.

GÖRÜNÜŞTE KÜÇÜK AMA ÖNEMİ BÜYÜK GELİŞMELER

Öte yandan, son günlerde işyeri düzeyinde, küçük ama önemi bakımından büyük gelişmeler de var.

Örneğin İzmit TÜPRAŞ’ta saha operatörü bir işçinin işten atılması üzerine İzmit, Aliağa, Kırıkkale ve Batman rafinerilerinde işçiler iş bıraktı. Petrol-İş Sendikası’nın merkez yöneticileri, “Henüz kesinleşmiş bir işten atma yok. Konu disiplin kurulunda” diyerek 4 saat süren direnişe son verdirdi.

Yine Dudullu ABB’de Birleşik Metal-İş’in işyeri temsilcisi Hakan Sökütlü’nün işten atılması karşısında Dudullu fabrikasının yanı sıra ABB’nin Tuzla, Kartal, Dilovası, ve İzmir fabrikalarında anında iş durduran işçiler, direnişlerini arkadaşlarının işe iade edilmesiyle bitirdiler.

Bu iki örnek, ise geçtiğimiz yıl metal işçilerinin “Hiçbir arkadaşımız işten atılmayacak” diyerek koydukları “mücadele çıtası”nın hem TÜPRAŞ hem de ABB işçileri tarafından benimsendiğini göstermektedir. 

Hele de patronların işçilerin taleplerini püskürtmek için işten “atma tehdidini” kullandığı ve önümüzdeki dönemde bunu daha da etkin biçimde kullanmak istediğinin anlaşıldığı şu günlerde, bu çok önemli iki işletmedeki işçilerin tutumunun yaygınlaştırılması, işçilerin iş güvencesini korumada tek gerçek dayanaklarının kendi aralarındaki birlik olduğu konusundaki tartışmanın sıcaklaştırılarak öne çıkarılmasının çok önemli  olduğu apaçıktır.

EMEK MÜCADELESİNİ TEŞVİK SORUMLULUĞU 

Evrensel’in okurları her gün; işten atmalardan, işyerlerindeki çalışma koşullarının ağırlaştırılmasından şikayetlere, imzalanan TİS’lerden direniş hazırlıklarına pek çok işyerindeki gelişmeleri izliyorlar. 
İşçi mektupları ve işyerlerinden yapılan haberlerde işyerlerinde bir yandan huzursuzluğun arttığı öte yandan da çeşitli mücadele girişimlerinin olduğu haberleri var.

Bunlar elbette işyerindeki gelişmelerin öneminin işaretleridir ve bu gelişmeleri küçümsemeden izlemek, teşvik etmek üzere haberleştirmek, çıkarılan dersleri yaygınlaştırmak önemlidir. 

Ancak bu amacın gerçekleşebilmesi için her işyeri ve her işkolundan mücadeleci sendikaların, ileri işçi kesimlerinin, sınıf partisinin gidişata müdahalesi belirleyici olacaktır.

Siyasetteki gelişmeler elbette işçilerin hayatı, mücadelesi bakımından önemlidir; hele de işçilerin siyasette taraf olmalarının önemi, bunların işçiler arasında tartışılması ve siyasete müdahalelerinin önemi tartışılmazdır. Ama bu siyasetteki dalgalanmaların emek mücadelesinin üstünü örtmesine de göz yummak gerektiği anlamına da gelmez. 

Tersine emek mücadelesindeki her ilerleme, işçilerin, emekçi yığınların sermaye ve hükümetleriyle karşı karşıya geleceği her mücadele, sınıfın siyasete müdahalesine dayanak olacak yeni gelişmeleri de teşvik edici olacaktır. 

Evrensel'i Takip Et