Premier Lig, 5 milyar sterlinlik televizyon anlaşmasının getirdiği imtiyazlarla hafta sonu başlıyor.
Rekor seviyedeki bu rakam, transfer piyasasından altyapı yatırımlarına, İngiltere kulüplerinin elini bir hayli güçlendirmiş durumda. Televizyon anlaşmasının tüm kulüplere dağılımında nispeten(İspanya gibi örneklere nazaran) adil bir yöntem izlenmesi de geleneksel büyük kulüplerin yanında orta ve alt seviyedeki takımların da transfer piyasasına güçlü bir şekilde dahil olmasına olanak sağlıyor.
Sunderland’le anlaşarak Premier Lig’e geri dönen David Moyes, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada başından geçen bir Fransa örneği üzerinden dünya üzerindeki tüm kulüp yöneticilerinin tesislerine İngiliz takımlarının temsilcilerinin gelmesini dört gözle beklediklerini söylemişti.
Bu, elbette, rekor televizyon anlaşması öncesi de var olan bir durumdu. Premier Lig yine en güçlü ekonomiye sahipti ve sadece bunun İngiliz kulüplerini Avrupa’nın zirvesine taşımaya yetmediğini biliyoruz. Geçtiğimiz yıl Şampiyonlar Ligi finalini 2 İspanyol takımı oynadı. Manchester City’nin yarı finale kalabilmesi dahi sürpriz görüldü. Keza, dünyanın en iyi oyuncuları da halen İngiltere’de değil İspanya’da forma giyiyor. Cristiano Ronaldo, Lionel Messi, Neymar, Luis Suarez hatta Adalı Gareth Bale… Manchester United’ın 93 küsur milyon sterlinlik rekor Paul Pogba transferi de bu listeyi değiştirecek seviyede değil. En azından şimdilik!
Ancak yine de Premier Lig’in bu sezon çok önemli bir cazibesi var. Dünyanın en iyi takımları ve oyuncuları başka yerlerde belki ama en iyi menajerler İngiltere’de. Burası kesin.
Jose Mourinho’yu Manchester United’ın, Pep Guardiola’yı Manchester City’nin, Antonio Conte’yi Chelsea’nin, Jürgen Klopp’u Liverpool’un, Arsene Wenger’i Arsenal’in, Mauricio Pochettino’yu Tottenham Hotspur’un, Claudio Ranieri’yi Leicester City’nin başında izleyeceğiz.
Muhteşem bir menajer rekabeti, yaz başından bu yana Premier Lig’i iple çekmemizin en önemli nedeni.
İngiltere takımları şu ana kadar transfere 600 milyon sterlini aşkın para harcadılar. Bu rakamın 1 milyar sterlini bulması bekleniyor. Ama özellikle ilk 7’nin güçlü adayı takımların(Man Utd., Man. City, Chelsea, Arsenal, Liverpool, Tottenham, Leicester) karakterini yapılan transferlerden öte menajerlerinin karizması belirleyecek. Zaten kanımca ne Pogba Mourinho’nun, ne Xhaka Wenger’in, ne Sane Guardiola’nın vs. önüne geçebilir. Dediğim gibi La Liga’nın(Barça ve Real, Atletico Madrid buna dahil değil) aksine, Premier Lig’i şu anda tanımlayan şey yıldız futbolcularından çok yıldız teknik direktörleri.
Peki kim ne yapar?
Yerimiz dar ama ezeli rakipler Guardiola ve Mourinho’yu kıyaslayabiliriz en azından.
Açıkçası, hem oynatmak istediği sistemin fazlasıyla talepkar oluşu hem de kadrosunun şişkin ama yeterince kaliteli olmamasıyla Guardiola’nın işi çok zordu. Zaten güçlü olan hücum hattına yapılan Nolito, Sane, Gabriel Jesus gibi transferlerin nasıl oynama şansı bulacağı ayrı bir konu ama asıl sorun kalede ve savunmada. Guardiola, orta saha kalitesinde ayağa sahip kaleci ve stoperlerle oynamayı ister. Hart, Otamendi, Mangala gibi isimler bu profilin çok uzağında. Barcelona Marc-Andre ter Stegen’i bırakır mı? Everton’dan alınması planlanan John Stones kısa vadede çözüm olur mu? Kompany sakatlık sorunlarından kurtulabilir mi? Zor görünüyor.
Bir başka şişkin kadro da Mourinho’nun emrinde. Ferguson’un gidişinden bu yana yapılan transferlerdeki başarı oranı Galatasaray’la yarışıyor. Schweinsteiger’i kadro dışı bırakacak kadar ileri giden Mourinho bu kalabalığı dağıtmaya kararlı. Transfer stratejisi de son derece hedefliydi. Stopere Villarreal’den Eric Bailly, orta sahaya Juventus’tan taze “rekortmen” Paul Pogba, santrfora Zlatan İbrahimovic ve hücum hattına da Dortmund’dan Henrikh Mkhitaryan transfer edildi. MANU için transfer büyük ihtimalle sona erdi. Eğer Mourinho, Rooney ile birlikte çevresindeki isimlerden de verim alınabilen bir hücum hattı yaratabilirse savunma dışında transfere ihtiyaçları yok gibi gözüküyor.
Kısacası avantaj Mourinho ve Manchester United’dan yana. City’nin Guardiola ve sistemi konusunda biraz sabırlı olması şart. Pep sayesinde uzun vadede en parlak gelecek onlara ait.

Evrensel'i Takip Et