‘Yasaklar’la yönetim!

Ne güzel memleket!

Hoşuna gitmiyor mu, yasakla! Sana bir zorluk çıkarma ihtimali mi var; yasakla gitsin!

Hak mı, hukuk mu, insan hakları mı, “Yasak hemşerim” de, bas üstüne yürü!

Böyle bir memleket yönetenler için güzel olmaz mı? 

On binlerce kamu emekçisi gasp edilen hakları, keyfi uygulamalarını protesto etmek, açığa alınan kamu emekçilerinin görevlerine iadesini isteklerini duyurmak, iş güvenceli çalışma haklarını savunmak için Ankara’da miting düzenleneceğini günler önce ilan ediyor. Bunu için çağrılar yapılıyor. Ama miting günü geldiğinde Ankara Valiliği, “Bu mitingi yasakladık!” diyor.

Gerekçesi mi?

Her derede derman, güvenlik!

Yasal haktır, insan haklarıdır, toplu gösteri hakkını ihlalidir, bunu umursamıyor yetkilililer; madem ki OHAL var, madem ki bana bu hakkı OHAL Yasası tanımış, “yasakladım” diyor. 

Sanki Valinin asli görevi Ankara’yı vatandaşların miting yapacakları kadar güvenli bir kent yapmak değilmiş gibi, kendince sorun olanları “yasaklayarak” sorun olmaktan çıkarıyor! 

Bir hafta önce de 10 Ekim 2015’teki IŞİD saldırısında hayatını kaybeden 101 barış savaşçısını anma etkinlikleri de aynı, etkinliklere “terör saldırısı yapılabileceği istihbaratı var” gerekçisiyle yasaklanmıştı.

Yani Ankara’da ister Valiliğin hoşuna gitmeyecek bir etkinlik düzenlemek isteyin, ister miting yapmak için girişim yapın, Valilik etkinliğinizi “güvenlik” gerekçisiyle yasaklayabilir.

Nitekim, yıllardır hiçbir “izin”, “yasak” konusu olmadan sürdürülen “Aşüre Günü etkinlikleri” de bu yıl Ankara Valiliği tarafından yasaklandı!

Gerekçe mi?

Yine güvenlik!

Emniyetin deyimiyle “huzur ve güvenliğin sağlanması” için!   

Ankara Emniyetinden Cemevi yöneticilerine yasaklama için yaratıcı bir gerekçe de sunulmuş: “Aşure etkinliklerinin yasaklanması”nın gerekçesi için; “Son zamanlarda ülke genelinde yaşanan terör olayları ve düzenlenmek istenen etkinliklere yönelik terör saldırıları gerçekleştirilebileceği yönünde istihbari bilgiler ve terör örgütlerinin ilimizde yapılacak ‘Aşure Günü’ etkinliklerine yönelik eylem arayışı içinde olduğu bilgileri alındığından aşure etkinlilerinin Muharrem ayı boyunca ‘huzur ve güvenliğin sağlanması’ gerekçesiyle yasaklanmasına karar verildi!

Gösterilen tepkiler üzerine “Ankara Valiliğinin yasağı geri çektiği” söyleniyor ama Valiliğin söylediği “Cemevleri içindeki etkinliklere yasak değil” biçiminde. Sanki Cemevi içindeki etkinlikler de Valiliğin iznine bağlıymış da vallik lütfedip izin veriyormuş gibi! 

Ama Cemevleri ya da herhangi bir çevre, örneğin önceki gün Üsküdar Belediyesi’nin Üsküdar İskelesi’nde yaptığı gibi aşure dağıtımı, orada konuşmalar yapması Ankara’da yasaktır!

Yani Üsküdar Belediyesi’nin Alevi yurttaşlara şirin gözükmek içen Aşure Günü istismarcılığı serbest, ama Ankara’da Cemevlerinin Aşure Günü vesilesiyle bir etkinlik yapması, örneğin Kızılay’da, Ulus’ta, Mamak’ta meydanda aşure dağıtılması, vatandaşlara günün anlamıyla ilgili konuşma yapması yasak! Dahası Valilik kararına göre, herhangi bir yerde bir salon toplantısı düzenlemek, Aşure Günü kapsamında kimi dini ve kültürel etkinlikler yapmak da yasağın kapsamında!

Çünkü, bu teröristler saldırabilirmiş!

Ama iktidarın yakınlarının törenlerine, toplantılarına hiçbir yasak yok. Belki de terörist saldırılar için en hassas olan Cumhurbaşkanın, Başbakanın ve bakanların ”toplu açılış” töreni, “buluşma” denilen kalabalık açık hava mitinglerine hiçbir “terör saldırısı istihbaratı” alınmıyor da işçilerin, emekçilerin etkinlikleri mi terörist saldırı tehdidi altında oluyor?

“Terör tehdidi”ni yapanlar mı bu kadar sınıfsal hedefler seçiyor,  Valilik mi yasaklar konusunda bu kadar siyasi bir yaklaşım içende, yoksa ikisi birden mi sınıfsal bir tutum almada, ülkenin yasaklarla, OHAL’le, KHK’larla yönetilmesinde hemfikirler, buna da siz okurlar karar versin artık! 

Evrensel'i Takip Et