CHP ne yapmak istiyor, bilen var mı?
CHP 3 Aralık günü Adana’da, Hükümetin uygulamalarını protesto etmek, halkın taleplerini ifade etmesi için bir miting düzenliyor.
CHP’den yapılan açıklamalara bakılırsa, Adana mitingi, diğer bazı kentlerde de düzenlenmesi amaçlanan mitinglerin ilki olacak.
Mitinglerin düzenlenme amacı, iktidarın antidemokratik, ülkeyi tek adam diktatörlüğüne sürükleyen uygulamaları karşısında özgürlükleri savunmak, “Halkın direnme hakkı”nın önünü açmak, Hükümetin baskıcı uygulamalarını, protesto etmek. Ama mitinglerin ana temasının da “Türkiye’yi böldürmeyeceğiz” biçiminde belirlendiğini söylüyor CHP yönetimi.
Elbette burada ilk akla gelen soru, “Amaç iktidar uygulamaları ise ‘Böldürmeyeceğiz’ ne alaka?” sorusudur.
Çünkü AKP, gerek “terörle mücadele” gerekse 15 Temmuz darbe girişimi sonrasındaki OHAL uygulamalarının da ana teması “Türkiye bölünmek isteniyor. Tüm terör örgütleri, iç ve dış düşmanlar Türkiye’yi bölmek istiyorlar. Biz de böldürmemek için bir ölüm kalım savaşı veriyoruz” iddiasına dayanmaktadır. Dolayısıyla CHP’nin “Türkiye’yi böldürmeyeceğiz” iddiası Erdoğan-AKP iktidarının “Böldürmeyeceğiz” teziyle biraz dolambaçlı yoldan aynı kulvara çıkmaktadır.
İYİ ŞEYLER YAPANLAR DA VAR!
Bu köşede daha CHP’den “Böldürmeyeceğiz mitingleri yapacağız” açıklamasının yapıldığı günün ertesinde bu yaklaşımın yanlışlığı, bunun “AKP ile aynı kulvarda yarışmak olacağı”, dolayısıyla bu temayla yapılacak mitinglerin AKP’nin değirmenine su taşıyacağına dikkat çekilmişti.(*)
Ama öyle anlaşılıyor ki, CHP yönetimi bu kulvarda yürümeyi ve mitinglerini, “Böldürmeyeceğiz!” teması etrafında örgütlemek için ısrar etmektedir.
Bir yandan CHP yönetimi, “Böldürmeyiz konsept”li mitingler düzenlerken yine içlerinde CHP yönetiminden vekillerin de olduğu milletvekilleri özgürlük mücadelesi için önemli girişimler de yapmaktadır.
Nitekim önceki gün CHP’li vekiller cezaevlerini ziyaret ettiler. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı, Ahmet Türk’ü (Geçen hafta da Baykal, Ahmet Türk’ün eşini ziyaret etmiş, “Geçmiş olsun” demişti) ve Cumhuriyet gazetesi davasından tutuklu gazetecileri ziyaret ettiler. Yine Diyarbakır’a giden CHP heyeti de tutuklu HDP’li vekilleri ziyaret ettiler. CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, bir yıl önce katledilen Tahir Elçi’nin anmasına katıldı.
Elbette ki bunlar sadece önceki güne sığan CHP’li vekillerin girişimleri. Ama, azımsanmayacak sayıda CHP’li vekil ve çoğu zaman da CHP sözcüleri, Erdoğan ve Hükümetin uygulamalarına karşı ciddi eleştiriler yöneltiyorlar. İşçilerin, emekçilerin taleplerini dile getirmeleri için kürsüler açmaya, basın açıklamalarına mitinglere katılarak destek veriyorlar... Bunlar elbette önemli şeyler...
CHP KENDİ AYAĞINA KURŞUN SIKIYOR
Ama öte yandan CHP sözcüleri, Genel Başkan Kılıçdaroğlu, örneğin “başkanlık sistemi”ne karşı çıkarken, “Bu ülkede başkanlık sistemini iki kişi savunuyor Erdoğan ve Öcalan” demekten geri durmuyor. Böylece koca AKP ve MHP’nin başkanlık sistemini getirmek için giriştikleri uğursuz koalisyonun üstünü örtüyor. Dahası Erdoğan’la Öcalan’ı eşleştirerek Erdoğan’ı itibarsızlaştıracağını sanıyor ama bunu yaparken aslında Kürt siyasetiyle kendi arasındaki duvarı yükseltiyor, Kürt halkı indinde Erdoğan’a puan kazandırıyor.
“Çözüm süreci”yle ilgili değerlendirmesinde de CHP aynı handikap içinde.
Çözüm sürecindeki çatışmasızlık dönemini CHP, “AKP’nin teröre yardım yataklık ettiği dönem” olarak göstererek, güya AKP Hükümetlerini “teröre destek vermekle” suçlar görünüyor. Ama gerçekte CHP, Kürt siyasi güçleri ve Kürt halkıyla, çatışmasızlık döneminin yeniden gelmesini isteyen Türkiye’nin barış isteyen halklarıyla, ilerici, demokrat güçleriyle CHP arasına yeni barikatlar kuruyor; AKP’yi suçlayayım derken kendi ayağına kurşun sıkıyor!
Ve Türkiye’ni yoğun gündemi içinde, siyaseti yakından izleyenlerin bile CHP’nin ne yaptığı konusunda kafası karışıyor.
‘BÖLDÜRMEYECEĞİZ’ MİTİNGLERİ CHP TABANINI BİLE BİRLEŞTİREMEZ!
Ve CHP, “Böldürmeyeceğiz” temalı mitinglerle, bugün Erdoğan-AKP yönetiminin “terörle mücadele yasası”, OHAL uygulamaları, içeride ve dışarıda savaş politikalar başta olmak üzere uygulamalarına karşı olan bütün halk kesimlerini birleştirmeyi amaçlıyor. En azından CHP kurulları bu amaçla mitingleri gündeme getirmiştir. Ama bu amaçla, “Böldürmeyeceğiz” temalı mitingler birbiriyle çelişir. Çünkü bugünkü koşullarda ve CHP tabanının eriştiği bilinç seviyesi de dikkate alındığında, bu çelişki daha açıkça görülecektir. Özellikle CHP’nin her kademesinde bu yaklaşımın tepki alacağını söylemek için kahin olmak gerekmez.
“Yok bizim gerekçemiz farklı”, ‘Biz başkanlık sistemi olmazsa ülke bölünür’ diyen Başbakanla polemik yapıyoruz. Böylece asıl başkanlık ülkeyi böler diyoruz. Dolayısıyla Başkanlık sistemine karşı çıktığımızı göstermek istiyoruz” gibi, “yüksek entelektüel” görünümlü ama akla ziyan gerekçeler de kimseyi ikna etmez.
Bu yüzden de temel tez, “Böldürmeyeceğiz” olunca, “böldürmemeyi “rabia” işaretiyle de sembolleştirilmiş ve her gün meydanlardan okunan “yemine” dönüştürülmüş, Erdoğan’ın tekçiliğine CHP’den destek olması daha açıkça görülecektir.
Bu yüzden de CHP’nin AKP’ye karşı olan herkesi kapsamasını hedeflediği mitingler, bırakalım bu mitinglere destek vermek, katılmak isteyen CHP dışındaki kesimleri geri iteceği gibi, CHP içinde bile yeni tartışmalara yol açacaktır.
Bu CHP’ye yönelik bir peşin eleştiri değil, “görünen köy”dür. Zaten çok zaman da kalmadı, mitinglerle birlikte bu durumu daha açıkça da göreceğiz.
(*) 13 Kasım 2016 tarihli gazetemizde, bu köşede çıkan “CHP mitinglere hazırlanıyor ama nasıl?” başlıklı yazı.
Evrensel'i Takip Et