Triple-double devrimi… Neden şimdi?
Fotoğraf: Envato
Triple-double… 1961-62 sezonundan bu yana bir hayalet gibi peşimizde (Biz derken basketbolseverler).
Oscar Robertson’ın Cincinnati Royals’la geçirdiği 30.8 sayı 12.5 ribaunt 11.4 asistlik sezondan bu yana hiçbir oyuncu bir sezonu triple double istatistikleriyle tamamlamayı başaramadı.
Ve bu “yapamama” halinin artık sonuna gelmiş olabiliriz.
Kevin Durant’in gidişi sonrası Russell Westbrook’tan sorulan Oklahoma City Thunder çiftliği tarihin yazıldığı yer olmaya en büyük aday.
Russell Westbrook şu ana kadar 31 maçta 31.7 sayı 10.4 ribaunt 10.9 asist ortalamaları elde etmiş durumda. Takımını 19 galibiyet 12 mağlubiyetle Batı Konferansı’nın 5. sırasında tutuyor. 30.75 PER rakamıyla ligin lideri.
Her şey muhteşem değil elbette. PER sıralamasının ilk 20’sinde yer alan yıldızlar içerisinde ‘Gerçek Şut Yüzdesi’nde 547 ile son sırada (John Wall’la birlikte). Yüzde 42.7’lik top kullanma oranı NBA tarihinin açık ara en yüksek rakamı*. Ayrıca 5.5’lik top kaybı ortalamasıyla da James Harden’la birlikte rekora gidiyor**.
Ancak Thunder’ın maçlarını izleyen biri Westbrook’un bu mutlak hakimiyetinin takımın başarısının en büyük nedeni olduğunu görecektir. En yakın örnek Minnesota Timberwolves maçı. Kafa kafaya girilen 3. çeyrekte kaydettiği 4 basket ve 5 asist, maçı bir anda kopardı. Ya da bir önceki Boston maçı. 35 dakikada 25’te 13 isabetle 45 sayı 11 ribaunt 11 asist…
Westbrook, ilk beşinde kendisinden sonraki en iyi oyuncunun Steven Adams olduğu bir ekibin Playoff takımı olmasının tek nedeni konumunda. Takımı da başarılıyken sezonu triple-double ortalamasıyla tamamlaması durumunda bence MVP için oylama yapılmasına dahi gerek yok.***
Ancak NBA’de tanık olduğumuz triple double patlamasının tek aktörü Russell Westbrook değil. Bir süredir kokusunu aldığımız bu “devrim” neredeyse her 2 gecede 1 adını bize söyletiyor.
Bu sezon şu ana kadar Westbrook 14 triple-double’la zirvede, James Harden onu 6 triple-double’la takip ediyor. Olağan şüpheliler LeBron James’in 3, Giannis Antetokounmpo’nun 2 triple-double’ı var. Chris Paul, Julius Randle, Rajon Rondo, Marc Gasol, Tim Frazier, Draymond Green ve Nicolas Batum triple-double’a imza atan diğer isimler.
Tamam Julius Randle, pozisyonuna göre iyi bir pasör, tamam Tim Frazier 1.85 bile olmayan boyuna göre iyi bir ribauntçu. Ama bir gecede triple-double yapacak kadar çok topla temas etmeleri normal mi? Belli ki “Triple-double” devriminin NBA’inde gittikçe daha da normalleşecek.
Peki bu devrimin arkasında ne yatıyor? Bakmamız gereken ilk yer, NBA’de halihazırda devam eden diğer “devrim”ler. Bunların başında üç sayılık atışların artık oyunun en önemli parçası haline gelmiş olması geliyor. Üstelik bu üç sayılık atışlar, oyunun genel ritminin doğal bir parçası olduğu için bir organizasyon içerisinde üretiliyorlar. “Üçlük devrimi”nin bu yanı, hem toplam asist hem toplam ribaunt hem de tempoyu yukarı çeken bir rol oynuyor.
Oyunun gördüğü bir başka devrimi Giannis Antetokounmpo ya da Kristaps Porzingis olarak özetleyebiliriz. Yeni basketbolda, boyalı alanın dışında etkisizleşen uzunların rolü çok daha kısıtlı. Klasik pivotlar giderek sahneden çekiliyor, şut tehdidi olan daha hareketli uzunlar devreye giriyor. Draymond Green ya da LeBron James’in ideal 5 numara olabildiği dakikaların sayısı artarken uzun oyuncular da kendilerini yeni oyuna adapte etmek zorunda kalıyor. Bu da hem çok yönlü oyuncuların hem de fiziğinden beklenmeyecek işleri yapan ‘atletik ucube’lerin sayısının artmasına yol açıyor. 2.13’lük skorer guard Kevin Durant (Evet 2.13 olduğunu itiraf etti), 5 numarayı da savunabilen ultra atletik Oyun Kurucu LeBron James ve halen gerçek tanımını bulma yolunda ilerleyen Giannis Antetokounmpo içinde bulunduğumuz basketbol devriminin sonuçlarından bazıları.
Yine de basketbolun artık çok daha farklı bir tempoda oynandığı bir zaman diliminde***, Oscar Robertson’ın unvanına ortak çıkması tüm bu devrimler içerisindeki en acayip şey olabilir.
* Kobe Bryant 2005/06’da 38.74 ile tüm zamanların lideri. Westbrook 2014/15’te 38.37 ile onun arkasından geliyor.
** Harden, geçtiğimiz yılki 4.6 top kaybı ortalamasıyla bu olumsuz rekoru eline geçirmişti. Bu yıl o da 5.5 top kaybı ortalamasıyla oynuyor. Ancak asist/top kaybı oranında her iki oyuncunun da 2’ye 1’i aşan iyi bir istatistiği var. Rakamların yüksekliği top kullanma oranlarının yüksekliğiyle alakalı.
*** 1961/62’de bir takımın maç başına kaç hücum yaptığını ortaya koyan istatistikler tutulmuyordu. Ancak 1964’te Boston Celtics’in ortalama 125 hücum yaptığı biliniyor. Westbrook’un takımında bu rakam yalnızca 100.7
- 100 yıl arayla Paris’te iki olimpik dönüm noktası 26 Temmuz 2024 05:27
- Papara baskını ve marka değeri 19 Mart 2024 04:10
- Bozacılar ve şıracılar 12 Mart 2024 04:46
- Beşiktaş'a cüret gerek 05 Mart 2024 04:42
- "Dünümüzü getirin, yarınımızı verelim" 27 Şubat 2024 04:15
- Geriden oyun kurmayı, yarım alanlara sızmayı atla, göğe bakalım 20 Şubat 2024 04:50
- "En eski spor arkadaşları"nın 2024 model çekişmesi 13 Şubat 2024 04:21
- Gerçeğin yumruğu: İşte Türk futbolu bu! 13 Aralık 2023 04:56
- Çalınmış ülke, bölünmüş spor: Filistin 23 Ekim 2023 04:36
- City Football Group-Başakşehir flörtü 09 Ekim 2023 04:00
- Süper Lig, süper sömürü 02 Ekim 2023 04:30
- 'Voleybol Ülkesi' miyiz? 25 Eylül 2023 04:25