Sporda 'Kürt istisnası' ne anlama geliyor?
Fotoğraf: Envato
Büyük trajedilerin ülkesiyiz ama geç yüzleşiyor ve geç utanıyoruz. Hatta mümkünse hiç yüzleşmeyip hiç utanmamayı tercih ediyoruz.
Bir yıl önce tamamen yıkılan kentlere sahip değilmiş gibi yapıyoruz.Yüzlerce insan ölmemiş, binlerce insanın meskeni değişmemiş gibiyiz.
Yüz binlerce insan, vergisini ödediği güvenlik güçlerince kuşatma altında tutulmamış...
Sokağa çıkmaları yasakken zırhlı araçlar megafonla “Hepiniz Ermeni’siniz” diye tur atıp, o bölgeye tamamen yabancı marşlar çalmamış...
Operasyonların bitimi, yerle bir edilmiş kent merkezlerinde kurt gibi uluyarak, marş çalarak, tekbir getirerek kutlanmamış gibiyiz.
Aradan bir yıl geçti ve buralarla temasımız iyice kesildi. Onların neler yaptığından artık çok daha az haberdarız. Ama genel olarak buralarda neler olup bittiğini biliyoruz. Evden çıkmıyorsak dahi her gün Twitter’ımızın TT’sine bakıp gündemin ne olduğundan, örgütlü grupların neyi gündem yapmaya çalıştığından (Böylece kimlerin örgütlü olduğundan da) haberdar oluyoruz.
Şurası çok net: Türkiye’de ırkçılık güçleniyor. 7 Haziran seçimleri sonrası ‘başkanlık’ gündemiyle yeniden tasarlanan politik atmosferde önleri iyice açılan ırkçı gruplar, seslerini gür şekilde duyuruyorlar. JİTEM artıklarıyla Kürt kentlerinin duvarlarında yaptıkları graffiti çalışmaları hepsini yüreklendirdi. Devlet ortağı haline gelen Sedat Peker ‘reis’leri aracılığıyla ‘sivil toplum’da daha rahatlar. Tribün figüründen okuldaki öğretmene açıkça ırkçı olduğunu ilan etmekten çekinmeyenlerin sayısı arttı. “Yaşasın ırkçı Türkiye” tipi marşlar artık çok daha makbul.
Kürtlerin siyasal hareketine karşı düşmanlığın kisvesine bürünen utangaç ırkçılığın ötesinde açık açık Kürt düşmanlığı yapan bir ırkçılık yükseliyor. Bu ırkçılık, Eskişehir’den Tarsus’a, Bayburt’tan Konya’ya Kürt kentlerinin futbol takımlarını da hedef alıyor. Amedspor’a, Cizrespor’a atılan goller asker selamıyla kutlanıyor. Sahadaki en ufak gerginlik ırkçı hakaretlere ve bunun da ötesinde saldırılara dönüşebiliyor. Bu hafta bunlardan ikisini daha yaşadık. Cizrespor’a Bayburt’ta, Amedspor’a Konya’da saldırıldı.
Adı konulmamış bir ‘Apartheid’ yeniden inşa edilmeye çalışılan rejimin harcına katılmaya çalışılıyor. Siyasal olmayan etkinliklere saldırılar bu eğilimin yaygınlığını topluma hissettirmek için biçilmiş kaftan. ABD, İsrail ve Güney Afrika gibi ülkelerin ırkçılık tarihi bu anlamda epey öğretici ve bambaşka ulusal süreçlere sahip olsalar da tüm bu ülkelerin ırkçıları birbirine benzeyen pratiklere sahip.
Bugünlerde onlar için baş gündem her alanda bir ‘Kürt istisnası’ yaratmak. Fenerbahçe-Amedspor maçına Amedsporlu taraftarların alınmayacağının açıklanması da böylesi bir ‘istisna’. Derbilerde tribün yasaklarının kaldırıldığı bir dönemde, Fenerbahçe’yi Diyarbakır’da çiçeklerle karşılayan Amedsporluları stada almamak da ne demek?
ABD ve Güney Afrika spor tarihi siyah sporculara yapılan ırkçılıktan duyulan utanç hikayeleriyle doludur. Biz, maalesef çok daha utanmaz bir geleneğe sahibiz. Umarım bu geleneğin halkalarını sporla genişletmeyiz.
- 100 yıl arayla Paris’te iki olimpik dönüm noktası 26 Temmuz 2024 05:27
- Papara baskını ve marka değeri 19 Mart 2024 04:10
- Bozacılar ve şıracılar 12 Mart 2024 04:46
- Beşiktaş'a cüret gerek 05 Mart 2024 04:42
- "Dünümüzü getirin, yarınımızı verelim" 27 Şubat 2024 04:15
- Geriden oyun kurmayı, yarım alanlara sızmayı atla, göğe bakalım 20 Şubat 2024 04:50
- "En eski spor arkadaşları"nın 2024 model çekişmesi 13 Şubat 2024 04:21
- Gerçeğin yumruğu: İşte Türk futbolu bu! 13 Aralık 2023 04:56
- Çalınmış ülke, bölünmüş spor: Filistin 23 Ekim 2023 04:36
- City Football Group-Başakşehir flörtü 09 Ekim 2023 04:00
- Süper Lig, süper sömürü 02 Ekim 2023 04:30
- 'Voleybol Ülkesi' miyiz? 25 Eylül 2023 04:25