09 Nisan 2017 01:43

'Milli irade' meselesi

'Milli irade' meselesi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kirvem,

Kılığımıza, kıyafetimize, en önemlisi de “fıtrat”ımıza uygun doğru dürüst bir anayasamızın olmadığını zırt pırt dillendirip dururken, öte yandan da özellikle askeri darbelerin ardından “yeni” veya “turfanda” anayasalar yapa yapa, bu konuda emekleye emekleye eninde sonunda gelip dayandığımız şu günlerde, bu kez de Türk Tipi Başkanlık adı altında yeni bir “macera”nın peşine takıldık.

Hesapça milletimizin yüce meclisinde geceli gündüzlü çalışıp, komisyonlarda verdiğimiz kavgalar sonucunda mevcut anayasamızın kulpuna eklediğimiz on sekiz maddelik bir yamayla elde ettiğimiz bu anayasa taslağının milletimiz tarafından kabul edilip edilmediğini önümüzdeki günlerde referandumda birer vatandaş olarak vereceğimiz oylarla belirleyeceğiz.

Yola, anayasa değişikliğiyle çıktıktan sonra ortalıkta dönüp dolaşan memleket manzaralarına bakılırsa, görünen o ki, yeni bir anayasaya kapı aralayıp, böylece milletimizin ali menfaatlerini koruyup kollamaya yönelik samimi bir “niyet”ten ziyade, gerek muhalefetiyle, gerekse iktidarıyla ortaya dökülen bilumum “yetkili” zevatın asıl derdi, karşılıklı olarak eski defterleri karıştırıp, bu vesileyle birbirlerine tıpkı seçim meydanlarında yaptıkları gibi bazen grekoromen, bazen serbest, arada bir de ata yadigarı yağlı güreş stilinde el ense çekip, her halükarda rakiplerini tuş edip puan toplamak!

Kırpıp kırpıp kuşa çevirdiğimiz, evirip çevirip halkımızın önüne temcit pilavı gibi getirdiğimiz anayasalarımızla yalpalaya yalpalaya yol alırken, şimdi sabahtan akşama kadar dur durak demeden pompalanan laflara göre, devreye sokmayı planladığımız bu “Türk Tipi Başkanlık” modeliyle bundan kellim muasır medeniyete doğru koşar adım ilerlemek bir yana, ayrıca kanat takıp kuşlar misali uçacağız evvel allah!

Kirvem, şunun şurasında bir hafta sonra bu anayasa değişikliğine halkımızın bir kısmı “evet” veya “hayır” deyip mührünü bastıktan sonra, hani amiyane deyimiyle kelimiz düşüp takkemiz mi, yoksa tam aksine takkemiz düşüp kelimiz pırıl pırıl parlayan bir ampül misali tüm ihtişamıyla ortaya mı çıkacak, bunu, birlikte göreceğiz ama özüme kalırsa netice ne olursa olsun, eninde sonunda memleketin hali ahvali “Ayvaz kasap hep bir hesap” kulvarında yoluna devam edecek!

Tamam! Aklım sıra müneccimlik edip, hatta bodur bacak boyumdan hayli büyük sözler geveliyorum ama diğer taraftan da sadece şu “referandum” vesilesiyle ortalarda uçuşan, hani mil pardon aç kurdun, gariban kuşun önüne atsan yemeyi asla kabullenemeyeceği hakaret dolu lafları birbirlerinin adresine halkın huzurunda postalayan kimisi cumhurumuzun, kimisi başımızın başları olan zatı muhteremlerin yanı sıra, keza sözde muhalefet düdüğünü öttüren “acemi kavalcılar”ın da yıllardan beri siyaset sahnesinde tutturdukları rotalara, ellerindeki kıytırık pusulalara bakılırsa, yine görünen o ki, aynı yolun yolculuğuna devam edip aynı sazı çalıp çığırıyorlar, çığıracaklar nitekim!

Halkının yaklaşık yarısının “evet” veya “hayır”dan yana oy kullanıp, dolayısıyla “milli irade”sini hesapça sandıklara yansıtacağı bu anayasa metninin serencamı ne olur, işin bu faslı henüz meçhul ama öte yandan ayan beyan ortalıkta sırıtan acı gerçek şu ki, bir zamanlar sicillerinde “Kart-Kurt” yazarken, daha sonraları her birinin hilesiz hurdasız birer Kürt olduklarına dair lütfedilip hüküm kılınan kimi “kardeş”lerimizin, altı milyonu aşkın oyla seçip böylece Ankara’ya postaladıkları “vekil” lerinin, adaletin kol gezdiği bu bizim diyarlarımızda sudan bahanelerle kodeste “misafir” edildiği böylesine bir ortamda, “milli irade” lafı, sadece lafı güzaf değil, aynı zamanda da bu “sözde demokrasi”nin, ehh bittabii ki aynı zamanda da “referandum” adı altında millete dayatılan bu “hikaye”nin de  en büyük ayıbı mı, bunu bilemem Kirvem!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa