15 Nisan 2017 00:51

Altyapısız güç

Altyapısız güç

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Referandum yarın olduğuna göre o konuda bir şey yazmak doğru olmaz. Ancak, şu kadarını söylemeden edemiyorum ki, AKP’nin 15 yıllık icraatının çok net sonucu ülke halkını ikiye bölmüş olduğudur. PKK ile mücadele eden ve ülke bütünlüğü için gençlerimizin şehit olmasına göz yuman halkımızın sabrı karşısında siyasi iktidar umarım bu fecaatin farkına varır da, ülke bütünlüğü için şimdiye kadar yaptıklarını vicdan muhasebesinden geçirir. Anayasa dediğimiz metnin tüm toplumu, hiç değilse nitelikli çoğunluğunu kapsaması ve kuşatması gerektiğine göre, oluşacak oy oranı umarım siyasetçilere ciddi uyarı olur! 

Atatürk, giriştiği büyük harekâta rağmen, bir imparatorluktan çağdaş bir ulus devlet çıkarma becerisini 1923 ile 1938 tarihleri arasına sığdırarak, onbeş yılda gerçekleştirdi. Kurtuluş savaşını kazandı, böylece gazi unvanını elde etti ve devleti kurdu. Günümüzde kurulu bir devleti bozmaya çalışanlar da 15 yılda ancak bu kadar iş yapabildiler. Önce Avrupa’ya yamanma gayretleri, daha sonra Büyük Ortadoğu Projesi eş-başkanlığı ve ileriye yönelik mega hayaller, ama yetmiyor. ABD’yi arkaya alarak Avrupa’ya çatmakla oy alınabilir, ama bu politikalarla ülke halkına hizmet edilemediği gibi, üstelik de gurbetteki vatandaşlarımızın bazı haklarının ihlali pahasına siyasi rant sağlanmış olmaktadır. Avrupa, ABD ve Rusya birbiriyle çatışmalı olduğunda, duruma göre çatışanların adına ihale almak da ülke haysiyetiyle bağdaşmaz. 

Ülke halkına bir yarar sağlamadığı gibi, üstelik de gurbetçileri mağdur eden kavgacı politikanın ısrarla sürdürülmesinin bir nedeni olmalıdır diye düşünülür. Öyle anlaşılıyor ki, halkımızın ikiye ayrışmasının alt-yapısal farklılığı, politikacılarımızla Batılı politikacılar arasındaki bariz alt-yapısal nedenlerle örtüşmektedir. Dil, davranış vb gibi uluslararası temaslarda derhal kendini belli eden bariz farklılıkların algılanması ilgililerde atipik ve alışılmışın dışında tepkilere neden olabilir. Kültürü oluşturan eğitim, toplum ya da aile vb gibi yakın ve uzak çevre etkilerinin ürünü olan kültür kendi dokusu içinde kaldığı sürece bireysel davranış ve tepki kalıplarına dönüşmez, ancak farklı kültürle karşılaştığında algılanan farklılığın oluşturduğu tepkisel yönelişler kaçınılmaz olabilir.

Siyaset alanında farklı kültürlerden gelen aynı kademe siyasetçiler arasında yüzeye çıkabilecek ve algılanacak kültürel farklılıklar büyüklük ya da aşağılık duygu algılaması şeklinde çeşitli davranış bozukluklarına yol açabilir. Dış politika uzmanlarının “monşer” ifadeleri ile değersizleştirilmeye çalışılması ve dış politikanın kavgacı üsluba dökülmesi aşılamamış ve yüksek olarak algılanan kültür farklılığına duyulan tepkiden kaynaklı olabilir. Böylesi davranışların dış ilişkileri zorlu ve riskli alana sokmasına karşın iç politikada siyasetçinin işine yarıyor olması, siyasetçinin kendi çıkarı adına ülkesinin ve halkının çıkarlarını feda etmesi anlamını taşır. 

AKP güçlendikçe bölünmüş toplumda, siyasi yandaşların karşıt halklar üzerindeki “mahalle baskısının” artması olağandır. Sosyolojik olarak halklar arasında uyum sağlanmadığı durumda yaşanan farklılık ve ona bağlı olarak gelişen farkındalık algılaması sosyal sorunların önlenemez şekilde yükselmesine neden olabilir. Minibüste şortlu kadına saldırı ya da belirli bölgelerde ikamet edenlerin belirli kıyafete bürünme zorunluluğu söz konusu farklılık algılamasında görece güçlünün diğerini baskılama simgesidir. Hele de kesimler arasında kültür ve eğitim farkının olması durumunda oluşacak algılamanın şiddeti daha da yüksek ve tehlikeli olabilir. Çeşitli vesilelerle üniversitelerin ve akademisyenlerin hedef haline getirilmesinin bir nedeni siyaset-bilim çatışması ise, diğer nedeni de algılanan yüksekliğin değersizleştirme çabasıdır diye düşünebiliriz. Böyle bir ortamda ülke bütünlüğünün sağlanması da, ülkenin kalkınması ve çağdaş toplumsal düzeye ulaşması da nasıl olacak, doğrusu bilemiyorum!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa