‘Altın Devir’ sırları
Fotoğraf: Envato
Çaylar kahveler hazırsa başlayalım…
Sözleştiğimiz gibi… Perşembe (29 Haziran 2017) günkü yazıdan devam edelim.
Önceki gün, evvela Kılıçdaroğlu’nun kendini yola vurmasıyla Saray’ın düştüğü çaresizliğine dikkat çekmiştim…
Hemen ardından ‘Adalet’in Doğu Sorunu başlığı altında, Doğu Perinçek (ve Aydınlık’ın) nasıl İktidar’ın yardımına koştuğundan söz etmiş…
“Adalet Yürüyüşü”nü baskılama, itibarsızlaştırma ve provoke etme çabalarında Perinçek (ve çevresinin) oynamaya çalıştığı kritik role işaret etmiştim.
Ahmet Taşgetiren’in (29 Haziran 2017) yazısında olduğu gibi, İktidar kalemleri dahi Saray’a meri yargı işleyiş ve kararlarına mesafeli durmayı salık verirken…
Doğu Perinçek, yaşanan zulmü, “Yargının Altın Devri değil de ne?” pişkinliğiyle savunabiliyor…
Perinçek ve Aydınlık, sadece Enis Berberoğlu’nun tutuklanması (*) ve bu alıkoymanın gerekçesi olan MİT TIR’ları haberinin yayımlanması meselesinde İktidar’ın tutumuna mesafeli duruyor…
Hatta Perinçek, Berberoğlu’nun gazeteciliğe katkısını da zikrederek, Berberoğlu’nun tutuklanmasını kınadı. (14 Haziran 2017)
“Yargının altın devri”ne çağrı yaptı:
“Berberoğlu bırakılsın!” (16 Haziran 2017)
“İç cephede bölünmelere hayır!” gerekçesiyle de olsa, Perinçek, Berberoğlu’nun tutuklanmasını “kınadı”.
NEREDEN NEREYE
Sahiden de geçen gün dikkat çektiğimiz gibi, “Berberoğlu’nu tutuklatan MİT TIR’ları yayınını ‘casusluk’ cayırtısı ile karşılamıyor.”
Neden?
Aydınlık arşivine göz atarak cevap arayalım, demiştik…
Yapalım…
Yakın tarih arşivine girmek hafızayı tazeliyor…
Aydınlık arşivine yaptığım kısa tur da aynı etkiyi yaptı..
İlk hissiyatım şu oldu:
Perinçek çevresi muhaliflikten yandaşlığa düşmeseydi…
“Vatan Partili Milli hükümet” beklentisiyle filan “Saray muhafızlığı”na kapılanmasaydı… İktidar’ı rahatsız edecek kim bilir daha ne haberler yaparlardı, diye düşündüm…
Hayır, MİT TIR’ları haberini Cumhuriyet’ten önce yapmasından bahsetmiyorum…
Zira sadece o değil. Liste vermeyeceğim ama epeyce “Aydınlık MİT TIR’ının izini sürdü”.
“İşte o güzergâh” başlıkları attı..
Gazetecilik yaptı.
Berberoğlu’yu sahiplenmesi…
“MİT TIR’ları” meselesinde “Ne casusluğu kardeşim, bal gibi gazetecilik” diye bağırıp çağırmasa da, -galiba biraz- utangaçça kenarda durmasının sebebi…
O haberleri biz de yapmıştık vaktiyle, hissiyatından olabilir mi?
Akıl yürütmek yerine kendi beyanlarına bakalım.
“KAMU SORUMLULUĞU”
Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmasının ardından çıkan haberler üzerine, Aydınlık meydan okumuştu:
“Evet, MİT TIR’ları haberini Cumhuriyet’ten önce yaptık, gelip tutuklasınlar!”
O sıralar “Ama önce Aydınlık yaptı” diyenlerin maksadı elbette, onlar da tutulansın, değildi…
Bu, gazeteciliktir, savunması yapılıyordu…
İktidar karşısında konumlanışa göre yargının hüküm verdiği…
Cumhuriyet’in muhaliflikte ısrarı gibi sebeplerle tutuklama kararının çıktığı düşünülüyordu…
Olsun. Aydınlık, haberinin arkasında durmuştu…
Daha da güzeli, MİT TIR’ları haberini yayımlama gerekçeleriydi:
“İktidarın karanlık Suriye politikasının Türkiye’yi nereye getirdiği ortada.” (5 Aralık 2015)
Diyor ve ekliyor:
“Her şeyden önce ülkemizin güvenliğini düşünürüz.”
Bu cümlenin altını kalınca çizerim.
Çünkü bence, bir:
“Ülkenin güvenliği” konusunda kimse İktidar gibi düşünmek zorunda değil…
İki: İktidarın dış politikalarına aykırı haber yapmak, onu deşifre etmek, asla casusluk filan sayılamaz.
MİT TIR’ları haberini Aydınlık, sadece yayımladığı bu başyazıda savunmadı.
İlker Yücel, dönemin Aydınlık Yayın Koordinatörü olarak savcılığa verdiği ifadede (29 Eylül 2016) benzer bir çizgi izliyor.
Yücel’in “Kamu sorumluluğu” ifadesini, halkın haber alma hakkına saygı ve gazetecinin asli görevi olması bakımından bilhassa vurgulayalım.
Devamında da Yücel, Suriye’nin bütünlüğü için (MİT TIR’ları) haberin yayımlandığını belirtiyor ve ilave diyor:
“… Türkiye Cumhuriyeti de komşu devletiyle savaşamaz.”
Güzel.
SUÇ YOK, HABERCİLİK VAR
Paylaştığım açıklamalar dahil Aydınlık arşivini, biraz da Berberoğlu’nun tutuklanma gerekçesi ışığında gözden geçirdim.
Mahkemenin bahse konu gerekçeli kararı -özetle- diyor ki, Aydınlık’ta yayınlanan MİT TIR’ları haberi, devlet sırrını ifşa etmiyor.
“Cumhuriyet’te yayınlanıncaya kadar sır vasfı korunmuştur.”
Ta ki, Cumhuriyet’in (“yapış tarzı” filan bir yana)” haberi… ilk kez yayınlanıyor olduğu yönündeki anlatımlar”a kadar…
Katılmak mümkün değil. Cumhuriyet ilk yayımladığında, bunun neresi yeni de manşet yapmışlar, diye düşünmüştüm…
Mahkeme kararı üzerine…
Aydınlık ve Cumhuriyet’in haberlerine tekrar baktım.
Cumhuriyet’in hangi “bilgi” fazlalığının, atraksiyonunun ayrıyeten sırrı ifşa ettiğini anlayamadım…
Fakat hepsi bir yana… Enteresan olan şu:
Aydınlık bile mahkemenin beyan ettiği böyle bir gerekçeye sığınmazken…
Yerinde bir tavırla, “kamu sorumluluğu” icabı yayımladık, derken…
Ülke güvenliği menfaati için haberleştirdik, derken…
Mahkemenin söz konusu görüşü, hukuki olmaktan ziyade politik olduğunu düşündürüyor…
SABAH “BAYAT HABER” DEMİŞTİ AMA…
Nitekim bakın Sabah gazetesi, Can Dündar’ların MİT haberini yayımlaması ardından ne diyor:
(Cumhuriyet’in haberi) “Hem yalan hem bayat çıktı!” (29 Mayıs 2015)
“Yalan ve bayat” haberden “casusluk” çıkarmak da altın çağını yaşayan yargıya nasip oldu!..
Bu arada değinmeden geçmeyelim…
Sabah'ın kendi haberini unutup, şu aralar “casusluk” suçlaması/propagandası yapmasını sorgulamanın alemi yok…
Dün Cumhuriyet’in MİT TIR’ları haberini itibarsızlaştırarak etkisizleştirmek, İktidarın işine geliyordu…
Bugün bu: Berberoğlu’yu “Casusluk”tan tutuklatmak!
Aydınlık’a da hatırlatarak bağlayalım…
Demek ki neymiş:
“MİT TIR’ları”nın durdurulmasında, başka güçlerin de çıkarı olabilir…
Hatta faili iddia edildiği gibi ABD/’FETÖ de olabilir…
Onların hesabı başka Aydınlık’ınki başka idi muhakkak…
Açıkladığınız üzere…
Siz (de) “kamu sorumluluğu” ve “ülke güvenliği” namına MİT TIR’ları haberini yayımladınız…
En azından fiiliyatta, acaba bu başka birilerinin (de) işine yarar mı, diye düşünmediğinizi görüyoruz...
Bugün “ABD de aynı şeyleri söylüyor” diyerek sağa sola “Amerikancı” yaftası asmadan önce kendi pratiğinize bakın... derim.
——---
(*) Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasından sonra tuhaf bir savunma yapılır oldu: Can Dündar’ın kitabında yazdığı “CHP’li solcu milletvekili” Berberoğlu, değildi.
O muydu bilemem. Fakat MİT TIR’ları haberini yapmanın gazetecilik olduğunu biliyorum. Casusluk ise hiç değil.
Bu nedenle, o “Solcu milletvekili” kim tartışması, ortada bir “suç” var iddiasını peşinen kabul eder görüntüsü veriyor.
Sanki sahibi aranan bir “suç” var da “suçlu” kim tartışması yapılıyor...
İktidarın manipülasyonuna kapılmanın alemi ne!
- 'Zamanın Ruhu' söyle bize: Sputnik’ten Sabah’a; grev kırıcıları ne yana düşer, bizim eski Beko İşçisi Kamber ne yana?.. 30 Eylül 2023 04:17
- ‘Beşli Çete’nin Nihat Özdemir’i ile İbrahim Çeçen Akbelen’de hayatı katlediyor ey insanlık… Desek, hedef mi göstermiş oluyoruz?.. 29 Temmuz 2023 04:40
- Muhasebe aynasına bakarak iğneli fıçıda dertleşme yazısı: Anlatılan sizin de hikayeniz olabilir mi? 18 Temmuz 2023 04:10
- Soner Yalçın’a Sözcü’deki okuru da sormalı: Kılıçdaroğlu’nu elimine etme karargahı olarak gösterilen, RTE’nin “Eski Özel Kalem Müdürü” Hasan Dağcı’nın yalısını yurt edindiğin iddiası doğru mu? 06 Mayıs 2023 04:38
- "Kılıçdaroğlu kazanamaz" yargısına iman ederek "millet"i devirmeye kalkmak, muhalefeti bölerek "Erdoğan kazansın" demenin Akşenercesi olur!.. 04 Mart 2023 04:22
- Atacağım hiçbir başlık, bu alengirli işleri izah edemez, isterseniz buyurun bir de siz deneyin… 24 Aralık 2022 04:48
- Otopsi Masası Raporu 2: Hulki Cevizoğlu gibi ikametgahını Saray’ın Bekçi Kulübesine aldıran ‘Ulusalcılar’ bakın kime benziyor… 10 Aralık 2022 04:27
- Otopsi masası raporu: Ahmet Hakan "gereğini yapıyor" olmanın gözünü çıkarırken, "yayın yasağını savunan genel yayın yönetmeni" olarak tarihe geçti 03 Aralık 2022 03:32
- Embedded Cüneyt (Özdemir) "Z Kuşağı"nı Saray'a "iliştirme" mesaisinde 03 Eylül 2022 04:20
- Halkı, basın özgürlüğü mücadelesiyle dayanışmaya çağırdığımız destek kuvveti saymakla yetinmeyelim… Medyanın demokratikleştirilmesi mücadelesinin kurucu öznesi, ikinci asli ayağı olarak örgütlemeyi tartışalım… 13 Temmuz 2022 04:40
- Rasim O. Kütahyalı herhangi bir devlet kurumunun elemanı mı? Değilse, neden ‘devletin bazı kurumlarındaki üstadlarımız’ diyor? Kim bu üstadları? 07 Haziran 2022 04:10
- İmamoğlu otobüsü devirdi – 2: Sol muhalefetin huzuruna Özkök ve Alçı ile çıkmanın, Cem Küçük ile ‘sivil ölüm’ mahkûmu 'Barış akademisyenleri’ni ziyarete gitmekten ne farkı var!.. 17 Mayıs 2022 00:06