12 Temmuz 2017 00:15

CHP ile tamam da… Nereye kadar abiler!?

CHP ile tamam da… Nereye kadar abiler!?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Gezi İsyanı…

7 Haziran Seçim sonuçları…

Adalet Yürüyüşü… Ve nihayetinde devasa Adalet Mitingi…

Farklılıkları sıralanabilir…

Benzerlikleri de…

Ancak… Ötesi bir yana, üçünün altı çizilesi ortak noktası:

AKP diktasına yeter be! çekilmesi…

Tabii bir de şu:

Psikolojik üstünlüğün/iktidarın muhalefete geçmesi...

Siyasi iktidarı zorlaması…

Tarih der ki…

En ağır yenilgiler dahil… Hiçbir şey boşa gitmez…

Hiç olmazsa, biriktirir…
Gezi İsyanı ve 7 Haziran seçim sonuçları da öyle oldu…

Fakat sonuçları malûm…

‘Gezi’ Türkiye’nin en uzun, en yaygın ve kitlesel militan halk hareketi olarak tarihe geçti…

7 Haziran Seçimi sadece AKP’yi gerileterek İktidarı sendeletmesiyle, muhalefetin son yıllardaki ikinci göz ağrısı oldu…

‘ADALET’İN SONU BENZEMESİN

Lakin bana kalırsa daha mühimi, 7 Haziran’da sanırım ilk kez, Fırat’ın batı yakasındaki laik demokrat seçmenin HDP’ye oy vermesi oldu…

Milliyetçi-Şoven kuşatmayı yararak, Kürt muhalefeti ile yanyana gelme cüret ve basireti göstermesiydi; vurgulanması gereken…

Nitekim, AKP ve tüm aparatlarıyla devletini en çok bu ürküttü:

Kürt muhalefeti ile CHP tabanını da kapsayan, laik demokrat kitlenin, giderek ulusalcı kalabalıkların Kürt muhalefeti ile -icabında- yan yana gelebilmesi…

Ha tabii bir de 7 Haziran Seçimi sonrasını, “istikşafi’ kelimesini günlük kullanımımıza sokmasıyla hatırlayabiliriz…

AKP, icat ettiği “istikşafi görüşmeler” ile CHP’yi tanımaya çalışarak ketenpereye getirdikten sonra, tek başına iktidarını muhafaza etmişti..

Bahçeli ve Baykal’ın ve sairelerin AKP’ye destek mahiyetinde Saray nezdindeki atraksiyonlarını geçiyorum… da…

Adalet Mitingi’ni yazacaktım, ben buralara neden girdim de çıkamıyorum?

Eski defterleri karıştırmanın alemi ne?

Sonu benzemesin, diye…

Adalet Yürüyüşü ile başlayan toplumsal dalgalanmanın, Gezi ve 7 Haziran gibi geri çekilme ile sonuçlanmasın… diye daldım yakın tecrübelere…

YÜRÜRKEN KONUŞMAK…

TARTIŞIRKEN EYLEMEK…

O hale soru şu:

CHP, Kılıçdaroğlu’nun liderlik ettiği ‘Adalet’ eylemliği sürecinin hayırlara vesile olması için ne ve nasıl yapmak gerekiyor?

Şimdiden sağlanan kazanımları korurken daha ileriye taşımak, kökleyerek kurumsallaştırmak için tutulacak yol ve yordam-lar ne olmalı?..

‘Adalet’in, mesela Gezi’nin akıbetine uğramaması için kim(ler) nasıl davranmalı?

Sorular çoğaltılabilir… çoğaltılmalı…

Tabii cevaplar da… Tartışılır… Tartışılmalı…

Fakat sadece tartışılır ise eyvah ki eyvah…

Öyleyse…

Yürürken konuşmayı… Tartışırken eylemeyi öğrenmeli/hatırlamalı ve becermeliyiz…

‘Adalet’li dirilişin, Gezi ve 7 Haziran ile aynı sonu kader addetmemesi için galiba düstur edinilmesi gereken tarz ve duruş bu…

‘Duruş bu’ ama durmak değil yürümek…

‘Adalet’ yürüyüşünü, toplumsal muhalefet bileşenlerinin ortaklaşmasını sağlayacak içeriğe kavuşturarak kampanyaya dönüştürmek şart!

‘Nasıl’ını ben de tartışamaya devam edeceğim.

Şimdilik şunu ilave etmekle yetineyim:

CHP öncülüğünde başlayan süreç sadece CHP’nin hüsnüniyetine bırakılmamalı…

Elbette dağıtıcı rol oynayacak, inisiyatif, öncülük kavagsına tutuşmaktan, kısır tartışmalara girmekten bahsetmiyorum...

Ortak yürümenin, yol arkadaşlığı hukuku içinde sosyalistler de devrede olmalı…

Sadece katılımcı değil, çoğaltıcı olmalı… Adalet yürüyüşünü fışkırtan, Kılıçdaroğlu’nu yollara vuran toplumsal dinamiklere yaslanarak, devrimciler misyon üstlenmeli…

Demokratik muhalefet ağını örmeli…

Hayır, yoksa sorarlar…

Madem CHP’den bekleyeceğiz toplumsal muhalefeti örgütlemeyi, devrimcilere… Onca sosyalist örgüt, parti ve inisiyatiflere ne lüzum var?

Kimseye haksızlık etmek istemem…

Arazide koşturanların emeğini yok saymak da akıl vermek de haddim değil…

Lakin haksız mıyım, söyleyin…


SÖZDE SABAH

Sabah’tan kasıt Sabah Gazetesi…

Sizce de başlık saçma değil mi?

Tabii ki…

Tıpkı Erdoğan’ı takiben Sabah’ın “Sözde Adalet yürüyüşü” demesi gibi…

En az o kadar...


“MAL MAL” BAKA KALANLAR

Ersoy Dede, Saray’ı  medya mürettebatından…

Görevi icabı Adalet Yürüyüşü’nü tehdit ederken, şöyle yazdı (1 Temmuz 2017):

“TEM’de, İzmit-Körfez turnikeleri yakınlarında ve Derince geçişindeki Bölge Trafik Müdürlüğü önünde bir de D-100’den TEM’e giriş Dilovası’nda çizgiyi çekerler..”

Verdiği adres, ‘Adalet’çilere saldırının adresi…

Temenni mi, yoksa planmıydı,kestiremiyorum…

Hoş… Bu kadar detay, dikte edilmiş, sipariş yazıyı akla getirmiyor değil…

Fakat şu ifade Saray’ın lejyoner kadrosundan Ersoy Dede’nin olmalı:

“Oradan ‘mal mal’ bakarsınız Maltepe’ye doğru…”

Galiba cüret edemediler, Dede’ninkiler…

Böyle olunca, şiddet uygulanmayınca, kimsenin burnu kanamadan Adalet kervanı planladığı gibi Maltepe’ye ulaştı…

Ve galiba “Mal mal Maltepe’ye bakan” Ersoy Dede ve saireler oldu…


GÖZÜMÜZ ADALET’E YAN BAKAN ARKADAŞLARDA

Biliyorsunuz… Kılıçdaroğlu’nun başlattığı Adalet Yürüyüşü’ne bazı sosyalist çevreler mesafe koydu…

Muhtelif sebeplere dayanarak ‘neden katılmıyoruz’ açıklamaları yapıldı…

Muhalefet edildi… filan…

Tavır bu olunca, beklendiği gibi, destekçi devrimci ve sosyalistler eleştirildi…

Bu çevrelerle, Evrensel’de Sayın Vedat İlbeyoğlu, peş peşe yayımladığı yazılarda (*) (Selam ‘Korsan Vedo’) tartıştı…

Katıldığım, yerinde izahatlarda bulundu…

Şimdi oralara girmeyeceğim…

Fakaat…   

Tek örgütü DİSK Basın İş’ten ibaret,  yalnız sosyalist de olsam, bahse konu ithamların hedefleri arasında saydım kendimi.

Dolayısıyla beni/bizi devrimci kaygılarla eleştiren, Adalet Yürüyüşü’ne -en azından- şerh düşen arkadaşlara ‘hadi’ deme hakkını kendimde görürüm…

‘Hadi’den maksadım şu:

Galiba Brecht der ya, “Söyleme yap”..

Yapın…

Adalet Yürüyüşü’nün yanlışına düşmeden, onun peşine takılan bize sınıf temelli, sahiden devrimci, komünist eylem çizgisini örgütleyerek gösterin…

Nispet olsun diye değil, sahiden…

------

(*)Misal. https://www.evrensel.net/yazi/79322/en-iyi-yuruyenler-en-one


FETHULLAHÇILAR, DEMOKRATİK

MUHALEFETİN BİLEŞENİ OLAMAZ

Katiyen!

Basit anlatımla… “Düşmanımın düşmanı dostumdur” disturu, ancak çapsız ve ilkesizler içindir…

Devrimciler için asla geçerli olamaz…

Bu girizgah şunun için:

Daha düne kadar Fethullah ve çetesiyle iş tutan AKP ve medya mürettebatı, kendilerince İktidar karşıtlığına ‘FETÖ’ gölgesi düşürmeye çalışıyor…

Muhalefeti ‘FETÖ’ işbirlikçiliği, hatta “Pensilvanya’nın kontrolünde” olmakla itham ediyorlar…

Cevap vermeye bile değmez ama lüzumsuz beyan sayın:

Evet, Fethullahçılar da dün İktidar ortakçısı olduğu AKP’ye muhalefet ediyor…

Sol, sosyalistler ve Kürt siyasi hareketi de…

Fakat bu emperyalizmin aparatı, darbeci, faşist Fethullahçı çete ile AKP karşıtı demokratik muhalefetin ortaklaşacağı anlama gelmez.

Gelmedi…

Adalet Yürüyüşü ile yeni bir eşiğe gelen toplumsal muhalefete ‘FETÖ’ bulaştırmaya kalkmak, ancak psikolojik savaş salvosu olarak değerlendirilebilir…

Toplayın saçtığınız gübreyi, ‘köşe’nize dönün…

KEKEÇ’İ OKURKEN AYDINLIK YAZARI SANDIM…    

Muhalefete ‘FETÖ’ sıçratmaya gayret edenlerden biri de Ahmet Kekeç.

Adalet Yürüyüşü ve müsebbibi olarak Kılıçdaroğlu’na bulaşacak ya…

Star’daki köşesinde döşenmiş geçen gün (10 Temmuz 2017).

Döne dolaşa anlatmak istediği şu:

Adalet Yürüyüşü aslında “FETÖ yürüyüşü”…

Bir de bu:

Kılıçdaroğlu “Ülkesini ve ülkesinin yöneticilerini ‘batılı dostlarına’ şikâyet etti.”

“… ‘batılı dostlarından’ yardım ve katkı istedi.”

Kılıçdaroğlu’nun Avrupa ve ABD’deki bazı gazetelere yazdığı yazıdan bahsediyor…

İlkin “FETÖ Yürüyüşü” sallamasına:

Kılıçdaroğlu’nun mitingde açıkladığı 10 maddenin birincisini  hatırlatsam…

CHP Lideri, “Fetullah Gülen Terör Örgütününsiyasi ayağı ortaya çıkarılmalı ve gerçek darbecilerden hesap sorulmalıdır” diyor desem, işe yarar mı?

Sanmıyorum… Bilmediğinde değil, sağa sola bulaşmak, demagoji yapmak için yazıyor o bunları…

Vaziyet belli… “Batıya şikâyet” meselesine hiç girmenin alemi yok…

Zira orta kendine ait bir fikir, iddia göremedim…

O kadar ki… Kekeç’in köşesini okurken bir ara Aydınlık mı okuyorum, tereddüdüne kapıldım.

Baktım. Hayır. Yanılmamışım. Star’da Ahmet Kekeç’teyim…

Anladım ki Ahmet Kekeç, sıkı bir Aydınlık okuru…

Yürüyüşe, Adalet Mitingi’ne bok atan satırlarını, kalemini Aydınlık’ın  hokkasına batırarak yazmış

Aydınlık’ta yazılanları tekrar etmiş...

Yakışmış.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa