Kimi bilisizler…
İnsan öldükten sonra ancak düşünüldükçe, unutulmadıkça vardır.
Kimileri unutturmağa çalışsalar da, başaramazlar, düşünenler, anımsayanlar var oldukça.
Azra Erhat’ ı, Sabahattin Eyüboğlu’ nu, Vedat Günyol’ u, Halikarnas Balıkçısı’ nı düşünüyorum sık sık bu günlerde…
Benim onları düşünmem kimilerince doğal sayılabilir. Ama ben bu kişilerin herkesçe de hiç unutulmamaları gerektiğine inanıyorum. Çünkü onlar, insanlarımızı birbirine bağlayacak bir kültür yorumu üzerinde çalıştılar. Öyle yaşadılar… Hiç ayrı gayrı bilmeden… Onları yakından tanımış kişilerce, hele şu günlerde, her gün anımsanmaları için, elden gelenin yapılması gerektiğine inanıyorum. Bu bir sorumluluk…
Yoksa boş bırakılmış sandıkları ortalığı kimi densizler almağa çalışıyorlar.
Bilisizliklerine karşın, “ahkam” kesmeğe kalkışıyorlar.
Geçenlerde bir TV izlencesinde Azra Erhat’ın adı geçmiş. Azra Erhat İlyada’yı Fransızcasından çeviresiymiş. Azra Erhat, eskil Yunancayı doğrudan Türkçemize çevirebilen çok az kişiden biriydi oysa. Klasik Filoloji (eski Yunanca, Latince) doçentiydi…
Onunla birlikte çeviri yapmış biri olarak söylüyorum bunları.
Ayrıca derdi ki, (bunu Sappho çevirimizde dile getirdi) eski Yunancayı batı dillerine çevirmek, Türkçeye çevirmekten daha zor…
Diyor ki biri, Azra Erhat eski Yunanca bilmezmiş… (Bilisizliğin bu kertesine ne söyleyeceğini bilemiyor kişi.) Bunu bana Egemen (Berköz) aktarınca şaşırıp kaldım. Çoğumuzun baç ucu betiği olan “Mitoloji Sözlüğü” nü, İlyada’ yı, (A.Kadir ile birlikte), Sappho’yu (benimle birlikte) çevirdi Azra Erhat.
Bana göre onu daha dün yitirdik. Ne çabuk unutuyorlar? Daha doğrusu unutturmağa çalışıyorlar.
Azra Erhat, doğrudan eskil Yunanca’ dan çevirmesine karşın, bildiği öteki dillere nasıl çevrilmiş diye bakar, karşılaştırırdı. Çünkü o kuşak bilime saygılıydı. Bu onlar için bir sorumluluktu.
Yukarıda saydığım kişilere “Anadolucular” denir bilirsiniz. Kimileri de beni onlardan sayarlar. Eksik olmasınlar…
Taşıyla, toprağıyla, suyuyla, havasıyla severler Anadolu’yu… Herkesin de değer bilmezlikten gelmeyip sevmesini isterler. Dil, din, şu-bu ayırt etmeden…
Tanıyıp, bilip sevmelerini isterler…
Sabahattin Eyüboğlu gibi,
“Halkımızın tarihi, tarihimizdir.”
Diyerek…
Kendi adıma onur duyuyorum Anadolulu olmaktan.
O da bizimle onur duymalı.
Bunun için yeterince çalışıyor muyuz? Her işte bunu düşünüyorum.
Yurdumuz bütün yeryüzünce önemli. Hemen bütün kentlerimiz üç imparatorluk görmüş. Hepsinin birikimi var üzerimizde…
Kısa günlerin aymazlığıyla, bozuk gözlerle bakmıyoruz ona.
Bu günlerde onu köpeksiz köy sananlar da bir gün görecekler bunu. O zavallılar değilse bile yanlış eğitimlerle aldatmaya çalıştıkları çocukları…
Evrensel'i Takip Et