Bumerang
Fotoğraf: Envato
Son döviz yükselişi siyasi istikrarsızlıktan genel dünya ahvaline kadar savrulan birçok sebepten kaynaklanmaktadır. Bunların hepsinin şu veya bu oranda yükselişte payı vardır, ancak bir sebep var ki, sanırım kimse ondan söz etmedi. O da, siyasi istikrardan farklı olarak, sahte istikrarın bozulmasıdır.
AKP iktidarının sadakatle uyguladığı IMF-Derviş programıyla döviz baskılı tutulup, burjuvazi üzerinde Demokles’in Kılıcı sallandırılarak, kur riski korkusu altında oy kotarıldı. Kur riski burjuvaziyi o denli kokuttu ki, yeter ki kur yükselmesin de, ülkeye, hukuk sistemine, medyaya ya da üniversiteye ne olursa olsun, cari açık nerelere yükselirse yükselsin vurdumduymazlığı ile iktidarı destekledi. Ne var ki, işlerin bir gün döneceği mukadderdi ve işte o gün geldi. O gün geldiğinde siyaset de burjuvazi de ter dökmeye başladı. Ne diyelim ki!
Türkiye’de gerçekleşen enflasyon, parasını ölçüt aldığımız ülkedeki ya da topluluktaki enflasyonun üzerinde seyrederken dövizi baskılı tutmak ancak yüksek faizle olanaklı oluyordu. Aşırı borçlu bir ülkenin de zaten başka bir şansı yoktur. Yüksek faiz içte yatırımları baskılayıp, gelir dağılımını bozarken, fiyatları denetim altında tutarak iktidara yaşam suyu sağlıyordu. Kısacası bu politika, örtülü iç kanama oluştururken, dışa sahte parıltılar saçıyordu. Bu arada bazı büyük altyapı yatırımları da yabancı firmalara konsorsiyum sistemi ile yaptırılarak, vitrine koyulan her oy malzemesi karşılığında ileriye yönelik toplum borçlandırılarak döviz üzerinde baskı oluşturuluyordu. Var olduğu sanılan döviz aslında ileriye yönelik borçlanmalarla ülkeye arızi olarak giren kaynaktan başka bir şey değildi. Kısacası Türkiye emanet döviz kaynağı üzerinde sörf yaparak düşmemeye çalışıyordu. Garip bir siyasi denge: Yüksek faizle bir yandan içte gelir dağılımını bozmak, bunun telafisi olarak da borçluluk kültürü ile geleceğin geliri üzerine ipotek koyarak yapay bolluk görüntüsü üzerinden siyasette ayakta kalmak!
Ekonomi açısından önemli olan döviz fiyatından çok döviz fiyatındaki şok hareketlerdir. Doların bugünkü seviyesi, enflasyon dikkate alındığında, muhtemelen olması gereken kur değerine yakın görülebilir. Hal böyle olunca burjuvaziyi tedirgin eden dövizin tedrici yükselişi değil, ani fırlamasıdır. Bu durumun iktidarı tedirgin eden yönü ise ekonomide yaşanan şoktan çok, Demokles’in Kılıcı’nın elden gitmiş olmasıdır. Siyasi söylemlerde ölçü kaçtığı zaman içe mesaj verildiği sanılsa da, hiç öngörülmedik bir boşluktan siyaset, daha önemlisi ekonomi yara alabilir. Konu ekonomik sıkıntı olmasa doğrusu ben demokrasi (tabii ki burjuva demokrasisi) adına bu durumdan fevkalade mutlu olurdum. Şöyle ki son döviz şoku, sahte durumu siyasi istikrar olarak algılayarak iktidara destek veren burjuvaziye iyi bir ders vermiş oldu. Burjuvazi şunu anlamalı ki, sahte istikrara yaslanmak gerçek istikrarı dışlamaktır; demokrasiyi körelten çıkarcılık üzerine oynamak, uzun dönemde kendisini hedefe koymaktır. Siyaset açısından da durum aynıdır; siyasetin elinden sahte istikrar şantajının alınması, siyasetçilerin dillerinden düşürmediği halde gerçekte hiç hoşlanmadığı demokrasiye yöneliştir. Kısacası oluşum, siyaset-burjuvazi iş birliğinin bizzat burjuvazi demokrasisi(!) adına çöküşünün resmidir. Ne var ki, yaşanan sıkıntılar ekonomiyi vururken, işsizliğin yükselmesine vesair sıkıntılara da neden olabilir.
Her daim faiz lobisinden söz eden ve faizin indirilmesi için bankalar sistemine azar içerikli önerilerde bulunan siyasilerin bu konularda sesinin çıkmaması iktisat öğretisinin kafalara biraz girdiğinin kanıtı olabilirse, bu da epey bir şeydir! Tasarruf açığı ve buna bağlı olarak dış açığı bulunan bir ülkede siyasi üslup çok önemlidir. Bunlara bir de enerji açığını, teknoloji açığını ve onlardan da önemli olan beyin açığını ilave edip, eğitim politikasını gündeme taşırsak ilerisini göremeyiz. Söyleyecek bir sözüm ve bakacak yüzüm olmadan, tüm eğitimci meslektaşlarımın duygularını paylaşıyorum! Bir zamanlar Türkiye’nin silahlı gücünün ihraç ürünü olduğu ileri sürülürken, ne acıdır ki, şimdilerde de siyasetin kara yüzünü yansıtırcasına kalemli güç yeni ihraç ürünü olarak piyasa çıkmış bulunmaktadır.
- Sistemin sis perdesi: Bütçe tartışmaları 23 Kasım 2024 05:00
- Akılcılığa yöneliş 16 Kasım 2024 04:51
- TÜYAP konuşmaları 09 Kasım 2024 04:25
- Cumhuriyet halk rejimidir, fakat… 02 Kasım 2024 05:08
- Kaos 26 Ekim 2024 03:57
- Kevork Ağabey, müjde, oğlun Nobel aldı! 19 Ekim 2024 04:46
- Siyasi yalan 12 Ekim 2024 05:00
- İktidarın anayasa histerisine şiddetle karşı çıkılmalıdır! 05 Ekim 2024 04:33
- Boğaziçililer günü 28 Eylül 2024 05:07
- Cinayetin siyasallaştırılarak, perdelenmesi 21 Eylül 2024 04:40
- AKP’nin özü netleşiyor 14 Eylül 2024 04:45
- AKP, politikalarını düzeltebilir mi? 07 Eylül 2024 04:56