'Çocuk istismarı'na karşı mücadele
Fotoğraf: Envato
Son yıllarda çocuk istismarlarının toplumda infiale yol açacak biçimde çoğalması ve istismarlara karşı tepkinin toplumsal boyutlar kazanmaya başlaması Hükümeti harekete geçmek zorunda bıraktı.
Ancak bu infiale tepkiler bir yandan “idam talebi”nin yeniden gündeme getirilmesi, öte yandan da Cumhurbaşkanının girişimiyle, “zinaya tekrar ceza getirilmesi” girişimleriyle başka bir mecraya çekilmek istendi.
Tartışmalar sürerken, Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, çocuk istismarını önlemek için hazırlanan yasa taslağına ilişkin çalışmaların “çocuk istismarını önlemeye yönelik komisyonda” tamamlandığını, Bakanlar Kurulu’nda imzaya açıldığını ve kısa sürede Meclise getirileceğini açıkladı.
Hazırladıkları yasa tasarısında,çocuğa cinsel istismarda cezaları artırdıklarını vurgulayan Akdağ; “Burada herkesin üstünde ısrarla durduğu konulardan bir tanesi cezalar konusu. Cezalar ağırlaştırılıp özellikle çocuklara bildiğimiz o ağır tecavüz vakaları ve öldürme vakaları bu kısımlarda ciddi ağırlaştırma getiriyoruz...” dedi.
Akdağ, halk arasında “hadım edilme” olarak bilinen ceza uygulamasının da taslakta yer aldığını belirtirken, “tasarıda zina ile ilgili bir düzenleme olmadığını” da sözlerine ekledi.
HÜKÜMET SORUNU SAPTIRIYOR
Akdağ’ın açıklamalarından anlaşılmaktadır ki;Erdoğan-AKP Hükümeti, “idam tartışması” ve “zinayı suç sayma” girişimleriyle yaptığı saptırma konusunda, kadın örgütlerinden ve genel kamuoyundan gelen tepkiler sonucunda geri adım atmak zorunda kalmıştır.
Ancak Hükümetin, bütün gürültülü açıklamalarına karşın, çocuk istismarını önleyecek, çocukları istismardan ve istismarcılardan koruyacak, sağlıklı nesiller yetiştirilmesine dayanak olacak bir düzenleme yapma noktasına geldiğini söylemek ne yazık ki olanaklı değildir.
Tersine bu taslakla Hükümetin geldiği yer; istismarı önlemeyi değil, “ağır cezalar vererek” istismarcıyı cezalandırmakla sınırlıdır.
Hükümet bu tasarıyla çocuk istismarına karşı mücadeleyi;
-İstismarcılara verilen hapis cezasının ağırlaştırılması,
-İstismarcıların “hadım edilmesi”,
-İstismarcıların cezaevinden çıktıktan sonra da takip edilmesi, çocuklara yakın olacakları işlerde çalışmalarının yasaklanması gibi, çocuk istismarcısının suçu işledikten sonra cezalandırılması üstüne kurulu bir düzenlemeye indirgemeye çalışılmaktadır.
ASIL AMAÇ ÇOCUKLARI İSTİSMARDAN KORUMAK OLMALI
Oysa çocuk istismarının kamuoyu gündemine gelmesinden beri (yıllardır), hekimler, toplumbilimciler, psikologlar, eğitimciler, hukukçular, ilgili her bilim dalından uzmanlar; görüş ve önerilerini çeşitli yollarla gündeme getiriyorlar. Ve neredeyse bütün bu “uzman” kişi ve çevrelerin ortaklaştığı nokta; “istismarcıların daha çok ağır cezalarla cezalandırılması” değil, “istismarın önlenmesi, çocukların istismarcıdan korunması ve bütün bunlara karşın istismara uğramışsa, çocuğun tedavisi için gereken tıbbi ve hukuki yardımların sağlanması” üzerine odaklanmaktadır.
Hükümetler, elbette yasaların caydırıcılığını artıracak düzenlemeleri de gündemlerine alabilirler. Ama bunlar, asıl önlemler alındıktan sonra etkili olabilecek şeylerdir.
Çocukların istismardan korunması için yapılan tartışmaların üstünde birleştiği önlemleri; SES Genel Merkez Yöneticisi Psikolog Aylin Akçay, geçtiğimiz cumartesi günü çıkan Ekmek ve Gül dergisinde çok anlaşılır biçimde ortaya koydu.
Akçay; bu önerileri beş başlık altında toplamış,
Bu başlıklar yaklaşık olarak şöyle:
1-) İstismarı önlemek esas alınmalıdır.
2-) İstismarı fark edebilecek bir izleme sistemi kurulmalıdır.
3-) İstismara uğrayan çocukların iyileştirilmesi için; ciddi bir uzman müdahalesi, bu yönde kurumsallaşma ve imkanlar sağlanmalıdır.
4-) İstismara karşı mücadele eden kurumların koordineli olarak çalışmaları sağlanmalıdır.
5-) İstismarda sorumluluğu olan herkesten hesap sorulabilmelidir.
ÇOCUK İSTİSMARI İDEOLOJİK-KÜLTÜREL İKLİMLE BAĞLANTILI
Çocukların istismardan korunmasına dair alınması gereken önlemleri, Hükümet ve onun yüksek maaşlı bürokratları, danışmanları, başdanışmanları bilmez mi?
Elbetteki bilir. Ama onların bunu bilmeleri, gerekli önlemleri alacakları anlamına gelmiyor. Çünkü çocukların istismarı; “kadın cinayetleri”nde olduğu gibi 16 yıllık AKP iktidarı boyunca artan bir “suç” olarak, muhafazakar toplum inşasının propaganda ikliminde yaygınlık kazanan “suçlar”dandır. Bu suça bulaşanların, eğitim alanı başta olmak üzere, arkasında siyasi destek kurumlarıyla bağlantılı kişiler tarafından yapılması ise bir rastlantı olamaz. Tıpkı, çocuk istismarına cevaz veren fetvaların; cemaat, tarikat çevrelerinde ısrarla gündemde tutulması gibi. Tıpkı 6 yaşındaki kız çocuklarının 25 yaşında yetişkin erkeklerle nikahlanmasına izin veren fetvalar çıkarılması gibi!
Sorunun diğer bir önemli yanı da, çocuk istismarı konusunun sadece kadın örgütlerinin sorunuymuş gibi davranılmasıdır. Oysa bu sorun toplumumuzun geleceği sorunudur ve istismara uğrayan çocuklar, kadınların olduğu kadar erkeklerin de çocuklarıdır.
İLERİCİ DEMOKART GÜÇLERİN SICAK GÜNDEMİ’ OLMALI
Çocuk istismarı konusu bir sistem sorunudur. Bu sorun aynı zamanda ülkedeki ideolojik-kültürel-siyasi iklimin değiştirilmesi mücadelesinin de önemli bir parçasıdır. Dolayısıyla demokrasi güçleri, sorunu laik demokratik Türkiye mücadelesinin bir unsuru olarak ele aldıkları ölçüde, mücadelenin ilerlemesi kolaylaşacaktır.
Bu yüzden çocuk istismarına karşı mücadelenin önemli dayanaklarından birisi de; iktidarın oluşturduğu ideolojik-kültürel-siyasi iklime karşı mücadele olmak durumundadır.
Bu hafta TBMM Genel Kurulu’na gelmesi beklenen tasarının, çocukları istismardan koruyacak talepler içeren bir yasa olarak çıkması için mücadele, elbetteki önemlidir. Ama öte yandan; -yasanın nasıl çıkacağından bağımsız olarak- “çocukların istismarına karşı mücadele”, günlük mücadelenin önemli bir unsuru olarak kadın çevreleri kadar ilerici demokrat çevrelerin “sıcak gündemi” olmak durumundadır.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00
- Öncesini unutmadan seçimden sonrası! 04 Kasım 2015 00:52