12 Haziran 2018 00:20

‘Millet kıraathaneleri’, AKP’nin ‘Halk Evleri’ olmasın!

‘Millet kıraathaneleri’, AKP’nin ‘Halk Evleri’ olmasın!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Erdoğan, son günlerde “millet kıraathaneleri” kuracağı vaadini öne çıkarınca, gerek muhalifler gerekse sosyal medyada bu vaat alay konusu yapıldı!

Elbette AKP propagandası, akla gelen/gelmeyen her konuyu seçim rüşveti olarak kullanmaktan çekinmiyor; “bedelli askerlik”, “af” gibi son dönemde karşı olduğunu söylediği konularda bile! Bakıyor ki bundan da bir miktar oy sağlanabilir; eski söylediklerini, hatta sabah söylediklerini akşam tekzip etmekte bir sakınca görmüyor.

“Netameli” görünen konularda bile Erdoğan, “Yok canım biz karşıyız dediysek bunu şimdi (birkaç hafta için) söylerdik. Yoksa 24 Haziran’da bir kazanalım bunları da ele alacağız!” noktasına geçerek, “Seçimde beni seçerseniz bunları yapacağım” diyor.

Bu yüzden de ilk bakışta işsizlere, gençlere rüşvet verir gibi algılanan “Millet kıraathaneleri açma” vaadi de, bu ölçüsüz rüşvet kategorisinden biri olarak algılanıp kalıcı sonucu olamayacak türden vaatlerden birisi gibi görülüyor.

KIRAATHANE DEĞİL İDEOLOJİ MERKEZİ AÇILMAK İSTENİYOR

Geçtiğimiz hafta, Hatay’da yaptığı konuşmada Erdoğan; “Millet Kıraathaneleri kuracağız. Bunu Bay İnce yanlış anlayabilir. İskambil oynanan değil, kitaplarla döşeli, içeride kahvesi, keki olacak. Gençlerimiz yaşlılarımız gelecek. Hem kitabını okuyacak, hem kekini alacak, çayını kahvesini alacak; ücretsiz olacak. Yani buralar adeta hayata ruh katacak ruh. 24 saat açık olacak...” diyerek yeni “projesini” ilan etti. Sonradan Erdoğan “millet kıraathaneleri”nde parasız olarak yararlanılacak imkanlara “interneti” de ekledi.

Ülkedeki işsizliğin geldiği boyutu, genç işsizliğin yüzde 20-25’lere dayandığı, emeklilerin kahve köşelerinde zaman tüketildiğini gören muhalefet de; kurulacak “kıraathanelerin”  bir “oyalama mekanı” olacağından yola çıkarak ve “kekli kahveler” üstünden çeşitlemeler yaparak, Erdoğan ve AKP’yi “ti”ye alan bir karşı propaganda başlattı.

Herhalde bu mekanlara bilinçli olarak; bir yanıyla işsizliğin de farkında olarak “kahve”yle özdeşleşen bir biçiminde, ama öte yandan da “kitap okunan yer”(*) anlamı da olan “kıraathane” denmiştir.

Öte yandan “millet kıraathaneleri” iddiasının, bir oyalama mekanı vaadine indirgenmesi, özellikle de “Eski statların yerine millet parkı yapacağız” iddiasıyla birleştirilerek sunulması, bu mekanların bir dinlenme, hoşça vakit geçirme, oyalanma merkezleri olacağı intibaını uyandırmıştır. Ama sözü edilen mekanlar, “Keşke öyle olsa”, “Ne olacak millet boş vaktini böyle faydalı yerlerde geçirir” denilerek geçiştirilecek türden değildir. Hele de “kekli kahveler” denerek üzerinden atlanacak mekanlar hiç değildir. Tersine  “millet kıraathanesi”  girişimini, “tek parti rejimini”nin “sivil ayağı” olarak, AKP’nin ideolojik-kültürel amaçlarının en önemli dayanaklarından birisi olarak değerlendirmek gerçeğe daha yakın olur.

Aksi halde; AKP’nin “tek parti tek adam rejimi”ni ve ona bağlı olarak geliştirilen “muhafazakar toplum” ve “Dindar nesiller yetiştirme” iddialarını fazlasıyla hafife almış oluruz.

ERDOĞAN ‘TEK PARTİ’ DÖNEMİNDEN İLHAM ALIYOR

Söylemine bakarsanız, Erdoğan’ın en çok eleştirdiği, hatta nefret ettiği dönem tek parti dönemidir. Ama Erdoğan, “tek parti rejimi” doğrultusunda attığı her adımda “CHP’nin tek parti dönemi”nde attığı adımları örnek almaktadır. Ama elbette tersine bir doğrultuda!

Bugün söz konusu olan “millet kıraathaneleri projesi”, tek parti döneminin “halk evleri projesi”ne benzemektedir.

Ancak “halk evleri”, dini bağnazlığa karşı kurulmuştu ve dinsel gelenekçi toplum yaşamındaki derin etkileri kırmak için modern, seküler bir yaşam anlayışını geliştirmeye çalışmıştı. Halk evleri elbette “Yukarıdan bir girişimle” kurulmuştu. Hedefi de müzik, moda, modern giyim-kuşam, tiyatro, meslek edindirme kursları, kadınlara iş öğretilmesi, okuma-yazma eğitimi, kitap okuma alışkanlığının geliştirilmesi... gibi o dönem için çok önemli olan amaçları gerçekleştirmekti. Bu yüzden de cumhuriyet tarihinde halk evleri, olumlu rol oynayan kurumlar olarak akılda kalmıştır.

Erdogan-AKP iktidarı ise; modern, seküler yaşam ve batı kültürüne yönelik atılan adımları geriye çevirmek, dini-muhafazakar değerlerin toplumsal yaşamın her alanına nüfuz etmesini sağlamak için (Muhafazakar toplum inşasının bir dayanağı olarak) “millet kıraathaneleri projesini” devreye koymuştur. Elbette bu proje de “yukarıdan bir proje” olarak gündeme gelmektedir; cumhuriyetin ilk döneminde ileriye doğru atılmış adımların geriye doğru çekilmesi için yapılan girişimlerin bir dayanağı olarak!

‘KIRAATHANE’Yİ ‘KEKLİ-KİTAPLI KAHVE’ OLARAK GÖRMEK, POLİTİKLİKTİR

Yani “millet kıraathaneleri projesi”, “tek parti tek adam rejimi”nin kültürel-ideolojik değerlerinin geniş emekçi sınıflar içinde yayılmasını sağlamak için ortaya atılmış bir projedir. Çünkü Erdoğan-AKP iktidarı, muhafazakar toplum inşası karşısındaki en önemli direnci, kültürel-ideolojik alanda görmeye devam etmektedir. Kaldı ki AKP’ye oy veren halk kesimlerinde de yaşam tarzına müdahale konusunda rahatsızlıklar vardır.

Peki, Erdoğan’ın Hatay’da söylediklerinden, “millet kıraathaneleri projesi”nin sadece “halkevleri”nin işlevini tersinden yerine getirmek için ortaya atılan bir proje olduğu sonucu çıkarılabilir mi?

Elbette sadece söylenenlerden bu çıkmaz. Ama Erdoğan daha önce de “kıraathaneler modeli”nden söz ediyordu ve bunları toplumun eğitiminin bir dayanağı olarak sunuyordu. Ama eğer söylenenler, ortalığa “Hoşluk olsun”, “Aşırı siyasi gerilim düşsün” diye öne sürülmemişse, ki öyle değildir; bu girişimi toplumu “Dindar nesiller yetiştirme” ve “tek parti tek adam rejimi”nin ihtiyaçları doğrultusunda eğitmenin önemli bir girişimi olarak görmek gerekir. Aksi bir değerlendirme, yani projeyi sözcüğün gerçek anlamıyla sadece “kıraathane açma” girişimi olarak anlamak, aşırı apolitiklik olur.

AKP’NİN AMACINI DOĞRU TEŞHİR ETMEK ÖNEMLİ

Bu yüzden de söylenenleri, seçim kampanyasında sıkışmış olan Erdoğan’ın bir “seçim rüşveti” kategorisinden bir vaat olarak ele almak, “Kekli kahve vadediyor” diye hafife almak çok yanlış olur.

Belki böyle bir tanımlamanın propagandif bir karşılığı olabilir; Erdoğan’ın vadedecek başka bir şeyi kalmadığına dair “kekli kahve” vaadiyle alay da edilebilir. Ama eğer Erdoğan seçimi kazanırsa bu proje halk için çok büyük bir tehdit, halkın ideolojik olarak kuşatılıp istismar edilmesi için çok önemli bir dayanak olacaktır. Dolayısıyla “millet kıraathaneleri projesi”nin esas gayesini halka açıklamak ve AKP’nin getirmek istediği “tek parti” düzeni ile bu proje arasındaki bağı açığa çıkarmak; hafife alınmayacak bir önemdedir.

(*) Osmanlı döneminde, içerisinde gazete, dergi ve kitap gibi basılı yayınları bulunduran ve müşterilerine bunları okuma imkanı sağlayan kahvelere kıraathane deniyordu. O dönemde okuma yazma bilenler az olduğu için kıraathanelerde bir kişinin okuyup ötekilerin dinlediği etkinlikler de düzenleniyordu.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa