Sandık ne sandık
Erken seçim furyası ardından söylenecek çok söz var. Ama sahibinin sesi medyada çalmakta olan davullar duyulması gerekenlerin çoğunu bastırıyor. Yine de seçim furyasında büyükler tarafından oynanan oyunları, bu oyunlarda kullanılan temel kavramları gözler önüne sermek gerekiyor. Seçim furyasında en sık kullanılan sözcükleri, terimleri, kavramları bulmak artık gayet kolay. Herhangi bir arama motoruna başvurmak yeterli.
Çok sık kullanılan sözcükler içerisinde en ilginci sandık! Bu sözcük büyüdükçe büyüdü, yayıldıkça yayıldı. Sandık sanki büyülü, sihirli bir kutu. Sanki bu kutudan 4-5 yılda büyülü, sihirli bir şeyler çıkıyor.
Seçim öncesi kullanılan kalıpların çoğu şöyle: Sandıktan ne çıkacak? Sandıktan ne çıkar? Sandıktan ne çıktı? Sandıktan kim çıkacak? Kimler çıkar? Seçim ardından kullanılan kalıplar da farklı değil: Sandıktan ne çıktı? Hangisi çıktı? Kim çıktı? Kim çıkmadı?
Ama belli ki, bu büyülü, sihirli kutudan beklenmeyen şeyler de çıkıyor. Arama motorlarındaki kalıplar öyle gösteriyor: Sandıktan fazla oy çıkarsa! Sandıktan fazla oy çıkarsa, ne yapmak gerek? Sandıktan fazla oy çıktı...
Sandık ne büyülü, ne sihirli bir kutuymuş, meğer! Büyük adamlar büyük laflar ederken, sandıksız konuşmuyor. Sandık da, sandık! Sandık aşağı, sandık yukarı... “Biz her istediğimizi yaparız çünkü sandıktan çıktık!” diyorlar. Sen neymişsin sandık!
Devletin tepelerindeki büyükler, sandık sevdalısı siyasetçiler konuşurken, çocukların üretebilecekleri türden sandık tekerlemeleri aklıma geliyor. Belki ürettiler bile ama duyulmadı. Ne de olsa, ülkede sandık tekerlemelerini pek hoş karşılamayacak bir rejim ve bu rejime uygun sahibinin sesi medya kuruluşları var.
Çocukları korumak adına tekerlemelerini bir yana bırakalım. Bir Ege türküsüne kulak verelim. “Sandık Üstünde Sandık” adlı türküye: “Sandık üstünde sandık / Aman efeler yandık / Düşünmeden söz verdik / Biz sizi adam sandık!” Sonrası daha da vurucu: “Çevresi saçaklı / İşte geliyor, elleri bıçaklı!”
İçerik gayet güncel. Sandık üstünde sandık; her yerde sandık. Yıllar boyu söylediklerini bir güzel yalayıp yutup, yerden yere vurdukları adamla ittifak peşine düşenler, seçim öncesi Alaattin Çakıcı’yı ziyaret edenler de sandıktan çıktı. Ellerinde silahlar sandıkları basanlar da sandıktan çıktı. İşte geliyorlar, elleri silahlı...
Şaşılacak bir şey yok çünkü sandık böyle bir şey. İçine ne konulursa, içinden o çıkıyor. Mühürsüz oy konulursa, mühürsüz oy; fazla oy konulursa, fazla oy çıkıyor! Düşmanlık doldurulan sandıktan düşmanlık; kin ve nefret doldurulan sandıktan kin ve nefret çıkıyor.
Alaattin Çakıcı’nın gündem olmasına da şaşmamak gerek. Çünkü artık rejim bu çizgide: Çakıcı’yı ziyaret eden biri sandıktan çıkar. Çıkar çıkmaz da bir gazete ilanıyla gazetecileri hedef gösterir. Çakıcı bizzat gazetecileri tehdit eder. Yazdığı mektuplar gündem olur, ciddiye alınır.
Türküye dönersek: “Samanlık dolu saman / Aman efeler aman!” Türkiye saman dolu bir samanlık gibi. Ellerinde ve dillerinde ateş taşıyanlar bu samanlığı ateşe vermek peşinde. Rejimin bekası, yani sürmesi için her şey, ama her şey kullanılabilir.
Sandık meselesi böyle. Sandıktan mucize, sandıktan ütopya çıkmaz. Sandıktan durup dururken adalet çıkmaz. Sandık böyle bir şey. İçine ne konulursa, içinden o çıkıyor. Düşmanlık doldurulan sandıktan kardeşlik; kin ve nefret doldurulan sandıktan barış çıkamaz. Demokratik dengeler yok edildiğinde, demokrasi oy atmaya indirgendiğinde sandıktan umut çıkmaz.
Evrensel'i Takip Et