9 Şubat 2019

17 yıllık popülist politikaların ayağa dolanma zamanıdır!

Cumhurbaşkanının çarşı-pazardaki fiyat artışlarına karşı, “Gerekirse fiyatlara ayar çekeriz” demesinden sonra bu “ayar”ın nasıl çekileceği konusunda Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak’ın gereken açıklamayı yapması bekleniyordu.

Nitekim Albayrak, fazla bekletmeden, fiyatların nasıl düşürüleceğini açıklayarak merakları giderdi!

Bir TV kanalında gençlerin sorularını yanıtlayan Bakan Albayrak, “Devlet olarak biz büyük şehirlerimiz başta olmak üzere bu fiyat artışlarını engellemek için önümüzdeki hafta İstanbul’da 50, Ankara’da 30’dan fazla noktada başlamak üzere süreci başlatacağız. Bu adımı hızlı bir şekilde atıyoruz, atacağız” diye konuştu.

Son haftalarda fiyat artışlarından kendileri dışında herkesi; aracıları, tefecileri, kabzımalları, nihayet tüm esnafı fırsatçılıktan “vatana ihanet”e kadar her suçla suçlayan Erdoğan ve öteki yetkililere, bir katkı da Albayrak’tan geldi.

Albayrak ayrıca, “Sebze-meyvede maliyet, taşıma zincirinden dolayı yüzde 30 artıyor” diyerek tartışmayı zenginleştirdi!

TAŞIMA MALİYETİNİN YÜZDE 30 ARTMASINDAN KİM SORUMLU?

Bakan Albayrak net rakam verdiğine göre, taşıma zincirinin, maliyeti yüzde 30 artırdığını inceletmiş olmalı.

Bu yüzden sormaya en sondan başlayalım:

Meyve ve sebze fiyatlarındaki artışın yüzde 30’unun taşımacılıktan geldiği başka bir dünya ülkesi var mıdır?“Devletin, milletin cebinden beş kuruş çıkmadan bu köprüleri, yolları yapıyoruz” diye böbürlenilen ve ama gerçekte “Deli Dumrul projesi” olan yatırımların, taşıma fiyatlarının artmasında önemli bir rolü yok mudur?Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkede en pahalı taşımacılık olan kara yolu taşımacılığında ısrar edilmesi, demir yollarında sadece hızlı tren yatırımlarına önem verilmesi, pahalı taşımacılıkta belirleyici bir öneme sahip değil midir?Dışa bağımlı enerji politikalarında ısrarın, taşımacılığın bu ölçüde pahalı olmasında önemli bir rolü yok mudur?Akaryakıta dünyada en yüksek vergi koyan ülke olmanın taşımacılığın böylesi pahalı hale gelmesine etkisi çok önemli değil midir?Bütün bunlar hükümetin ulaşım, enerji ve vergi politikalarıyla doğrudan bağlantılı değil midir?

Açıktır ki, bu soruların her birinin yanıtı “evet”tir ve dolayısıyla “Maliyette taşımacılık zinciri etkisinin yüzde 30 olması”nın sorumlusu taşımacılar ya da belirsiz ekonomik nedenler değil, hükümet ve onun izlediği politikalardır.

‘TANZİM SATIŞ’ ÇOCUKLARIN BİLE GÜLECEĞİ BİR ÖNLEM

Hükümetin, belediyeler aracılığı ile “tanzim satış noktaları” açması ise; her şeyden önce “İşe yarar olma” ve “Akla uygunluk” bakımından bile tartışmalıdır.

Çünkü “tanzim satış noktaları”, ancak bir işleve sahip olacaksa anlamlı olabilir. Ama siz İstanbul’da 50, Ankara’da 30, diğer illerde de benzer biçimde tanzim satış noktaları açarak fiyatları düşürebileceğinizi iddia edebiliyorsanız, buna herhalde çocuklar bile güler!

Bırakalım önceki gün bu köşede de söylenen fiyatların arkasındaki gerçekleri, çarşı-pazarda alışverişe çıkan kent nüfusunun önemli bir bölümünü belli sayıdaki “tanzim satış noktası” etrafında kuyruğa sokmanın bile büyük bir izdihama yol açacağı apaçık değil mi?

Pazarda küçük röportajlar yapan bir kanalın muhabirinin, “Tanzim satış noktası fiyatların düşürülmesinde işe yarar mı?​” sorusuna yanıt veren yaşlıca bir kadın, “O tanzim satış noktasına taksiyle gidip gelebileceksem, fiyatın ucuz olmasının ne anlamı kalır ki?​” diye soruyor. Yani tanzim satış noktasına ulaşmak da en az ulaşıp alışveriş yapabilmek kadar önemli.

Yoksa Cumhurbaşkanı ve bakanı, “tanzim satış noktaları”ndan her yere “ring seferleri” mi koyacak?

Burada milyonlarca esnaf ve esnaf ailesinin, giderek üreticinin baskılanmasını bir yana bıraksak bile, “tanzim satış noktaları” bugünkü düzen içende ne “sürdürülebilir”dir ne de “akla uygun” bir çözümdür.

SEÇİMDEN SONRA YENİ VERGİLERİN İŞARETİ

Peki, olan nedir?

Olan şudur: Kapitalizmin krizlerinin sistemin röntgenini çektiğini, derinleştiği ölçüde de MR’ını çektiğini söylüyoruz ya; bu kriz de 17 yılık AKP iktidarının izlediği popülist ekonomi politikalarının MR’ını çekmektedir.

Başka bir söyleyişle; TV kanalları önünde yapılan “yatırım şovları”nın faturasıdır bu son aylarda ortaya çıkan görülmemiş hızda artan fiyatlar.

Başka bir söyleyişle AKP’nin 17 yıllık popülizmi öyle bir aşamaya gelmiştir ki, artık her emekçinin canını yakacak düzeyde fiyatlar olarak ayaklarına dolanmaktadır.

Kriz, bunu açıkça göstermektedir.

Onlar da bunun farkında oldukları için bir yandan krizin faturasını halka çıkarmaya çalışırken öte yandan krizin nedenleri konusunda hedef şaşırtarak, krizin daha yıkıcı sonuçlarını seçim sonrasına erteleyecek kozmetik önlemlerle vatandaşı oyalamaya çalışmaktadırlar.

Ama Bakan Albayrak’ın seçimden sonrası için “kapsamlı bir vergi reformu” müjdesi, seçimden sonra krizin faturasını halka yıkmak için çıkarılacak yeni vergilerin getirileceğinin işaretidir! Bunu da şimdiden söylemiş olalım.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Padişah yetkisi

Padişah yetkisi

Devlet Denetleme Kuruluna verilen sınırsız kayyım yetkisiyle Cumhurbaşkanı, bir talimat vererek kamu kuruluşlarından belediyelere, sendikalardan meslek odalarına ve barolara kadar tüm kurumların yönetimlerini, yargı kararına gerek olmadan görevden alabilecek. Prof. Dr. Metin Günday “Bu bir kayyım yetkisi. Anayasa’ya aykırı” dedi.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Kara Harp Okulu mezuniyet törenindeki kılıçlı yemin nedeniyle 5 teğmen ordudan ihraç edildi.

Evrensel'i Takip Et