AKP’nin durumu bataktaki ekonomi gibi
En başta Erdoğan’ın seçimlerde izlediği yöntem ve taktiklere bakılırsa, AKP’nin durumu vahim! AKP lideri “Sahaya inip bir konuştu mu” her şeyin AKP lehine gelişeceği yaygın bir ön yargıdır. Erdoğan’ın “inandırıcılığını” hiç abartıya kaçmadan en güzel Damat Bey anlatmıştır: “Cumhurbaşkanımız çıksa, şuradan Ay’a kadar 4 şeritli yol yapacağım dese, Vallahi inanırız.” Yani? Ne dese inandırır!
Öyle mi peki? Sn. C. Bşk.’nın aşırı zorlamalarından bir yorum yapmak gerekirse, alakası yok! Sn. C. Bşk. anketlere inanmadığı gibi, onun inandırıcılığında da hiç değilse belirli aksaklık belirtileri görülmeye başladığı söylenmeli.
Kriz çok şeyi değiştirdi. Boş mideler dönüştürücüdür!
Önce durup dururken “beka meselesi”ni gündeme getirdi. Memleketin yıkılması ya da bölünmesi tehlikesi mi var? Herhalde yok! Darbe girişimi püskürtüldü ve aralıksız tutuklamalarla darbecilere aman verilmiyor. Bizzat Savunma ve İçişleri Bakanları PKK’nin da ciddi ölçülerde geriletildiğini ve en azından eskisi kadar bir tehdit oluşturmadığını ileri sürüyor, “Kandil’e ilerliyoruz”diyorlar. IŞİD deseniz, önemli ölçüde bertaraf edildi. Yeni bir Gezi ihtimali şimdilik görünmüyor. Yakın bir devrimin de koşulları olgunlaşmış değil. Kim yıkacak ya da bölecek memleketi öyleyse?
“Beka meselesi”nin bunca gündem edilmesinin durumu olduğundan farklı gösterip milli duyguları galeyana getirerek oy derlemeye yönelik olduğu ortada. Zaten anketler de bu yöndeki abartının halkta bir karşılığı olmadığını gösteriyor.
Aslında evdeki hesap çarşıya uymadı. Yoksa, Suriye’de yeni bir harekatla milliyetçi rüzgarlar estirilip desteğin artırılacağı varsayılmakta, “Bir gece ansızın gelebiliriz” denmekteydi. “Fırat’ın doğusu”yla “Mümbiç”in lafı çok edilmişti. Ama olmuyordu. Rusya’nın Amerika’ya karşı kullanılmasının sonuna gelinmiş, bu taktik artık işlemez olmuştu. “Beka meselesi” oluşacaksa buradan oluşacaktır. En kötüsü arada sıkışıp kalmaktır ki, oldu olacak hale gelmiştir.
Milliyetçilik gazı verilemeyince, “beldeki” ikinci silaha el atılmış, inançlarla oynamaya yüklenilmiştir. Ülke bugüne kadar ikisiyle iyi kötü idare edilmiştir. Urfa AKP Vekili Gülpınar: “Allah bize oy verdiğiniz için mahşerde size hesap sormayacak” noktasına vardırmış, ardından Sn. C. Bşk. ezana el atmıştır: “Bayrağa ve ezana tahammülü olmayanların ittifakıyla girdiğimiz bir seçim süreci var. Bunların tek ittifakı ezan-bayrak düşmanlığıdır.” Öyle midir? Memlekette ezan düşmanlığı yapan mı vardır? Belki böyle düşünen birkaç aklı evvel olabilir, ama Sn. C. Bşk., üstelik Saadet Partisini de katarak karşısındaki ittifakı böyle niteliyor! Olacak şey değil.
Sn. C. Bşk. muhalefeti “terörist”likle de itham etmekten kaçınmadı!
Sürekli HDP’yi kriminalize ediyor ve muhalefet cephesini de HDP üzerinden “terör”le suçluyor. Oysa HDP yasal bir parti olduğu gibi CHP-İYİ Parti HDP ile ittifak yapmış değil. C. Bşk. hatta ülke çapında her yerde tek başına seçime giren Saadet Partisini de HDP ile ittifak yapmış gibi gösteriyor. Hiçbiri gerçek değil!
“Terör” tartışması dolayısıyla Meral Akşener’i hapisle tehdit etti: "Şu anda birileri cezaevinde süre dolduruyor. Hanımefendinin kaçacak deliği de yok. Çünkü milletvekili de değil. Onunla hemen hesaplaşacağız.”
Belli ki Sn. C. Bşk. seçim sonuçlarını lehine görmüyor ve tehdide de başvurarak geriyor. Sadece o da değil, İçişleri Bakanı örneğin. Onun germeyen tek cümlesi yok. Yavaş gibileri sıkıştırmaya çalışıp, “‘Sezgin Tanrıkulu’dan ve onun gibi milletvekillerinden nefret ediyorum’ desinler” diyor örneğin.
Ve Sn. C. Bşk. bir diyorsa “yandaş” medya elli diyor. Ya da o “vur diyorsa” yandaşlar “öldürüyor”! Zaten tamamen eşitsiz bir seçim yaşanıyor. Devrimi ve devrimcileri bir yana bırakın, burjuva muhalefet hakkında kırk yalan uyduruluyor. Yandaş medya yalan makinesi olarak çalışıyor. TRT, yaklaşık 10 misli eşitsiz davranıyor.
Zor seçim olacağı ortada. Anketler güvenilmez bulunuyor! Dolayısıyla sandıklar da. Hem yerleri hem içindeki pusulalar epey değiştirilecektir. Yetmezse? Tehditlere boşuna baş vurulmuyor. Oradan yürüme eğilimiyle “Oynamıyorum” denmesi ve 7 Haziran gibi seçimin sayılmaması sürpriz olmaz.
Evrensel'i Takip Et