Tek adama sınırsız ve sınıfsal yetki yasası
Şimdi Meclisin gündeminde olan ve Savunma Bakanı Akar’ın “Bayramdan önce çıkacak” dediği yeni askerlik yasası, birer birer maddeleri açısından bakıldığında “Olsun, ne olacak. Sanki önceki daha mı iyiydi?” gibi karşılanabilirse de durumun pek öyle olmadığı apaçıktır. Çünkü bu yasayla; “tek parti tek adam yönetimi”nin ve onun bölgede “yayılmacı”, gerilimleri büyüten, halklara rejim dayatan politikalarının askeri alana yansıması amaçlanmaktadır.
Dün bu köşede sorunun bu yanını ele almıştık.
Kuşkusuz yasanın her maddesini bu amaç açısından değerlendirmek, olup bitenin anlaşılması bakımından önemlidir.
Ancak bugün burada, düzenlemenin iki maddesi üstünde tartışacağız:
1) Bedelli askerlik.
2) Cumhurbaşkanına, bazı kişileri askerden muaf tutma yetkisini yeniden düzenleyen madde.
BEDELLİLİK ARTIK BİR ‘SINIF STATÜSÜ’DÜR!
Meclis gündeminde olan yasa tasarısına göre; “bir aylık temel eğitimi”ni bitiren herkes, geri kalan beş ay daha (toplam altı ay) “Zorunlu askerlik yapmak” durumundadır.
Ancak burada bir istisna var ki o da şu: “Bedelli olarak askerlik yapmak” isteyenler, bir aylık temel eğitimden sonra, “Parasını ödeyerek”, ilk bir ayın arkasından terhis edilecek!
Burada yapılan değişiklik önemsiz değildir. Çünkü daha önceki “bedelli askerlik”, “ihtiyaç fazlası” gerekçesi ve belirli bir yaş sınırlaması olan, taksitlendirme, kredi olanağı gibi çeşitli seçeneklerle ödeme kolaylıkları da içeren bir uygulamaydı.
“Yeni askerlik” düzenlemesinde bu konuda yapılan iki önemli değişiklik var. Birincisi “bedelliliğin” sürekli olmasıdır. İkincisi ise “bedelli miktarının” bir emekçinin ödeyemeyeceği düzeyde olmasıdır.
Asgari ücretin 2 bin 20 TL, ortalama işçi ücretinin 3 bin TL’nin altında olduğu, 15 milyon kişinin açlık sınırının altında yaşadığı bir ülkede bu yıl için belirlenen 30 bin TL’lik bedelli (En son uygulamada bedelli ücreti 15 bin TL idi) ücreti, hiç kuşkusuz ki artık “sınıfsal statü” kazanmıştır.
Bu, 30 bin TL, “Bir asteğmenin beş aylık maaşı” olarak belirlenmiştir. Yani asteğmenlerin maaşı arttıkça, “bedelli ücreti” de artacaktır!
SADAT ENDİŞELERİ HAKSIZ MI?
Yeni askerlik yasasıyla cumhurbaşkanına da önemli bir yetki tanınıyor.
Daha önce de yasalarda, “sıkıyönetim ve OHAL koşulları”, “MSB’nin isteği”, “bakanlar kurulunun kararı” ve “cumhurbaşkanı onayı” gibi şartlara bağlı olarak cumhurbaşkanlığına tanınan, bazı kişileri “Askerlikten muaf tutma yetkisi”, yeni askerlik yasa taslağında “Cumhurbaşkanınca belirlenen şartlar’’a indirgenmiştir. Böylece cumhurbaşkanına hiçbir koşul öne sürmeden, “Özel olarak görevlendirdiği kişileri askerlikten muaf tutma yetkisi” tanınmaktadır.
Muhalefet haklı olarak, bu sınırsız yetkinin kötüye kullanılabileceği iddiasıyla, yetkinin “Nasıl ve hangi koşullara bağlı olarak kullanılacağı”nın belirlenmesini istemektedir.
Teklifin görüşüldüğü Milli Savunma Komisyonunun CHP’li Üyesi Özgür Ceylan, bu düzenlemenin muğlaklığını eleştirirken, iktidarın düzenli ordunun yanı sıra SADAT vb. gibi “paralel ordu” oluşumlarının desteklenmesi için bu yetkiyi kullanabileceği endişelerini dile getiriyor.
Burada maddeyi tek başına ele alan kimileri, “Koca cumhurbaşkanına böyle bir yetki tanınmasından neden kaçınılıyor?” diyebilirler; diyeceklerdir de.
Ancak Türkiye, demokratik normların az çok geçerli olduğu bir ülke değil. Tersine dün de bu köşede belirtildiği gibi, bu düzenleme, Türkiye’nin bütün “kuvvetler”in “tek adamda birleştiği”, “tek parti”nin devlet partisi olarak hızla örgütlendiği bir dönemde yapılmak istenmektedir. Bu yüzden de cumhurbaşkanına yeni “askerlik yasası”nda verilen bu sınırlanmamış yetki, SADAT örneği de dikkate alındığında, ortaya atılacak en karanlık iddialara bile inandırıcılık kazandıracak bir mahiyet kazandırmaktadır.
PARTİZANLIĞIN GELDİĞİ AŞAMADA HER ŞEY BEKLENİR
Bu yetki pervasızlığının en son örneğini daha birkaç gün önce yaşadık.
Bankacılıkla ilişkisi, bankada hesap açmayı aşmayan üç kişi, Cumhurbaşkanı tarafından kamu banklarının yönetim kurullarına atandı. Eski İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Vakıfbank’ın yönetim kurulu başkanı yapıldı. İBB’nin eski başkanı ve kendi ilçesinde belediye başkanı seçilemeyen Mevlüt Uysal Vakıfbank’ın, Eski Çalışma Bakanı Faruk Çelik de Ziraat Bankasının yönetim kuruluna atandı.
Erdoğan’ın son yıllarda eleştirilerine ve sözlerine hiçbir değer vermediği, başbakan yardımcısıyken, kendisine bağlı TRT’de konuşması bile yasaklanan Bülent Arınç da Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliğine getirildi!
Bu atamaların hiçbirisi ne kamu çıkarı ne de bu bankaların ihtiyacı ile açıklanamaz. Ama AKP’ye rakip olabilecek bir partinin kuruluşuna takoz koymak için bu kişilere makamlar sunulduğuna dair ciddi iddialar var.
Yani Türkiye, “tek adam ve partisi”nin, kamusal olan her alanı AKP’nin alanına dönüştürdüğü bir süreçten geçmektedir. Askeri alan da bu partizanlığın kapsamındadır. Ve askerde görevlendirmelerde olduğu gibi askerden muaf tutmaları da bu partizanlığın devamı olarak görmek gerekir.
Bu yüzden cumhurbaşkanına yeni askerlik yasasında tanınan sınırsız yetkinin, yeni büyük sorunlara yol açabilecek bir yetki olma ihtimali çok kuvvetlidir.
Evrensel'i Takip Et