Sevgi dolu silah olur mu?
Silahlanma harcamalarına ilişkin son sayılar, ABD imparatorluğunun yine en önde gittiğini gösteriyor. Geçen yıl dünyadaki tüm silahlanma harcamalarının üçte biri, ABD tarafından yapıldı. ABD, ikinci sıradaki Çin’den iki buçuk kat fazla harcama yaparken, sıralamadaki diğer yedi ülkenin toplam harcamasını da geçti.
Bu harcamalar nüfusa oranlandığında, ABD birinciliği bir başka imparatorluğa kaptırıyor. Suudi Arabistan’ın kişi başına düşen silahlanma harcaması, iki bin dolardan biraz fazla. Bu kadar harcamanın ne anlama geldiğini insan hakları kuruluşları yıllardır söylüyor. Harcanan her dolar, Yemen’de acı ve ölüm demek. Harcanan her dolar, başta ABD olmak üzere birçok ülkede silah endüstrisinin büyük kazanç sağlaması demek. Diğer yandan, harcanan her dolar iklim değişikliği ve küresel yok oluşa katkı yapıyor.
Bütün bu harcamaların ne anlama geldiğini kavramak için gayet basit bileşik kaplar hesapları yapmak gerek. Silahlanma, ABD’de, Türkiye’de ve başka ülkelerde hep aynı anlamı taşıyor. Silahlanma, eğitime, sağlığa, insanca barınma koşullarına, doğaya verilen zararın önünün alınmasına harcanması gereken bütçenin ölüme ve yıkıma aktarılması demek.
Yıllardır savaş ve yıkım üzerine kurulu siyasetlere karşı çıkan ve barışı savunan Scilla Elworthy, silahlanmanın küresel olarak ne anlama geldiğini şöyle özetliyor: Silahlanmaya yılda 1686 milyar dolar para akıtılırken, dünyadaki çocukların hepsine, nerede olurlarsa olsunlar, temiz su ve temiz bir yaşam ortamı sağlamak için gerekecek tutar ise yalnız 38 milyar dolar. Çatışma, savaş ve yıkımı önlemek için harcama yapılacak olsa, toplam 2 milyar dolar yeterli olabilir. Ama silahlanma ve var olan silahları sürdürebilmek için 1 trilyon 686 milyar harcanıyor. Bu kadar açık.
Silahlanmanın kaçınılmaz olarak ölüm ve yıkım getireceğini söyleyenlerin karşısından büyük bir propaganda makinası var. “Savunma için silahlanma”, “düşmanlara karşı silahlanma”, “bilinmez tehlikelere karşı silahlanma” vb. yalanlar hiç bitmiyor. Oysa durum açık: Silahlar emperyalizm için gerekli. Silahlar sömürü için gerekli. Tanklar da, füzeler de, o insansız hava araçları da, hepsi savunma için değil, öldürmek için gerekli.
Eskiden kralın kral, sultanın sultan kalması için silahlanmayı savunan ideoloji kadroları vardı. Devir değişince, patronların patron kalması için gerekli ideolojiler üretildi. Gerektiğinde, diktatörün diktatör kalması için silahlanma gerektiğini söyleyen ideolojiler de üretildi. Asıl amaç açık açık söylenemediği için, militarizm içeren ideolojiler gerekliydi. Türkiye’de “vatan-millet” söylemi böyle üretildi. “Asker millet”, “ordu millet” vb. yalanları bu nedenle yayıldı. “Her Türk asker doğar,” ile savaşı ve ölümü her bebeğin, her çocuğun doğal ve ayrılmaz birer parçası gibi göstermeye çalıştılar.
Bugün, bütün dünya bir sona doğru giderken bütün bu yalanlardan arınmak gerekiyor. ABD ve diğer ülkelerdeki gelişmeleri ve silahlanma ile ilgili yalanları gözler önüne sermek, Türkiye’de oynanan oyunları açığa çıkarmakta kolaylık sağlıyor. ABD “savunma için”, “düşmanlara karşı”, “bilinmez tehlikelere karşı” silahlandıkça, dünyaya ölüm yayılıyor. Türkiye veya başka bir ülke silahlandıkça olacak da aynısı.
İnsanların doğduğu büyüdüğü toprakları sevmesi ile “vatanseverlik” ideolojileri arasından hiçbir ilişki yoktur. İnsanların birlikte büyüdükleri, birlikte yaşadıkları insanları sevmesi ile “milliyetçilik” arasında hiçbir ilişki yoktur. Bu ideolojilerin sevgi ile ilişkisi yoktur, olamaz. Savunma için silahlanma nasıl bir yalansa, vatan sevgisi için silahlanma da bir yalandır. Sevgi dolu silah olmaz; silahlar her zaman ölüm ve yıkım doludur. Silahlanma, her nerede olursa olsun, çocuklara acı ve ölüm getirir.
Evrensel'i Takip Et