Evrensel için yeni bir dönem
Evrensel için yeni bir dönem
Reklamları Kapat
13 Temmuz 2019

TEKSİF ortada yoksa mücadele edebilecek işçiler var!

Bu yılın başlıca iş kollarında “TİS yılı” olduğunu, gazetemizin sürekli okurları biliyor.

Bu yılki iş kolu sözleşmelerinin önemlilerinden birisi de tekstil iş kolundaki grup sözleşmesi.

Bu grup sözleşmesi kapsamında 12 bin dolayında işçi var. Ama, gerçekte sendikalı olmayan ya da sendikalı olup da grup sözleşmesi dışında olan yüz binlerce tekstil işçisinin ücret ve çalışma koşulları için de esas itibariyle bu grup sözleşmesinin koşulları en azından temel parametreler bakımından bir referans oluşturuyor.

Tekstil grup sözleşmesi Tekstil İşverenleri Sendikası ile TEKSİF arasında “yürütülüyor”. (*)

“Yürütülüyor” diyoruz, ama resmen nisan ayında başlayan sözleşme görüşmelerinde TEKSİF’in, ne nasıl bir TİS taslağı ile masaya oturduğu, ne patronların karşı tekliflerinin neler olduğu, ne de hangi konuda anlaşılıp hangi konularda uyuşmazlığa gidildiğini bilen var!

Dünkü gazetemizde, Trakya’da TEKSİF’te örgütlü olan Altın Yıldız, Bahariye, Yünsa gibi sektörün en önemli ve köklü fabrikalarında çalışan işçilerle konuşarak yapılan haberde bu durum açıkça görülüyor.

TEKSİF yönetimi sanki sendikayı kapatıp uzun bir tatile çıkmış gibi ortalıkta yok ama tekstil patronları, işyerlerinde adeta operasyon yürütüyorlar.

Patronlar; “Kriz var” deyip işçileri işten atıyor, “işler açılıyor” diyerek aynı işi daha az işçiyle yapmak için çalışma saatlerini 12 saate kadar çıkarıyor, “7’li vardiya sistemi” denilen, işçinin pazar tatili de dahil olmak üzere haftalık çalışma saatlerini tamamen esnekleştiren “esnek çalışma” yöntemlerini dayatıyor...

Patronların bütün bu ve daha fazlasını da kapsayan saldırıları karşısında işçinin örgütü, işçinin patronlar karşısında haklarını savunmakla yükümlü olan sendikaları, yani TEKSİF Sendikası hiç ortada yok.

İşçiler ve sendikaları için “vahim” olan bu durum, tekstil patronları için krizi fırsata çevirmeleri ve krizin faturasını işçiye çıkarmaları için yeni fırsatlar sunmaktadır.

Ancak, gazetemize tekstil işçilerinin yazdıkları mektuplar, muhabirlerimize konuşan işçilerin söylediklerine bakıldığında, sendikaların ortada görülmemesine kadar gelmiş olan geriye düşüşü, işçiler açısından aşmanın bir yolunun var olduğunu da söyleyebiliriz.

Yani ülkede ne olup bittiğinin, işçilerin nasıl bir saldırıyla karşı karşıya olduğunun farkında olan, hatta nasıl bir mücadele yapılması konusunda da fikri ve deneyimi olan işçilerin kendi işyerlerinden başlayarak tutum almaları, ortak talepler etrafında birleşerek taleplerinde ısrar etmeleri, girişimler yapmaları... bugünkü durumdan kurtulmaları için bir çıkış yoludur!

Üstelik işçilerin çoğu zaman sendika yöneticilerinin geriye çekme tutumlarına karşın giriştikleri mücadelelerin, işçilerin gerçek talepleri üstünden hareket edildiğinde, mücadele eğiliminin hızla yayıldığı da ülkemiz işçilerinin yakın tarihinde az örneği de yoktur. Bunun en önemli örneklerden birisi de 2015’teki metal işçilerinin direnişidir. Üstelik direniş Türk Metal’e, patronlara, patron sendikası MESS’e karşı birkaç işletmeden başlayıp, birkaç gün içinde iş kolunu, hatta sektör dışındaki işletmeleri de içine çekerek büyümüştü.

Bu yüzden de işçi mücadelesinin her önemli sorunda, “ileri işçilerin ve mücadeleci sendikacıların inisiyatif alması”ndan, “kendi işyerlerinde patrona, yerine göre kendi sendikasına rağmen örgütlenmesi ve mücadele etmesi gerektiğini” söylerken, afaki gerçeklerden söz etmiyoruz.

Yeter ki işçiler, kollarını birleştirmeye, taleplerini savunmaya karar vermiş olsunlar!

Tüm diğer işçilerin olduğu gibi tekstil işçilerinin de taleplerini savunacak güç kendi kollarındadır. TEKSİF’i de (diğer sendikaları da) ancak bu güçlerini kullandıklarında değiştirip gerçek bir işçi örgütü haline getirebilirler.

(*) Oysa tekstil iş kolundaki grup sözleşmesinde DİSK/Tekstil ve Hak-İş’e bağlı Öziplik-İş ise az üyeye sahip. Grup sözleşmesindeki çoğu işletmede TEKSİF örgütlü. Yukarıda sözünü ettiğimiz Tuncay Sağıroğlu’nun haberindeki tablonun grup sözleşmesindeki vahim durumu yansıttığını söyleyebiliriz.

Evrensel'i Takip Et