‘Kadifeden kesesi’ meselesi
Fotoğraf: Envato
Kirvem,
Senin de bildiğin üzere ülkemizin 2020 yılıyla ilgili bütçe görüşmelerini milletimizin yüce meclisinden yapılan canlı yayınlar sayesinde izlerken, aynı zamanda da seçip ardından da Ankara’ya postaladığımız tüm vekillerimizin bu baptaki düşüncelerini, kanaatlerini dinleyip, dolayısıyla birer vatandaş olarak bilgi sahibi olduk, oluyoruz...
Demokratik hukuk devletimizin ali menfaatlerini her kaydı şart altında sadece koruyup kollamakla yetinmeyip, ayrıca bu konuda çalışıp çabalayacaklarına dair yemin billah eden hepsi de birbirinden değerli mebuslarımızın, bütçe meselesinde gösterdikleri hassasiyet nedeniyle Mecliste sürüp giden tartışmaların hangi boyutlara ulaştığını yine ekranlardan otuz iki kısım tekmili birden izledik, izliyoruz çok şükür...
İktidar cenahındaki vekillerimizin yanı sıra, keza onların gölgesinde şu sıralar postlarını serip, bir bakıma aynı yolun “tıktıkçı”lığını üstlenip, bunun bir nevi “payanda”sı olmayı “milli görev” belleyen vekillerimiz de, yere göğe sığdıramadıkları bu bütçeye övgüler dizerken, diğer taraftan aksini savunanlar arasında kopan fırtınanın şiddetine bakılırsa; görünen o ki, milletçe içine balık istifi doluştuğumuz bu “gemi”nin, hangi dalgalar sonucunda hangi limanlara doğru savrulacağı meçhul...
Aslında seçilip ardından da payitahtımızın yolunu tutan vekillerimizin neredeyse hepsi de; yakalarını süsleyen rozetlerini daha takar takmaz milletimizin refah ve mutluluğu için ellerinden geleni artlarına koymayacaklarını belirtip, bunu da, tıpkı milli içkimiz ayran veya meyan kökü şerbeti, şalgam suyu misali lıkır lıkır içtikleri bu milletvekili “yemin”i mucibince kendi aralarında kıran kırana yarıştıkları halde, ülke sathında aldığımız yol, bir arpa boyunu aşmıyorsa ya da bir türlü aşamıyorsa, o zaman bu işin nedeni ne, müsebbibi acaba kimler?..
Eh tabii ki dahili ve harici düşmanlarımız!
Kirvem, yine senin de bildiğin gibi, ülke sathında başımız şu veya bu nedenlerle sıkıştığında veya uluslararası meseleler yüzünden zorlandığımızda, öncelikle yanımızda, yöremizde, sağımızda solumuzda düşman arayıp, bunun faturasını el aleme yüklemek gibi bir alışkanlığımız zaten ezelden beri varken, öte taraftan da bu duruşumuz, bu tavrımız giderek sanki bir nevi “milli refleks”e mi dönüştü ne!
Nitekim, önümüzdeki bir yıl zarfında milletimizin “kadife kese”sine kuruş kuruş aktaracağımız “bibiş”lerimizin hangi yollarla, kimlere, nerelere harcanacağını uhuletle, suhuletle tartışıp, en önemlisi de bu işi “sosyal adalet” çizgisinden asla şaşmadan nasıl gerçekleştireceğimizi unutup, bunun yerine havada uçuşan yumruklar, sel sağanak misali yağan hakaretler eşliğinde tepinmeyi hüner belleyip, dolayısıyla “düşman kardeşler” kesildik...
Vee gele gele nihayetinde yüce meclisin çatısı ya da sözde “milletin evi”nin gölgesinde yaptığımız bu hesaplar, acaba gerçekten de halkımızın kahir ekseriyetinin evdeki veya çarşıdaki hesaplarına uyacak mı, yoksa “Ayvaz kasap hepsi bir hesap” tekerlemesiyle oyalanırken, öte yandan da lime lime olmuş keselerimizin, delik ceplerimizin biçare haline bakıp, ardından da belki de teselli babında da olsa, “kadifeden kesesi” türküsünü milletçe bir ağızdan çalıp çığırıp keyfimize mi bakacağız kim bilir Kirvem!
- Bitmeyen yazı* 05 Nisan 2022 00:14
- ‘Saltanat kayıkları’ meselesi 19 Mart 2022 23:23
- 'Ayıp' meselesi 12 Mart 2022 23:00
- ‘Yamuk beyinler’ meselesi 05 Mart 2022 21:31
- ‘İp ipullah sivri külah’ meselesi 26 Şubat 2022 23:05
- ‘Laklakiyat’ meselesi 19 Şubat 2022 20:45
- ‘Saz çalıp çığırmak’ meselesi 12 Şubat 2022 22:00
- ‘Demirkazık’ meselesi 05 Şubat 2022 23:20
- ‘Minik serçe’ meselesi 30 Ocak 2022 02:15
- ‘Enkaz’ meselesi 23 Ocak 2022 02:43
- ‘Rektifiye’ meselesi 16 Ocak 2022 03:40
- "Aç tavuk" meselesi 09 Ocak 2022 02:30