02 Mayıs 2020 23:43

‘Koronavirüsün gölgesinde ortaya karışık sorular’ meselesi (1)

Sokakta yürüyen maskeli insanlar

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Kirvem,

Yaklaşık dört aydan beri korona denen bir virüsün neredeyse oyuncağı olduğumuz hepimizce malum ama, diğer taraftan da bu belanın yakamızı ne zaman bırakıp veya bırakmayacağı da neredeyse tam anlamıyla üç bilinmeyenli bir denklem!

Tüm insanlık aleminin, yani hepimizin ansızın kapısını çalan, hiçbirimizin dini, imanı, mezhebi, ırkı, teninin rengi, soyu sopu, cinsi cibiliyeti ile zerre kadar ilgilenmeyip, sadece kendince konaklayabileceği uygun bir ortamı bulur bulmaz oraya destursuz postunu serip, ardından da keyfini sürdüren bu virüsün şerrinden kurtulmanın çaresini aramakla meşgulüz...

Kimilerimiz, bugün yarın bulunmasını dört gözle beklediğimiz aşılara, ilaçlara umutlarımızı odaklamışken, kimilerimiz de başımıza musallat olan bu belanın Allah’ın izniyle eninde sonunda yer ile yeksan edileceğini dinlendirip, bunun inancıyla yaşadığımıza göre, demek ki bu bapta her şey yolunda, “mesele” mafiş!

Öyle ya da böyle, herkesin kendi kavlince, kendi paşa gönlünce neye inanıp, neye inanmadığını bir tarafa dehlersek, öte yandan sağdan soldan yükselen seslere bakılırsa; anlaşılan o ki, bu korona denen virüsün gölgesindeki lanetli günlerimizin tez elden sonlanmasını dilerken, aynı zamanda da ister istemez feveran edip, celalleniyoruz...

Ancak sinirlenip, hop oturup hop kalkmakla bu işin üstesinden gelemeyeceğimizi, keza içine her geçen günün ardından biraz daha saplanıp kaldığımız bu bataklığı kurutmanın yollarını hep beraber aramanın zaruri olduğunu, üstelik sudan bahanelerle kendi aramızda yan çizdiğimizde, amiyane deyimiyle topyekün ayvayı yiyeceğimizi de sanki hafif yollu da olsa çakozladık mı ne!

Nitekim şimdiye kadar birbirimize tepeden bakan, ötekini, berikini kendi kantarımızın topuzuna göre ayarlayıp horlayan, sürme çekilmiş gözlerimizdeki çöpü görmezlikten gelirken, onun bunun gözlerinde mertek aramayı marifet belleyen, hemen neredeyse her mesele tahtında ahkam keserken ne hikmetse daima nalıncı keseri gibi kendimizden yana yontmayı huy edinip, böylece kendi fıtratımızca “adalet” timsali kesilip, dahası da; “Böyle gelmiş, böyle gider” diyerek yüksek tepelerden fetva verirken, şimdilerde durup dururken gele gele nihayetinde adı (Covid), vatandaşlık nümerosu (19), ancak nüfus kütüğüne “koronavirüs” diye kaydedilen, gittiği her diyarda karşısına çıkanların başına “yedi bela” kesilen bu meymenetsizin illetinden acaba nasıl kurtulabiliriz hesaplarına yatarken, öte taraftan sekiz telli tamburumuzla “Kendim ettim kendim buldum” şarkısını çaresizce dinlendirip neden duruyoruz acaba?

Nedeni haftaya Kirvem!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa