'Koronavirüsün gölgesinde ortaya karışık sorular' meselesi (4)
Fotoğraf: Envato
Kirvem,
Şu alemde geçmişten günümüze varıncaya kadar çeşitli vesilelerle gelişen nahoş, mayhoş, tatsız tuzsuz bilumum olayların nedenlerine ayna tutulduğunda; görünen o ki, iş, eninde sonunda amiyane deyimiyle allem kallem dönüp dolaşıp, nihayetinde “Vurun abalıya” kuralınca sesi sedası çıkmayan garibanlar tayfasının tepesine asma kabak misali patlayıp duruyor...
Nitekim ezelden beri suyun başını tutan, pınarın başına çöreklenip oturan mutlu azınlığın, yani tuzu kuruların, yani “soğanın cücüğünü” lüpleyip, “yoğurdun kaymağını” kaşıklayanların davulları yeri göğü inletirken, beri yandan hani tövbe tövbe Tanrı’nın gücüne gitmesin ama, bir bakıma “dış kapının dış mandalı” sınıfına kayıtlı çoğunluğun üç telli sazlarının esamesi dahi okunmadığına göre; o zaman bu işin, bu gidişin, daha doğrusu bu “finiş”in bundan kellim nerede, nasıl noktalanacağını belki de öncelikle müneccimlere veya falcılara sorup öğrenmemiz mi gerekiyor acaba?
Ancak bu saatten sonra hangi müminler, hangi müneccimler dünya ahvaliyle ilgili konularda bundan böyle neler yumurtlarlar henüz bilemiyoruz ama, bu bapta kimi vakanüvislerin tozlu defterlerini karıştırdığımızda görünen ki; vakti zamanında, yani tıpkı şu an, şu günlerde olduğu gibi dünyayı kasıp kavuran bu (COVID-19) plakalı virüsün hısımları, mesela veba, örneğin sıtma, bilfarz trahom, verem, cüzzam, uyuz, kuduz falan feşmekan kılığındaki bilumum hastalıklara öncülük edip, ardından da öncelikle “pabucu yarım” olan “garip gureba” tayfasının ümüğünü sıkarken, keza bunların yanı sıra; yine sifiliz, kanser, ebola ya da kırk çeşit nanemolla illetlerle boğuşup sonuçta kimilerimiz elhamdülillah cennetin kapılarını aralarken, kimilerimizin kısmetine ister istemez nedense cehennemin dibini boylamak düşüyorsa, eh demek ki vardır bunun bir hikmeti!
Neyse... Ömür denen bu ummanda kulaç ata ata nihayetinde kimi hastalıkları kocakarı ilaçlarıyla, kimilerini ağaç kovuklarından, isli bacalardan ya da iğneyle kazdığımız kuyulardan bulup buluşturduğunuz ”derman”lar sayesinde iyi-kötü hizaya sokarken, şimdilerde de başımıza çorap örmek için dünya turuna çıkmış koronavirüsün defterini dürmek için hesapça tüm insanlık alemi cümbür cemaat güya işe başladık ama, öte taraftan aynı zamanda da kendi aramızda çoktan kavgaya tutuştuk bile!
Peki derman ararken, bu bapta derdimiz ne?...
Bunu, müsaadenle haftaya konuşalım Kirvem!
- Bitmeyen yazı* 05 Nisan 2022 00:14
- ‘Saltanat kayıkları’ meselesi 19 Mart 2022 23:23
- 'Ayıp' meselesi 12 Mart 2022 23:00
- ‘Yamuk beyinler’ meselesi 05 Mart 2022 21:31
- ‘İp ipullah sivri külah’ meselesi 26 Şubat 2022 23:05
- ‘Laklakiyat’ meselesi 19 Şubat 2022 20:45
- ‘Saz çalıp çığırmak’ meselesi 12 Şubat 2022 22:00
- ‘Demirkazık’ meselesi 05 Şubat 2022 23:20
- ‘Minik serçe’ meselesi 30 Ocak 2022 02:15
- ‘Enkaz’ meselesi 23 Ocak 2022 02:43
- ‘Rektifiye’ meselesi 16 Ocak 2022 03:40
- "Aç tavuk" meselesi 09 Ocak 2022 02:30