Suriye'nin kuzeyi, Fırat'ın doğusu
![](https://www.evrensel.net/images/840/upload/dosya/129188.jpg)
Fotoğraf: DHA (Arşiv)
Suriye, politik ve askeri açılardan sıcak bir yaza girecek gibi görünüyor.
Başkent Şam dahil nüfusun yoğunlaştığı ve 2017’de çatışmaların azalmaya başlaması ile birlikte normalleşme sürecinin başladığı bölgelerin gündeminde ekonomi var. Ekonomik yaptırımların etkilerinin günlük hayatta doğrudan hissedildiği bu bölgelerdeki gidişat diplomatik süreçlere bağlı.
Şam açısından bir taraftan Suriye’deki İran varlığından hazzetmeyen Suudi Arabistan başta olmak üzere Körfez ülkeleri ile ilişkileri başlatmak için ara formüller bulunması gerekiyor. Diğer taraftan ülkedeki ekonomik durumu ve haliyle normalleşme ve kalkınma süreçlerini doğrudan etkileyen İdlip ve Fırat’ın doğusundaki bölgelerdeki sorunların çözülmesi gerekiyor.
Gerçi İdlip sorununun ekonomik kriz açısından en önemli boyutlarından biri M-4 ve M-5 Karayollarının açılmasıydı. Bir süredir Rus ve Türk güçlerinin ortak devriyelerine paralel olarak karayollarının İdlip kırsalındaki bölümünde tamirat çalışmaları yapılıyordu. Nihayet, yollar kullanıma açılmış durumda. Ancak o bölgelerdeki çoğu cihatçı silahlı grupların mevcut belirsizlikten kaynaklı huzursuzlukları da tırmanıyor. Zaman zaman Türk-Rus ortak devriyelerine yönelik saldırılar gerçekleşiyor. İdlip kırsalından Halep’e ve oradan Irak sınırına uzanan M-4 Karayolu trafiğe açılmış olsa da güvenliğinin ne kadar sağlanabileceği belirsiz.
İdlip’e yönelik yeni bir Rusya destekli askeri operasyonun hazırlıkları sürüyor. Türkiye ve Rusya’nın Libya’da yaşadığı çekişme ve görüş farklılıkları göz önüne alındığında İdlip’e yönelik bir askeri operasyon hamlesinin önümüzdeki birkaç ay içinde başlaması olası.
Suriye’nin kuzeyinde ısınmaya başlayan ikinci dosya da Fırat’ın doğusu.
Yerel Arap ve Süryani güçlerin de bulunduğu ancak taşıyıcı gücün YPG olduğu SDG, o bölgedeki ABD güçlerinin desteği ile petrol bölgelerini elinde tutuyor. Bu durum bölgedeki yerel yönetimin elinde güçlü bir koza dönüşürken Şam’da mutfak tüpü ve petrol teminini zorlaştırıyor.
Bu durumun düzensiz de olsa hâlâ süren Şam ve Kürtler arasındaki görüşmeleri etkilediği açık. Ancak bugünlerde avantaj olan koz, ABD-Rusya ve Türkiye’nin de dahil olduğu siyasi süreçlerin seyriyle birlikte dezavantaja da dönüşebilecek nitelikte.
Nitekim, Haseke ve Deyr Ez Zor gibi petrol kaynaklarının olduğu bölgelerin yerel halkı ağırlıklı olarak Arap ve aşiret yapısı etkili.
Sıcak savaş döneminde Suriye’nin kuzeyindeki savunma ve yönetim süreçlerine bu aşiretler de katıldı ve hâlâ yönetime dahiller. Ancak savaş bitti ve Suriye’nin kuzeyindeki modelin bekası belirsiz. Şam ve Kürtler arasındaki görüşmelerde müzakere edilen net bir yönetim modeli yok.
Ekonomik krizin derinleşmesi ile birlikte Şam o bölgeleri geri almak için baskıyı artırmak üzere her yolu deniyor ve deneyecek.
Rusya da ABD’nin, IŞİD ile mücadele gerekçesi ortadan kalkmaya başladıktan sonra hâlâ Suriye’nin kuzeyinde varlık göstermesinden rahatsız.
Geçtiğimiz yıl Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna yönelik yaptığı Barış Pınarı operasyonu döneminde ABD, Kürtlere ‘beklenen’ desteği vermemişti. O döneme kadar Fırat’ın doğusunda etkili bir şekilde varlık göstermeyen Rusya devreye girmişti. Türkiye sınırındaki bazı bölgelerden SDG ve YPG çekilmiş yerlerine Suriye ordusu gelmişti.
Bir süredir Fırat’ın doğusunda, özellikle Türkiye sınırına yakın bölgelerde Rus-Suriye ve ABD devriyelerinin karşı karşıya geldiğini, zaman zaman sınırlı ve küçük çatışma risklerinin ortaya çıktığı, yerel halk tarafından devriyelerin taşlandığı olaylar yaşanıyor. Şimdiye kadar bu olaylara çok büyümeden müdahale edildi ancak Suriye’de yeni seçimlerin yapılması, yeni bir anayasanın yazılması ve ardından cumhurbaşkanlığı seçimlerine gidilmesi gerekiyor.
Yaz aylarından itibaren dikkatlerin bu süreçlere çevrilmesi ve bu durumun da Fırat’ın doğusundaki yönetim modelinin bekasını ve ona bağlı olarak ABD’nin pozisyonunu etkilemesi mümkün.
Geçtiğimiz hafta Suriye’nin kuzeyindeki 25 siyasi parti ve hareket arasında ortak karar mekanizması oluşturulması amacıyla bir çatı yapı kurulduğu duyuruldu.
PYD’nin de içinde olduğu bu hareketler arasında husumet olmadığı gibi birçok konuda birlikte hareket ettikleri biliniyor.
Çatı yapının kurulmasının temel amacı PYD’ye muhalif, Erbil siyasetine yakın duran ENKS’ye karşı tek blok oluşturmak gibi görünüyor.
Suriye’nin kuzeyinde Kürtler arasında birliğin sağlanması için PYD ve ENKS arasında görüşmeler bir süredir devam ediyor. Henüz görüşmelerden somut bir sonuç çıkmadı ancak ABD ve Fransa’nın girişimleri ile aynı masaya oturmaları bile önemli gelişme oldu.
Çatı yapı oluşturulmasının ardından ikinci aşama PYD ve ENKS’nin de dahil olduğu, en azından asgari müştereklerde uzlaşmış bir siyasi mekanizma oluşturmak. İkinci aşamanın Erbil’e, Türkiye’ye, Rusya’ya rağmen başarılı olması halinde Şam ile Kürtlerin görüşmelerinin seyri tamamen değişebilir.
Ancak bu o kadar da kolay olmayacak gibi görünüyor. Çünkü Suriye’nin doğusunda ve kuzeyinde Kürtlerle yerel Arap ve Süryani nüfus yakın zamana kadar birlikte hareket etmiş olsalar da sahada şartlar değişmeye başladı.
Mesela yerel aşiretler Şam ile karşı karşıya gelmeyi, hele de bir çatışmayı göze alamıyor.
Aynı zamanda ABD’nin devreye girmesi Rusya’nın da bu aşiretlere yönelik hamlelerini yoğunlaştırmasına sebep oldu. Yerel basında sık sık Rus heyetlerin Haseke ve Deyr Ez Zor civarındaki büyük aşiretleri ziyaret ettiği yönünde haberler yer alıyor.
Önümüzdeki günlerde Suriye yeniden gündemin ilk sıralarında yerini alacak gibi görünüyor.
Evrensel'i Takip Et