‘Hanya’yı Gonya’yı görmek’ meselesi
Görsel: Pixabay
Kirvem,
Bir müddetten beri dünyanın başına musallat olan korona virüsüyle ilgili kendimce katarlar dolusu laflar geveledikten sonra, bu mesele tahtında belki üç beş kelam daha etmeyi düşünüyordum ama, bu hafta tam anlamıyla keskin bir “U” dönüşü yapmaya karar verip, dolayısıyla rotamı, pusulamı, istikametimi ansızın değiştirip, böylece öncelikle memleketimizin kendimize has bitip tükenmeyen “hassas” meselelerine odaklanıp hepsinin köküne zaç yağı dökmeyi tıpkı bir zamanların Sümerbank potinleri misali “yerli”, keza Etibank bakır madenleri misali “milli” bir görev belledim...
Korona denen bu baş belasının dünyamızın hemen her tarafında ne tür haltlar karıştırdığını, “Güneş giren evler”in sakinlerini hafif yollu selamlayıp nispeten teğet geçtikten sonra, hemen akabinde de Allah’ın güneşinden nasibini yeterince almayan, alamayan, küflü, nemli bodrumları mekan tutmuş garibanlar tayfasının çul, çaputları arasında nasıl gezinip, ne denli acımasız işlere soyunduğunu, “öte taraf”a palas pandıras nasıl postaladığını zaten duymayanlar kalmadığına göre; demek ki bu konuda ayrıca ahkam kesmeye, lafı uzatıp durmaya gerek mafiş!
Ancak bu arada yiğidi öldürüp hakkını vermek gerekirse, korona patentli bu virüsün tüm olumsuzluklarını bir tarafa dehlersek, öte taraftan soluk benizlisinden siyahına, kar beyazlısından esmerine ya da yapay dövmelerle ebrulu renklere bürünmüş derileriyle ortalıkta gezinen bilumum dünyalıların neredeyse hemen hepsinin, bu zamana kadar aklını yeterince kurcalamayan veya kurcaladığı halde nedense önemsemeyip, es geçip, hatta halı altına süpürdükleri kimi meselelerin de açıkça ortaya dökülmesine de sanki vesile mi oldu ne!..
Eskiden, yani vakti zamanında önemsenmeyip dışlanan, görmezlikten gelinen dünya ahvalinin hepsi de birbirinden önemli, biri, yek diğerinden çok daha çetrefil bilumum sorunları gele gele nihayetinde korona virüsünün duvarlarına toslayınca, daha da doğrusu beklenmedik böylesine bir felaketle karşılaşan insanlık ailesi; hani nasıl derler incir çekirdeğini dolduramayacak kertede ıvır zıvır işlerle yatıp kalkıp, bunlarla andavallıca nedenlerle uğraşıp, bir bakıma haybeye kürek çekerken, şimdilerde, tam da şu günlerde içine düştüğü bu ahval ve şerait tahtında belki de Hanya’yı Gonya’yı nihayet gördü mü, kim bilir...
Öyle ya da böyle; sadece, evet sadece saçma sapan davranışlar doğrultusunda veya yanlış adamlar konusunda hepimizce malum bir örnek vermek gerekirse, yıllardan beri bu coğrafyanın kadim halklarından biri olan “kart-kurt”ların ana dilleri yasaklanıp, keza lo, lo, loo makamında uzun uzadıya türkü çığıranların çoğunlukla da altın dişli ağızlarına “isot” sürülürken, diğer yandan bu pandeminin giderek dal budak salıp daha da çok yayılmasını önlemek amacıyla şu günlerde özellikle güneydoğu illerinde sadece Kürtçe değil, keza Zazaca, Arapça anonslarla korona karşısında nasıl önlem alınacağını hoparlörler aracılığıyla bangır bangır seslendirirken, acaba illa da bu Çin malı “çakma” korona belasının günün birinde gelip kapımızı çalması mı gerekliydi, kim bilir Kirvem!..
- Bitmeyen yazı* 05 Nisan 2022 00:14
- ‘Saltanat kayıkları’ meselesi 19 Mart 2022 23:23
- 'Ayıp' meselesi 12 Mart 2022 23:00
- ‘Yamuk beyinler’ meselesi 05 Mart 2022 21:31
- ‘İp ipullah sivri külah’ meselesi 26 Şubat 2022 23:05
- ‘Laklakiyat’ meselesi 19 Şubat 2022 20:45
- ‘Saz çalıp çığırmak’ meselesi 12 Şubat 2022 22:00
- ‘Demirkazık’ meselesi 05 Şubat 2022 23:20
- ‘Minik serçe’ meselesi 30 Ocak 2022 02:15
- ‘Enkaz’ meselesi 23 Ocak 2022 02:43
- ‘Rektifiye’ meselesi 16 Ocak 2022 03:40
- "Aç tavuk" meselesi 09 Ocak 2022 02:30