4 Mayıs 2017 tarihli bir haber başlığı şöyleydi: “Şırnak Silopi’de eve giren panzer iki çocuğu öldürdü.” Gece yarısına doğru bir zırhlı polis panzeri, “Belirlenemeyen bir nedenle” bir eve yönelmiş ve duvarı yıkarak içeri girmişti. Ardından duvar ve kolonları yıkıp, içeride uyumakta olan 7 yaşındaki Muhammet ve 6 yaşındaki Furkan Yıldırım kardeşlerin ölümlerine neden olmuştu. Başlık yanıltıcıydı çünkü panzerin içinde bir polis vardı ve panzer kendiliğinden hareket etmiş değildi. 

Bir gazetede, “Panzer uykuda yakaladı,” yazıyordu. İki çocuğun ölümü ve bir panzerin kendi başına hareket edemeyeceği bu başlığı atanların umurunda değildi. Çocukların ölümüne kimin neden olduğu da.

Mahallede yaşayanlar panzeri kullanan polisin sarhoş olduğunu söylemişti ama bunun önemi yoktu çünkü bir polis devletinde polisin ne yaptığının sorgulanması söz konusu olamazdı. Kapıkulu polisler ne yaparsa, efendileri için yaparlardı. Polislerin ne yaptığının sorgulanması efendinin sorgulanması anlamına gelebilirdi. Çocukların öldüğünün duyulması ardından bölgeye neden çok sayıda çevik kuvvet polisi gönderildiğinin üzerinde durulması da uygun olmazdı.

Dahası zırhlı panzer ve içindeki polis, iktidarın koltuk değneğine dönüşen, kurulduğundan beri millet sevgisi ile hiçbir kötülükten geri kalmayan MHP’nin Silopi ilçe binasını korumakla görevliydi. Millet sevgisi ile dolu, iktidarın her türlü işini görmek için can atan bir parti söz konusu olduğunda, iktidar güdümündeki medya kuruluşlarının dikkatli olması vatani bir görevdi.

Yapılan haberlerde kullanılan dil bu nedenle çok önemliydi. Örneğin, “Kazaya neden olan polis” yerine, “Kazaya neden olan polis panzeri” yazmak gerekiyordu. “Kazaya neden olan polis panzerini kullanan kişi” yazmak, “Panzeri kullanan polis” demekten daha iyiydi. İktidar güdümündeki medya kuruluşları bu konuda artık yeterince deneyimliydi çünkü panzerler, kirpiler vb. altında kalan insan sayısı artmaktaydı.

Muhammet ve Furkan’ın öldürülmesinin hemen ardından bu köşede sormuştum. Halep’te öldürülmüş olsalardı, iktidar güdümündeki medya ortalığı kasıp kavurmaz mıydı? Ya Amsterdam’da, bir polis aracının altında kalmış olsalardı? Açıklama üzerine açıklama yapılmaz mıydı? Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Hollanda’ya “çıkartma” yapmaz mıydı? Dışişleri Bakanı uçağına atlayıp devreye girmez miydi?

Bunları yeniden sormakta yarar var çünkü Muhammed ve Furkan’ın ölümüne neden olan polise geçen yıl verilen ceza istinaf mahkemesinde “kanuna uygun” bulundu. Panzer sürücüsü ve onu görevlendiren amiri hakkında Cizre 2’nci Ağır Ceza Mahkemesinde açılan dava geçen yıl sonuçlanmış, panzer sürücüsü “Taksirle bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanması” suçu ile 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırılmış; ama bu ceza 19 bin TL para cezasına çevirmişti. Polis amiri ise aklanmıştı.

Bu karar şaşırtıcı değil. Yıllardır “gönül siyaseti” yaptığını, hatta bir “iyilik hareketi” olduğunu söyleyen yerli ve milli rejim açısından çocukların hiç değeri yok. Çocukların değerlenmesi için doğru yerde, doğru zamanda bulunmaları, ya da değerli birinin çocukları olmaları gerekiyor. Eğer bir çocuğun ölümü çok kullanışlı siyasi malzeme sunuyorsa, o çocuk birden değerleniyor ve ölümü birden üzücü ve kabul edilemez oluyor. Diğer çocukların ölümü ise basit ve önemsiz. 

Bir kez daha söylemek gerek. Vahşi kapitalizm ile milliyetçiliği, ırkçılığı ve İslamcılığı bir araya getiren rejim açısından bazı çocuklar erkenden ölmek için doğarlar. Muhammet ve Furkan gibi. Rejim ve güdümlü medyası, ırkçı-dinci yalanlar ve vahşi militarizm ile kötülük dolu bir korkunç bir düzeni sürdürmeye çalışıyor. Bu çaba boşuna çünkü çocuklara düşman bir düzenin yıkılması kaçınılmazdır.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Gabar petrolü sömürüsü: 1 milyon liralık üretime  6 liralık ücret

Gabar petrolü sömürüsü: 1 milyon liralık üretime 6 liralık ücret

Saray iktidarının “Milletimiz zenginleşecek” propagandasını yaptığı Gabar petrolünün arkasında ağır bir işçi sömürüsü var. Günde 12 saat çalışma, taşeronlaştırma, sendikasızlık, yoksulluk sınırının yarısı bile etmeyen ücretler… Öyle ki sadece 12.5 saatlik üretim tüm işçilerin ücretini karşılıyor, geri kalan patronların kasasına akıyor.

Şırnak’ta bir günde çıkarılan petrol, Batman’da çıkarılanın yüzde 87 fazlası.

Serbest piyasada ham petrolün varil fiyatı yaklaşık 75 dolar.

İşçiler iki günde çıkarılan petrol kadar ücret alsaydı aylık ücret 160 bin lira olurdu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et