12 Kasım 2020 23:30

Çözülme, çürüme ve karşı hamle

Berat Albayrak

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Bakan Albayrak’ın Instagram üzerinden gönderdiği istifa, bu istifanın havuz medyası tarafından haber yapılamaması, Cumhurbaşkanlığının 27 saatlik suskunluğu ve kapıyı çarpıp giden bakanın kayıplara karışması. Daha sonra yapılan “Görevden af dilendiği ve bunun kabul edildiğinin” açıklanması. Bütün bu tablo bize ne anlatıyor? Bu tablonun bize anlattığı ilk olarak derin bir ekonomik kriz içinde çözülen bir iktidar, çürüyen bir yönetim ve medya sistemidir. Ancak vurgulamak gerekir ki, olaylar dışa vurulan ve görünen gelişmelerden çok daha derin ve köklüdür.

Meselenin pek çok yönü bulunuyor ve bunun ilkinden -önem sırasına göre ilk değil- başlayalım. Tek adam yönetim anlayışına göre görevliler her ne görevdeyseler istifa edemezler, bırakıp gidemezler! Ancak görevden af dileyebilirler ve bu kabul edilirse görevi bırakabilirler. Aksi bir durum mutlak gücün aşınması demektir ki, tek adam yönetimi -şahsım devleti- bunu kabul edemez! Ama bu yapılmıştır, bakan istifayı sosyal medyadan fırlatıp gitmiştir. Bu belki de hayatında yaptığı tek “önemli” iştir! Mutlak otorite derin bir yara almış, “karizma çizilmiş”, anlaşmazlıklar su yüzüne çıkmış, içinden partiler çıkaran çözülme, en yakın halkayı da sarmıştır.

İkinci olarak; epeyce bir süredir başlayan bu çözülmeyi hızlandıran ve artık üzerini örtülemez hale getiren, derinleşen ekonomik kriz ve bu krizin yol açtığı sorunlardır. Deniz bitmiş, paralar suyunu çekmiştir. Merkez Bankası boşalmış, emperyalist finans kurumları belirsizliklerden dolayı krediyi kesmiş, kriz içinde başlayan pandemi turizm gelirlerini vurmuş, dövize bağlı üretim ve garantili kârla borçlanılarak yapılan tesislere suyu akıtmak, partinin sosyal tabanını oluşturan kesimlere yeterli kaynak aktarmak olanaklı olmaktan çıkmıştır. Bu kesimler derin bir hoşnutsuzluk içindedir. Uluslararası alandaki prestij kaybı da büyümekte, beraberinde ek sorunları getirmektedir.

Üçüncü olarak, salgın zirvededir ve yaygınlıkta her gün yeni bir rekor kırılmaktadır. Sağlıkçıların ölümüne ve fedakarca çalışmaları da olmasa bu tablo daha da ağırlaşacaktır. İşçiler sermayenin insafına terkedilmiş, geniş halk kesimleri açlıktan ölmekle, salgından ölmek arasına sıkıştırılmıştır. Çürüyen yönetim sistemi tek doğru adım atamamakta, bütün yönetim sistemi muktedirin -artık ne kadar muktedirse- iki dudağı arasından çıkacak bir söze bakmaktadır. İktidar çürüme ve çözülmenin üstünü örtmek, ipleri yeniden ele almak için şimdi yeniden topyekün saldırıya hazırlanmakta, zaten krizden ve salgından bunalmış halka yeni “acı reçeteyi” müjdelemektedir. Kış tam bir karakışa dönecektir.  

Dördüncü olarak; daha önce iktidar partisini destekleyen kitleler arasındaki çözülme daha da belirginleşmiştir. Yapılan son anketler kararsızların ve protesto oyu kullanacakların oranını yüzde yirmilerde göstermektedir. İktidar güç kaybetmekte, ancak düzen içi muhalefet partileri de güçlenmemektedir. Onlar en keskin muhalefetlerini grup toplantılarında yapmaktadırlar! Dahası yeni atamalarla toparlanmaya çalışan iktidara “Doğru yapılacak işlerde destek vermeye” hazırdır. Ülkenin içinden geçtiği ekonomik ve sosyal sorunlardan kaynaklanan karşılıklı güçsüzleşme eğilimi iktidarı olduğu kadarıyla muhalefeti de etkilemektedir. Muhalefet partilerinden yeni partiler çıkmakta, iç huzursuzluk ve karışıklıklar onları da pençesine almaktadır.

Bütün bu tablo açıkça göstermektedir ki, işçi ve emekçi kitlelerin başta iktidar olmak üzere, muhalefet partilerine de güvensizlikleri büyümektedir. İşçilerin sorunlarına kendilerinin sahip çıkması ile 25 yaş altı ve 50 yaş üstüne ilişkin esnek çalışma ve kıdem tazminatına ilişkin düzenlemenin ilgili üç maddesi şimdilik durdurulmuştur. Pandeminin yol açtığı sorunları en yakından bilen sağlıkçılar yöneticileri ve halkı uyarmak için hemen her gün eylemdedir. İşçiler tek tek fabrikalarda, iş yerlerinde kendi özel durumlarına uygun düşen eylem biçimlerine yönelmektedir. Birleşik ve genel eylem ihtiyacı büyümekte, genel grev ve direniş isteği yaygınlaşmaktadır.

Sonuç olarak; ülkenin sorunları ve çözümsüzlükleri büyümekte, mevcut sistem içerisinde kısmi tedbir ve önlemlerin işe yaramadığı, yaramayacağı bir noktaya doğru gidilmektedir. İktidar aciz, düzen muhalefeti mecalsizdir. Ama hiçbir sorun kendiliğinden çözülmeyecektir. Çözülenler ve çürüyenler köklü bir altüst olmadığı takdirde yönetmeye devam edeceklerdir. Ama şimdiden ortaya çıkan belirtiler köklü hesaplaşmaların gündeme geleceği bir dönemin kapısının aralanmakta olduğuna işaret etmektedir. Kapıya yüklenmek, ardına kadar açılması için mücadele etmek. Gelişmeler doğru olanın bu olduğunu her geçen gün daha fazla kanıtlamıyor mu?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa