28 Kasım 2020 22:44

Okul yönetimleri neden erkeklerde?

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Bir süredir kamu üniversitelerinin yönetimlerinde kadınların yer alıp almadığını inceliyorum. Ortaya çıkan olağan tablo şöyle özetlenebilir: Rektör bir erkek. Genelde üç rektör yardımcısı var; üçü de erkek. Rektörlerin danışmanları da var. Sayıları 2 ile 4 arasında değişiyor. Bu danışmanların hepsi erkek.

Akademik kadro yanında idari personele bakıldığında da benzer bir tablo ortaya çıkıyor. Genel sekreter erkek. Genelde iki genel sekreter yardımcısı var. Onlar da erkek. Genel sekreterlik rektörlükle gayet uyumlu.

Kimi üniversitelerde yönetimdekiler hakkında verilen bilgilerin sonunda evli olup olmadıkları da ekleniyor. Bu da başlı başına ilginç. Evli olanlar belirtiliyor, hatta çocuk sayıları da ekleniyor. Ama “bekar” veya “boşanmış” gibi bilgilere, nedense hiç yer verilmiyor. Kimlerin evli olduğunun özellikle belirtildiği üniversitelerde, hem akademik hem idari yönetimde hep evli ve 2-3 çocuklu erkekler var.

Rektörlük ardından sırada yönetim kurulu ve senato var. Kadınların yönetim kuruluna girmeleri zor çünkü üyeler dekan veya müdürlerden oluşuyor. Tüm yönetim organları içerisinde en geniş ve dolayısıyla daha kapsayıcı olan senato. Kadınlar senatoya daha kolay erişebiliyorlar. Ama oran hep düşük. Kadınlar yüzde 10-15 gibi bir azınlığı oluşturuyor.

Kimi üniversitelerde çok sayıda meslek yüksekokulu bulunuyor. Bu okullara rektörlük tarafından birer müdür atanıyor. Örneğin, toplam 13 meslek yüksekokulu bulunan bir üniversitede 13 yüksekokul müdürü var. Bu üniversitede rektörlük erkeklerle dolu ve yüksekokullara atanan müdürlerin hepsi de erkek.

Bu tablo, üniversite yönetiminde cinsiyet eşitsizliğine ilişkin var olan bilgilerle örtüşüyor. Dekanlıklara bakıldığında ülke çapında kadın dekan oranı yüzde 18. Oysa akademisyenler arasında kadın oranı yüzde 45 kadar. Anlaşılıyor ki, kadınların üniversite içerisinde yönetime gelmesini engelleyen ciddi sorunlar var.

Kadınların yönetimde yer alamıyor olmaları yalnızca üniversite düzeyinde bir sorun değil. Ocak 2020’de, Eğitim Bakanlığı kadrolarına ilişkin Mecliste bir soru önergesi verilmişti. Bakan tarafından verilen yanıta göre, Bakanlıkta çalışan kadın oranı yüzde 53 kadar. Ama yönetici konumuna gelebilen kadın sayısı çok düşük. Verilen bilgiler, 55 bine yaklaşan devlet okulunda kadınların müdür olmalarının çok zor olduğunu gösteriyor. Bu okulların yalnızca yüzde 5 kadarında bir kadın müdür var.

Soru önergesini veren Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, bu sayıları değerlendirirken Dünya Ekonomik Forumunun yayımladığı Küresel Cinsiyet Eşitsizliği 2020 raporundaki sıralamayı vurgulamıştı: “Cinsiyet eşitsizliğinde Türkiye 153 ülke arasında 130. sırada bulunuyor. Etiyopya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Burkina Faso gibi ülkelerden dahi geride ... Eğitim Bakanlığındaki kadın yönetici sayısı da bu sıralamayı doğrular nitelikte.

Mecliste konu ele alınırken değinilmeyen bir noktaya hemen değinelim. Eğitim Bakanlığı kadrolarında görülen eşitşizlik bakan düzeyinde daha da açık. AKP döneminde eğitim bakanı olan kişilerin iki özelliği vardı. Birincisi, acımasızlık. İkincisi, erkek olmak.

Üniversite rektörlüklerinde hep erkeklerin yer alması, okullarda müdürlerin hep erkekler olması acaba öğrenciler açısından ne anlama geliyor? Bir genç kadın, yönetiminin her kademesini erkeklerin doldurduğu bir üniversitede neden okumak istesin? Erkek yöneticiler acaba bu basit soruyu hiç düşünüyorlar mı?

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa