20 Aralık 2020 02:25

Kirli hava, kirli siyaset

9 yaşındaki Ella Kissi

Fotoğraf: DHA

Paylaş

UNICEF, 2016’da dünya çapında her yedi çocuktan birinin hava kirliliğinin çok yüksek olduğu bölgelerde yaşadığını açıklamıştı. Kirlilik, uluslararası standartların 6 kat veya daha üstündeydi. Yani, milyonlarca çocuk her gün zehirli hava soluyor ve zehirleniyordu.

Geçtiğimiz hafta İngiltere Yüksek Mahkemesi zehirli havanın bir çocuğun ölümüne neden olduğuna karar verdi. Bu karar, hava kirliliğinin ilk kez bir mahkeme tarafından ölüm nedeni olarak gösterilmesini içerdiği için dünya çapında ilgi topladı.

Mahkeme, Londra’da çok yoğun trafik ve dolayısıyla hava kirliliğinin olduğu bir yerde yaşayan 9 yaşındaki Ella Kissi Debrah’ın ölümüyle hava kirliliği arasında inkar edilemeyecek bir bağ olduğunu kabul etti. Ella’nın ölüm nedeni resmi kayıtlara akut solunum yetmezliği, şiddetli astım ve hava kirliliğine maruz kalma olarak yazılacak.

Ella, iki yıl boyunca şiddetli astım nöbetleri geçirdi ve yaklaşık 30 kez hastaneye kaldırıldı. Oluşan astım, akciğerlere sıvı dolmasına neden olduğu için Ella’nın akciğerleri beş kere ya tümüyle, ya da kısmen, işlemez olmuştu.

Mahkemenin bu karara varmasında, Ella’nın annesi Rosamund Kissi-Debrah’ın ısrarlı çabaları ve hava kirliliğinin çocuklar için oluşturduğu tehlikeyi ciddiye alan uzmanların katkıları rol oynadı.

Ella’nın ölümü, hava kirliliği sorununun somut bir örneği. Yapılan araştırmalar ve tahminler sorunun boyutlarının korkunç olduğunu gösteriyor. UNICEF, 2016’da 300 milyon çocuğun zehirli hava soluğunu açıklamıştı. Dünya Sağlık Örgütü ise, 2016 yılında 600 bin çocuğun kirli havanın neden olduğu akut alt solunum yolu enfeksiyonları sebebiyle hayatını kaybettiğini tahmin ediyor. Geçen yıl yapılan bir araştırmaya göre, hava kirliliğinin etkileri yüzünden bir yıl içinde yarım milyon bebek öldü. Avrupa’daki bir kuruluş ise, her yıl 2 milyona yakın çocuğun daha beş yaşına gelmeden çevre kirliliğine bağlı hastalıklar nedeniyle öldüğünü tahmin ediyor.

UNICEF hava kirliliğinin, beş yaş öncesi çocuk ölümlerinde onda birlik bir paya sahip olan zatürre ve diğer solunum yolu hastalıklarıyla doğrudan ilişkili olduğunu vurguluyor. Ciğerleri, beyinleri ve bağışıklık sistemleri gelişimini sürdürdüğü ve solunum yolları dış etkilere daha duyarlı olduğu için çocuklar, gerek iç gerekse dış mekan hava kirliliğinden yetişkinlere göre daha fazla etkilenir. Küçük çocuklar yetişkinlerden daha hızlı soluk alır ve vücut ağırlıklarına göre daha fazla havayı içlerine çeker. Sağlığı çoğu zaman daha zayıf ve sağlık hizmetlerine erişimi az olan yoksul çocuklar ise hava kirliliğinin yol açtığı hastalıklara karşı daha da savunmasızdır.

UNICEF, 2016’da çocukları hava kirliliğinden korumak için dört acil adım atılmasını istemişti. Alınması gereken ilk önlem, kirliliğin azaltması. Bunun için fosil yakıt tüketiminin düşürülmesi, enerjinin iyi kullanılması ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapılması gerekiyor.

İkincisi, çocukların sağlık hizmetlerine erişiminin arttırılması gerekiyor. Çocuk sağlığı için yapılan yatırımlar, çocukların hava kirliliğine karşı dayanıklılığını artırır; hava kirliliğinin yol açtığı hastalık ve diğer sağlık sorunlarına karşı daha kolay iyileşmelerini sağlar.

Üçüncüsü, çocukların kirliliğe maruz kalmasının engellenmesi için hava kirliliği üreten ne varsa, okullar ve oyun alanlarından uzak tutulmalı. Atıkların yakılmaması ve geri dönüşümlerinin sağlanması da bu açıdan önem taşıyor.

Dördüncüsü, hava kirliliğinin yakından izlenmesi gerekiyor. Kirliliğin izlenmesi, çocukların kirliliğe olabildiğince az maruz kalması yanında, kirliliğin nedenleri konusunda daha fazla bilgi edinilmesini sağlıyor. (Ella’nın annesi de hep bunu vurgulamıştı: Yaşadıkları bölgedeki havanın zehirli olduğunu bilmiyorlardı.) Var olan etkili izleme örnekleri, kirlilikten kaçınmaya ilişkin bilgilerin hem çocukların ve anne babaların, hem de genel olarak toplumun işine yaradığını gösteriyor.

Türkiye’de hava kirliliği büyüyen bir tehlike. Rejimin, “Kömür verelim, oy alalım” stratejisinin ülke çapında havası temiz kent bırakmadığı biliniyor. Hava kirliliğinin yakından izlendiği ve ciddi önlemler alındığı da söylenemez. Temiz Hava Hakkı Platformunun çalışmasına göre, 2019’da tüm ölümlerin yaklaşık yüzde 8, 2018’de ise yüzde 12,.13’ü önlenebilir ölümlerdi.

Ama ölümleri önlemek isteyen yoktu. Neoliberal kapitalizmin acımasız koruyucusu rejim, hava kirliliğinin sorumluluğunu taşıyor. Diğer yandan, sürdürdüğü kutuplaştırma ve savaş siyaseti ile toplumun ve siyasetin her açıdan kirlenmesine neden oluyor. Böyle bakıldığında, rejimin yol açtığı zararın büyük ama önlenebilir olduğu da ortada.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa