‘At pazarlığı’ ile belirlenen asgari ücretten işçiye hayır gelmesi beklenemez!
İşçiler, emekçiler işsizlik ve yoksulluğun pençesinde kıvranıyor. Çarşı-pazar ve emekçinin cebi yangın yeri!
Halk ekmek önünde sıraya giren işçiler, emekliler, işsiz gençler, asgari ücretle geçinmeye çalışan emekçiler, gerçekleri yansıtmak isteyen TV muhabirlerine, gazetecilere içinde bulundukları ağır geçim koşullarından yakınıyor, pembe tablolar çizen yetkilileri, gerçek fiyatları görmeleri için pazara gelmeye, bir ay süreyle asgari ücretle yaşamaya çağırıyorlar.
Türkiye’de işçilerin yüzde 40’ından fazlasının ücreti olan, bu nedenle de “en büyük toplu sözleşme” olarak da nitelendirilen asgari ücreti tespit etmek için 4 Aralık’ta çalışmalarına başlayan Asgari Ücret Tespit Komisyonu (AÜTK), yarın üçüncü toplantısını yapacak.
Muhtemelen, bir hafta sonra yapılacak dördüncü toplantıyla da asgari ücret ilan edilecek.
ASGARİ ÜCRET TESPİT GÜNLERİ LAKLAKAYLA GEÇİYOR
AÜTK’nin iki toplantısı geride kaldı ama bu toplantılarda ne konuşuluyor bilinmiyor.
Bu toplantılar sonrasında AÜTK üyesi işçi, hükmet ve patron temsilcileri kimi açıklamalar yaptılar ama onların söylediklerini anlamak için yeniden yeniden yorumlamak gerekiyor.
Nitekim AÜTK’nin iki toplantısının ardından yapılan açıklamadan geriye kalan;
Patron temsilcileri, daha ilk toplantının öncesinden beri, asgari ücreti tespit ederken, rakam söylemiş değiller ama, “İstihdamı teşvik eden bir seviyede olması gerektiği”ni öne sürüyorlar. Bundan, patronların asgari ücretin mümkün olduğu kadar düşük bir seviyede olmasında ısrar edeceklerini anlıyoruz. Hükümet temsilcisi Çalışma Bakanının sözlerinin “İşçilerimizi enflasyona ezdirmeyiz” diye övünmesiyle sınırlı olduğu özetlenebilir. Bundan da hükümetin TÜİK’in enflasyonu ya da onun birkaç puan üstünde bir asgari ücret zammına evet diyeceğini anlıyoruz. İşçiler adına masada olan Türk-İş temsilcileri ise, asgari ücret talebinin ne olduğunu henüz söylemiş değil. “Önce patronlar teklifini yapsın sonra biz ne istediğimizi söyleyeceğiz” diyorlar.
Yani, pandemi koşullarının daha da önemli hale getirdiği 2021 yılı asgari ücretini belirleme tartışmalarının en önemli günleri önceki onlarca asgari ücret tespitinde olduğu gibi laklakayla geçirildi.
İŞÇİ, TALEBİ KENDİ BELİRLİYORSA ARKASINDA DURABİLİR
Sürecin böyle işlemesi elbette ki patronlar ve hükümetin işine geliyor. Çünkü süreç böyle ilerlerse, AÜTK’nin 5 patron ve 5 hükümet temsilcisi ne derse asgari ücret o olacak görünüyor!
Ama burada asıl önemli olan patron ve hükümet temsilcilerinin işçi hakkı düşmanlığı ya da komisyondaki işçi temsilcilerinin pazarlık yeteneği değil sürecin bir “at pazarlığı”na dönüştürülmüş olmasıdır.
Hele de işçi tarafının, “Önce patron tarafı teklifini versin sonra biz ne istediğimizi söyleyeceğiz” biçimindeki uyanık küçük tüccar tutumu, işçi sınıfının ne mücadele tarihi ne de geleneği ile bağdaşır. Ve bugüne kadar asgari ücretin bir sefalet ücreti olarak tespit edilmesinin arkasındaki asıl neden de işçi tarafının bu tutumudur!
Çünkü işçiler için asıl olan sınıfın tutumudur. Bu tutum öncelikle, "Önce patronlar söylesin sonra biz ne istediğimizi söyleriz” tarzındaki tartışmaları kapalı kapılar arkasına çeken “pazarlıkçılığı” reddeder. Tersine, talep sınıfın talebi olacaksa öncelikle talebin işçiler arasında tartışılarak belirlenmesi gerekir.
Eğer söz konusu olan asgari ücretin ne olacağı ise, bunun öncelikle işçiler arasında asgari ücretin ne olması gerektiğinin tartışılmasıyla, asgari ücretin tespit edilmesi gerekir.
Yani işçilerin bu tartışma içinde;
“İnsanca yaşanacak bir asgari ücretin işçiler için rakamsal karşılığı nedir” sorusunun açıkça yanıtlanması, hükümet ve patronların temsilcilerine de daha komisyon toplanmadan, “Bakın biz asgari ücret derken şunu istiyoruz” dediğinin, işçilerin belirledikleri asgari ücret talebi etrafında örgütlenerek, kendi taleplerinin arkasında durmasının ve AÜTK’nin masasında işçi ağırlığının hissettirilmesinin, patron ve hükümet temsilcilerine, “Eğer işçilerin istediğine yakın bir asgari ücret tespit edilmezse milyonlarca işçinin gücüyle karşı karşıya gelecekleri”nin dosta düşmana ilan edilmesinin de sürecidir.
ONLARCA YILDIR OYNANAN OYUN YİNE SAHNELENİYOR
Son yıllarda asgari ücretin belirlenmesinde; “AÜTK’nin belirleyici bir pozisyona sahip olmaması”, “Asgari ücretin işçinin insanca yaşayacağı bir düzeye çıkarılması vergiden muaf tutulması”... gibi talepler ileri işçi kesimleri ve mücadeleci sendikacılar tarafından çeşitli platformlarda dile getirilip savunulmaktadır. Ancak bu yıl asgari ücret tespitiyle ilgili girişimlerde de açıkça görüldüğü gibi bu “Kabul görüyor” dediğimiz tutumun ete kemiğe büründüğünü, en azından bu tutumun az çok bir yaygınlık kazandığının işaretlerini görmüyoruz.
Bu yüzden de geçmiş yıllarda olduğu gibi patronlar ve hükümet temsilcilerinin işçilerin temsilcisi olduğunu söyleyen Türk-İş’in belirlediği temsilcilerini de peşlerine takarak onlarca yıldır sahneledikleri, “asgari ücreti tespit oyunu” adlı oyunu virgülünü değiştirmeden bu yıl da sahneleyecekleri anlaşılıyor. Belki bunun son sahnesi henüz oynanmadı. Ama bu sahnenin de geçmişteki onlarca yılda olduğu gibi, patronların isteğini aşmayan düzeyde belirlenerek sonuçlandırılacağını söylemek bir kehanet olmaz.
Gelinen yerde açıkça anlaşılmaktadır ki, işçi temsilcisi olan Türk-İş’in gönderdiği temsilciler ‘hayır’ dese ya da muhalefet şerhi koysa da sonuç değişmeyecek!
Çünkü işçi tarafı, milyonlarca asgari ücretlinin gücünü asgari ücreti belirleme mücadelesinin arkasına koymadıkça AÜTK’de işçi temsilcilerinin imza atıp atmamaların bir önemi yok!
Evrensel'i Takip Et