26 Aralık 2020 23:45

AİHM kararı ve cici ‘anti emperyalizm’ pazarlamacılığı!

Selahattin Demirtaş

Fotoğraf: MA

Paylaş

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi, 4 yıldır tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş’ın derhal serbest bırakılmasına karar verdi. Hukukçu titriyle Saray medyasında dil döken ve iktidar ezberiyle iştigal eden zevat dışında, gerçekten sözü dinlenir hukukçular, hükümetin bütün dayanaklarını boşa çıkartan bu kararın AİHM tarihinin en güçlü kararlarından biri olduğunu ileri sürüyorlar.

Davanın niteliği hakkında ilk kez yorumda bulunan AİHM, Türkiye’de siyasi tutukluların hukukî değil siyasî saiklerle ve iktidarın yönlendirmesiyle cezalandırıldığına vurgu yapıyor. Ki bu spekülasyon falan da değil, apaçık bir gerçek. İktidar adına kararı eleştirmeye kalkanların bahsettiğimiz gibi ‘hukuk‘ çerçevesinde tek laf edememeleri de bunu göstermiyor mu zaten? Hukuk mevzuatı üzerinden savunamayacakları siyasî bir dava çünkü bu. O yüzden de hukukçu kılığıyla kelam etmeye çalışan iktidar görevlilerinin dedikleri; rejimin üç sözcüsünün, Erdoğan, Bahçeli ve Soylu’nun konuya dair verdikleri suflenin tekrarından ibaret: ‘Demirtaş teröristtir’! Başlıca argümanı bu olan bir davanın siyasî olduğunu kim anlamaz ki?

***

Görevli bir Prof. “davanın siyasî olduğunu söylemek AİHM’nin işi mi? Nerden biliyorsunuz siyasî olduğunu?​” diye çemkiriyordu bir ekranda. Komik gerçekten. AİHM’nin daha önceki tahliye kararı sonrasında ilk ağızdan edilen “Biz de karşı hamlemizi yapar işi bitiririz” sözü neyi anlatır? Yine, "Yargının işine müdahale edilmez ama Selahattin Demirtaş gibi bir teröristin varsa sözde hakkını koruyacak değiliz. Ben inanıyorum ki bizim yargımız Selahattin Demirtaş gibi bir teröriste böyle bir imkân tanımaz...” açıklamasının işaret ettiği gerçeği AİHM anlamayacak öyle mi? Herkes enayi bi siz akıllısınız yani!

AİHM kararına dair iktidar cenahından gelen tepki beklendiği gibi oldu tabi. Erdoğan, Bahçeli ve Soylu, “Demirtaş teröristtir, bu karar bizi bağlamaz” dediler. Bu tepki de davanın aslî muhatabının Türk mahkemeleri değil de iktidar olduğunu gösteriyor yine. Anayasa’da ‘iç hukuk’un üzerinde kabul görmüş bir mahkemenin “bizi bağlamaz” diye yanıtlanması, siyasi otoritenin en azından ‘iç hukuk’un üstünde olduğunun da itirafı aynı zamanda. Aslında itirafa da gerek yok, herşey ortada.

Normal koşullarda bir mahkeme kararı gerektirecek olan şu ‘terörist’ yaftalamasının böylesine sağa sola saçılıyor oluşu mesela, Türkiye’ye özgü bir ‘ayrıcalık’ olsa gerek! Üçlü bir mekanizma var ve onlar “şu teröristtir” dediklerinde iş çözülmüş oluyor! Çözülüyor mu peki gerçekten? Hukuksuzluğun kurumsallaştığı ve yargının da bunun için kullanıldığı bir iktidar-yargı ilişkisini herkes yutmuyor işte! En azından ‘hukuk’ başlığıyla yutturmaya kalkışmayacaksın bu hukuksuzluğu.

***

Bu olup bitenin ‘hukuk’ üzerinden savunulamayacağını bilen bazı ‘görevliler’ de “hadi gelin anti emperyalistçilik oynayalım” diyorlar. AİHM kararına karşı çıkmak anti emperyalistlikmiş! Bunların anti emperyalistliği Asırlardır kır atımı suladım/Irmağının akışına ölürüm Türkiyemkıvamında! Özgül ağırlığı da o kadar işte. Tamam cin geçiniyorsunuz da bari başka alanlarda sergileseniz bu hünerlerinizi.

“Milli davalarda bir olalım, tunç olalım... Milli sorunları iç politika malzemesi yapmayalım...” Eee? AİHM kararı karşısında ‘milli’ olalım. Yani? Bizi bağlamaz diyelim!

Ne cici bir anti emperyalistlikmiş bu böyle.

AİHM kararlarına ‘iç hukuk’ üzerinde bağlayıcılık tanımak “yerli ve milli” Anayasa’da var mı yok mu? Cumhurbaşkanının da bundan önce üç kez AİHM’e başvurduğu bir gerçek değil mi?

AİHM kararına karşı ‘milli tavır’ almaya çağıran bu pazarlamacılık, önce Demirtaş’ın içeride tutulmasının nasıl bir ‘milli çıkar’ olduğunu anlatmalıdır bize. Öyle ‘teröristtir’ demekle olmuyor. Demirtaş’ın içerde tutulması kimin çıkarına olmuşsa, AİHM kararına karşı çıkmak da onlar dışında kimsenin çıkarına olamaz.

***

İktidarın çıkarına olan bir tasarrufu savunmak için ‘milli tavır’ bekleyenlerin anti emperyalistliği, içerde asgari demokratik standartların bile dümdüz edilmesini gayet anlayışla karşılayabiliyor. Böylesi anti emperyalistlik, otoriter-faşizan yönelimi tolere eden, muhalefeti öteleyen, dahası fiili olarak muhalefetsizlik öneren bir kandırmacadan başka ne olabilir ki? Yargı iktidarın elinde bir hukuksuzluk enstrümanı olacak, buna ses edilmesin ama AİHM kararı ‘emperyalist müdahale’ ajitasyonuna malzeme yapılsın! Muhalefetsizliğe oynayan bir rejim de bunu istemez mi zaten?

Oynamayı bırakın; AİHM kararına anti emperyalist olduğunuz için karşı çıkmadığınızı biliyoruz; 7 Haziran 2015’ten beri süren tekçi rejim inşa sürecinin çıkarına kamuoyu oluşturma görevinizi ifa ediyorsunuz.

Bırakın hukuku, kendi anayasasına, mevzuatına, yılların yargıtay içtihatlarına uymayan bir rejimin AİHM kararı karşısında ‘bizi bağlamaz’ tepkisinin tek anlamı vardır: “Bildiğimizi yaparız, bize karışmayın!” Anti emperyalizm neresinde bunun? Sözde emperyalistleri içişlerimize karıştırmayan bu yaklaşımın içeride de bütün demokratik yolları nasıl tıkadığı ortada değil mi?

Cumhurbaşkanı’nın, “Her şey gibi, muhalefetin de yerli ve millisini ülkemize kazandırmak bize nasip olacaktır” sözlerinin işaret ettiği ‘muhalefetsizlik’ halinin argümanlarından biri de her fırsatta pazarlaması yapılan bu sahte anti emperyalistçilik oyunu oluyor.

Yemezler!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa